Yolların yeni kuralı “kralı” durdurur mu?

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Herkes gibi bu bayram ben de yollarda idim. İzmir-Çanakkale arası git-gel tamı tamına 700 km yaptım. Bu sürede bayram öncesi uygulamaya konan yeni trafik kurallarını deneyimleme fırsatım oldu. Söz konusu kurallar ilk etapta bakıldığında gayet yerli yerinde. Hız sınırları ve denetleme araçları konusunda ise bana göre sorun var. Bu sorunu yazının ilerleyen satırlarında ayrıntılı olarak bulacaksınız. Şimdi istatistiki rakamlara bakalım isterseniz. Bayramın arife dahil ilk 4 günü meydana gelen 2 bin 460 kazada, 32 kişi hayatını kaybederken, 4 bin 817 kişi yaralanmış. Yollarda görev yapan polis ve jandarma ise 1 milyon 912 bin 720 aracı denetlemiş. Türkiye’de 45-50 milyon araç olduğu biliniyor. Bunların yarısı trafiğe çıksa 20 milyon eder. 2 milyona yakın araç denetlenebildi ise yüzde 10’a tekabül eder. Bu da denetleme imkanlarının kısıtlı olduğuna delalet eder. İşte devletimiz buna çare olarak, Elektronik Denetleme Sistemi adı verilen baş harfleri ile EDS olarak nitelendirilen sistemi bazı noktalarda devreye sokmuş bulunuyor. Bu sistemde hatalı trafik davranışları, hız olayından başlamak üzere, hatalı sollama, kırmızı ışık ihlalleri ve diğerleri denetleniyor. Aslında bu sistemlerin hemen hemen her noktada kullanılması gerekiyor. Bayramda devreye alınan ve sürücüler için, “aman ceza yerim” endişesine sebep olan uygulamanın iki önemli ama anlamsız noktası bulunuyor. Arabanıza binmiş ve bölünmüş yolda ilerliyorsunuz. Hız sınırı 90 km/saat. Toleransı ile birlikte haydi 99-100 diyelim. Bu süratte giderken karşınıza üzerinde 70 yazan tabela çıkmıyor mu? Akabinde 50 metre sonra 50’ye, yine bir 50 metre sonra da 30’a düşüyor hız sınırı. Gelin oturup düşünelim. 100 km hızla giden bir otomobil, 100 metrelik bir mesafede, önce 70’e, sonra 50’ye ve nihayet 30’a nasıl düşsün. Akan trafik içerisinde arkadan gelen araçlar olduğu varsayılırsa, bu durum kaza sebebi olmaz mı? Ayrıca, bu noktalarda radar uyarısı var ama radar aracı veya aletinin gizli olması da size tuhaf gelmiyor mu? İşte, “Devlet vatandaşına tuzak kurar mı?” sorusunun cevabı burada gizli. İzlemişsinizdir. AK Parti eski Gaziantep Milletvekili gazeteci Şamil Tayyar konuyu ekranlara taşıdı ve adeta isyan etti. “Şamil Tayyar her zaman böyle aykırı çıkışlar yapıyor” diyerek işin içinden sıyrılmak isteyebilirsiniz. Aman böyle bir şeyi aklınızın ucundan bile geçirmeyin. Şamil Tayyar bile buna isyan ediyorsa varın düşünün artık. Hiçbir kural uygulanmadan hayatı düzenleyemez. Düzenleyemedi de. Ben söz konusu seyahatimde, defalarca 90-70-50-30 hız sınırı koridoruna girdim çıktım. Kurala mümkün olduğu kadar uymaya çalıştım. Gün içinde hız sınırı levhalarını görebiliyorsunuz, peki ya gece. İşte o biraz zor. O yüzden de ceza yeme olasılığınız bir hayli artıyor. Hoş ben bu “acayip” hız sınırı ve “radar” uygulamasının biraz da kurala uyma ve ceza yeme korkusu yaratmak için devreye alındığına ihtimal veriyorum. “Yolların kuralı olur, kralı olmaz” özdeyişi ne güzel. Ancak “kurallar çiğnenmek için vardır” diyerek, hız sınırı tanımayıp yanınızdan “jet gibi” geçip gidenleri de görmek mümkün. Belki “her koyun kendi bacağından asılır” denilse de, 140 km/saat hız sınırı imkanı verilen otobanlara bile radar koymak, işi biraz “abartmış olmak” anlamına geliyor. Ben devletimizin bu kuralları koyan otoritelerinin bu uygulamayı bir daha gözden geçireceklerine inanıyorum. Zira, “dur-kalk” misali, her 3-5 km’de “yavaşla-hızlan” mantığı hem araçlara hem cep ekonomisine hem de insan beynine hakikaten zarar veriyor. Huzurlu bir yolculuk işkenceye ve paniğe dönüşüyor.
 
Geri
Üst