Yalçın Ata ve Erman Çetin

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Bizler için 2 Haziran 2006 ve 29 Nisan 2025 tarihleri acı günler olacak! İki büyük meslektaşımızı kaybettiğimiz günler… 1983 yazında Hürriyet Aydın Temsilcisi Yalçın Ata ile tanışmıştım. O zaman Güneş gazetesi temsilcisiydi. Ben de liseyi bitirmiş gazeteciliğe heves salmıştım. Büro tabelasını gördüm ve yanına gittim, tanıştım. “Gel çalış” dedi. O sözden sonra mesleğe atılmış oldum. Bir ay kadar yanında çalıştım. Sonra ev sorunundan dolayı Koçarlı Bıyıklı’daki evime döndüm. Ardından da üniversiteye gittim. Meslekten kopmadım. Hem okudum hem de muhabirlik yaptım. Yalçın Ata, Hasan Kadife ve Ercan Dolapçı. 1994. Hürriyet Aydın Bürosu... 1991 yılında askerden dönünce 3 Eylül 1991 tarihinde tekrar yanında çalışmaya başladım. Bu sefer şartlar daha iyiydi. SES gazetesini de almış Hürriyet’in de bürosunu yönetiyordu. Şevki Kırova, Coşkun Seçim ve sonra ekibe Aydın Sarı da katıldı… Bana “SES’i sen yönet” dedi. Manavoğlu İşhanı’ndan ayrı bana Gültekin Apartmanı’nda bir daire tuttu. Hem SES’in ofisi hem de benim evim oldu… Güzel ve keyifli günler yaşadık. 1992 sonbaharında da Radyo Aydın’ı kurduk… Güzel haberlere imza attık. Onunla gazetecilik yapmak keyifli ve insanı geliştiriyordu. Yalçın Ata benim için hep hocam oldu. YALÇIN ATA’NIN EŞİ 27 Mayıs 1995 Cumartesi gecesi valizimi toplayarak İstanbul’a gittim. Bir anlamda hicretti. Beni uğurlayan Ayhan Arslantaş ve Levent Ünal idi. İki dostum Radyo Aydın’ı yönetiyorlardı… Bugün İstanbul’a gelişimin 30. yılı… İstanbul’da iken en büyük hayalim emekli olduktan sonra Aydın’a dönmek ve Yalçın Ata’nın yanında yine çalışmaktı. Ama olmadı. Acı haber bizi ayırdı. Amansız hastalığa tutulmuş ve 6 ay içinde onu kaybetmiştik. Ölüm haberini büyük bir acıyla öğrendim ve Ağabeyimi kaybetmenin acısını uzun yıllar içimde taşıdım. O benim “Yalçın Ağabeyim”di. Ondan çok şey öğrenmiştim. Aydın’a ne zaman gelsem yanına uğrardım. Keyifli sohbetlere dalardık. SES’i yönetirken bir ara bir arkadaşımız bizden ayrılmış idari işlerde sıkıntı yaşamıştık. Yalçın Ata’ya eşi için “Meral Abla gelsin Ağabey, o da yapar” dedim. O da Meral Abla’yı ikna etti ve onunla çalışmaya başladık. Kadere bakın ki Yalçın Ağabey’in ardından o uzun süre SES’i sevgili kızı Özgül ile yönetti. Bayrağı yere düşürmedi. ERMAN’IN EŞİ Erman Çetin’in kıymetli eşi Yelis Ayaz Çetin’in Aydınpost Genel Yayın Yönetmenliğine gelmesi bana bunları hatırlattı. Gazeteci eşi olmak kolay değildir. Onunla aynı yorgunluğu, heyecanı ve stresi çekersiniz. Hatta tepkileri de… Bir gün de onun mirasını devralırsınız. Bu bir anlamda kaderdir… O kader bazen erken kapınızı çalar. Bazen geç… Bazen de acı bir olayla