VASATLIK

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Vasatlığın sözcük karşılığı “orta” demek olsa da daha çok düşük kaliteyi çağrıştıran bir anlamı vardır. “Orta”, tam olarak “ne iyi ne kötü” anlamına gelirken, günlük dilde “vasat” denildiğinde “hem ne iyi ne kötü”, hem de biraz daha kötüye yakın olma durumuna karşılık geliyor. (*) Teorik olarak yönetenlerin yönetilenlerden daha kaliteli olduğu kabul edilir. Nitekim bizde de TBMM üyesi 600 milletvekilinin 480 yani yüzde 81’inin üniversite mezunu olduğu dikkate alınırsa bu teorinin doğruluğu varsayılır. Bu oran 25 yaş üstü Türkiye nüfusunda yüzde 18’dir. Bir ülkede çeşitli dallarda gelişmişlik düzeyleri aşağı yukarı aynıdır. Örneğin; az gelişmiş toplumlar hem olimpiyatlarda daha az madalya alırlar, hem de daha az Nobel ödülü alan bilim adamı çıkarırlar. Ancak “gelişmiş toplum, gelişmiş kurum, gelişmiş kurum gelişmiş birey yaratır.” sonucunu çıkarmak da yanlıştır. Tersi “gelişmiş birey, gelişmiş kurum, gelişmiş kurum gelişmiş toplum yaratır.” teorisi daha doğrudur. Bunun sonucu olarak da, gelişme her zaman ve her yerde bireyden başlar. Gerek birey de ve gerekse kurumlarda geçerli ölçü sıradanlık olduğunda kimse, kendi kabuğunu kırmak, içine hapsolduğu çemberin dışına çıkmak ihtiyacını hissetmiyor. Bunun yerine sıradan başarılarla yetinmek zorunda kalınıyor. Birleşik kaplar kanunu gibi vasatlık mikrobu topluma bulaşmakta, onları hiç tepki vermeyen adeta her şeyi kabullenmişler haline sokuyor. Bunun sonucu vasatlık bulaşıcı bir hastalık haline geliyor. Gelişme bireyden başladığına göre, öncelikle onların analitik düşünmelerini sağlamak ve baskı unsuru olduklarını hatırlatmak gerekir. Bunun için en önemli görev, iyi ve doğru çalışan Sivil Toplum Örgütlerine düşmektedir. Bu bağlamda, geçmişin yanlışlıklarından sıyrılarak vasatlık zincirini kırarak, şehrimizin tarihi ve kültürel değerlerini öne çıkarmak için bugüne kadar yapılmayanları yapalım. Harput’un UNESCO süreci ve Harput Senfonisi gibi markalarla sanat ve kültür zenginliğimizi öne çıkararak şehrimizin kültür sermayesini dünyaya tanıtalım ve gelişmişlik seviyesini yükseltelim. Gelişmişlik ve zenginlik sanıldığı gibi sadece ekonomik parametrelerle ölçülmez. Çoğu zaman gelişme çıtasını kültürel zenginlikler yükseltir. Londra, Paris, Berlin ve Roma gibi sanat ve kültür özelliği olan şehirlerin gelişme dinamikleri zengin kültür sermayeleridir. Biz de Elazığ’ın sanat ve kültür zenginliği ve özelliği ile övünmek yerine bunu öne çıkarmaya çalışmalıyız. Gülüşkür ile Kömürhan arasına sıkıştırıp hapsettiğimiz kültürümüzün dünyaya açılması ve tanıtılması için sorumluluk üstlenmeliyiz. Geçtiğimiz ay şehrimizde Elazığspor- Vanspor arasında oynanan ve yarım kalan 2.Lig Play-Off yarı final maçından sonra futbol yerine yaşanan çirkinlikler konuşuldu. Elazığ’da taraftarların oyun süresince devamlı sahaya attıkları yabancı maddeler ve yaratılan bu olaylar görmek istemediğimiz bir vasatlık örneğidir. Bu şehrin hikayesinde olmayan ve bu şehre yakışmayan söz konusu olumsuz örnekleri yaşamak istemiyor isek, bunu da iyi değerlendirmemiz ve düşünmemiz gerekiyor. Kaynakça (*) Sevcan Öztürk
 
Geri
Üst