görevi önünüze getirir. Yalçın Ata’nın ve Erman Çetin’in erken ölümleri iki ailenin kaderini de birleştirmiş oldu. Yalçın Ata 52, Erman da 42 yaşında idi… Yalçın Ata iyi gazeteciydi. İyi bir arkadaş ve dosttu. Rakipleri de onu sever ve sayardı. O yıllarda Hürriyet ve Yeni Asır rekabeti vardı. O dönemin arkadaşları o heyecanları bilir. Rekabete rağmen Aydın’da gazeteciler dost, arkadaştı… Yeri gelir bir araya gelir sohbet eder, yer içerlerdi… BABA ÇETİN Erman Çetin’den önce baba Sadettin Çetin’i tanıdım. SES’i yönetirken Sadettin Ağabey, SES’e de gelir gazetesini bırakırdı, sohbet ederdik. Çineliydi. Benim de çocukluğum Çine Karpuzlu Tekeler’de geçmişti. Ondan dolayı Çetin Ailesine ayrı bir yakınlığım vardı. Hele ki öğretmen Sadettin Ağabey’in küçük bir ilçede Yeni Ufuk’u yaşatma mücadelesi örnekti. Gazeteyi Aydın’a maletti. Sadece gazeteyi tek başına yaşatmadı evlatlarını da gazeteci yaptı. Bu hastalığı onlara da bulaştırdı… O süreçte Erman’ı tanımıştım. Erman, babasının gazetecilik heyecanı ve ataklığı içindeydi. 2007 yılında Aydınpost’u kurmuş, beni aramış ve “Ağabey bize de yaz” diyordu. Tarihle uğraşıyordum ve tarih ağırlıklı yazılar gönderiyordum… Aydın’dan uzak olduğum için günlük siyaset yazmama kararı aldım. Doğrusu da buydu. Onu Erman ve arkadaşları çok iyi yapıyordu. Bu süreçte Ahmet Gözen ve Duran Teke ile tanıştık... Erman Çetin ile Aydın'da... 17 Temmuz 2019 ERMAN ÇAĞI YAKALADI Erman, Aydınpost ile çağı yakalamıştı. O tarihlerde artık gazetecilik kâğıttan sanal ortama geçmişti. Daha kolay ve daha çok kişiye ulaşıyordu. Bir tıkla dünyanın her yerinden okunuyordu. Büyük gayretler gösterdi ve gençliğinin de heyecanıyla güzel işler yaptı. Aydınpost’u marka yaptı. Aydın’ın Hürriyet’i oldu… Ben de Aydın haberlerini buradan öğreniyordum. Her sabah mutlaka Aydınpost’a bakardım… Eskiden Aydın’a her gelişimde Yalçın Ata ile görüşürdüm. 29 Nisan’a kadar da Erman’la… Onunla sohbet güzeldi. Onda biraz da kendi gençliğimi buluyordum. Erman’da meslek aşkı ve heyecanı bir de Aydın sevgisi her şeyin üzerindeydi. 29 Nisan günü ölüm haberini Facebook’tan öğrenince biri şaka mı yapıyor acaba dedim. Çok kişinin ölüm haberini buradan duyardım. Erman’ın da öyle oldu. Şok oldum. Ne diyeceğimi şaşırdım. Doğru mu diye Cemal Yıldırım’ı aradım… Maalesef doğruydu ve artık Erman da yoktu. 29 Ocak 2019 günü sevgili oğlum Aydın’ın ölüm haberi beni nasıl yıktıysa, Erman’ın ki de öyle oldu. Ölümü ona hiç yakıştıramadım. O an ilk aklıma gelen Sadettin Ağabey’in bu acıyı nasıl kaldıracağıydı. Ölüm en çok baba, anne ve eşleri yıkıyor… Bir de dostlarını. Erman bundan sonra kalplerimizde yaşayacak. O güzel yüzü hep bizi gözleyecek. Rahmet ve saygıyla anıyorum…
 
Geri
Üst