Ürdün Sanat Festivali ve Sanatçı Nazende Yücel

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Alrowad Güzel Sanatlar Derneği ve Ürdün Kültür Bakanlığı iş birliğinde, Jerash Kültür ve Sanat Festivali himayesinde düzenlenen sempozyum, 8 farklı ülkeden 23 sanatçıyı bir araya getirdi. 8 ÜLKE, 23 SANATÇI Türkiye'den Nazende Yücel, Cenap Ceylan, Sevgi Dağcı Koç, Dr. Melek Günbey Güler, Aynur Yıldırım ve Dr. Menekşe Ünsal'ın katıldığı festivale, diğer ülkelerden katılan sanatçılar da şunlar; * Lübnan: Kheder Al Hajjar, Hayat Adham * Polonya: Dr. Katrina Sadrak, Jolanta Kusmıerska, Iwona Przyborowska * Kosova: Prof. Hajrush Fazlıu * Karadağ: Jelena Vusurovic * Gürcistan: Ketevan Javakhidze * Suriye: Reem Kubtan * Ürdün: Dr. Ensaf Al-Rabadi, Amani Al Baba, Khalil Kofahi, Mahmoud Al Ashab, Asem Kofahi, Kamal Abuhalawa, Hikmet Kofahi, Muhammed Kofahi. SANATÇILAR ÜRDÜN'ÜN KADİM RUHUYLA BULUŞTU Sempozyum, yalnızca sanatsal çalıştaylar ve sergilerle sınırlı kalmadı. Katılımcılar, Ürdün'ün nefes kesen tarihi ve kültürel güzelliklerini yerinde inceleme fırsatı buldu. Özellikle dünya harikası Petra Antik Kenti ve Petra Müzesi gezileri, sanatçılar üzerinde derin bir etki bıraktı. Antik Roma kenti Jerash'ın etkileyici kalıntıları ve kuzeydeki tarihi Umm Qais kentinin sunduğu panoramik manzaralar da, bu keşif yolculuğunun önemli durakları arasında yer aldı. Bu geziler sayesinde sanatçılar, yalnızca tuval üzerinde değil, doğrudan Ürdün'ün kadim ruhuyla buluştu. Sempozyum boyunca, sanatçıların yaratım süreçleri için gerekli atölye desteği Ürdün Yermuk Üniversitesi tarafından sağlandı. Katılımcılar, Ürdün mutfağının eşsiz tatlarını deneyimleme fırsatı da bularak bu kültürel yolculuğu unutulmaz bir anıya dönüştürdü. Türkiye'yi 1O farklı ülkede temsil eden sanatçı Yücel ile ayrıntılı bir röportaj gerçekleştirdik: ÜRDÜN İLE ORTAK TARİHİMİZ VAR SORU ; Nazende Yücel, Ürdün Jerash Uluslararası Plastik Sanatlar Festivali ve Sempozyumu'na katılma süreciniz nasıl başladı ve bu davet sizin için ne ifade ediyor? CEVAP ; Uluslararası sempozyumlar bir sanatçı olarak beni her zaman heyecanlandırır. Ancak Ürdün'den gelen davet benim için bambaşka bir anlam taşıyordu. Ürdün ve Türkiye, sadece coğrafi olarak yakın değil, aynı zamanda ortak bir tarihi ve kültürel mirası paylaşıyor. Türk sanatçı olarak orada bulunmak, hem sanatıma, hem de bu derin dostluğa ve ortak geçmişimize bir saygı duruşu niteliği taşıyor. SANATIN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ Bu daveti özel kılan bir diğer sebep ise daha önce Türkiye'de düzenlenen bir sempozyumda birlikte olduğumuz Dr. Halil Kofahi, oğulları Asem ve Hikmet gibi dostlarla tekrar bir araya gelecek olmamdı. Sanatın birleştirici gücü sayesinde kurduğumuz bu bağlar, Ürdün'e olan yolculuğumu adeta bir aile buluşmasına dönüştürdü. Ortak tarihimizin izlerini taşıyan bir coğrafyada sanatımı icra etmenin heyecanı beni sardı. Bu davet benim için onur ve gurur verici, çok özel bir deneyim oldu. "ÜLKENİZİ ÜRDÜN'Ü BOYAYIN" TEMASI SORU ; Sempozyumun "Ülkenizi Ürdün’ü Boyayın" ana teması hakkında neler söylemek istersiniz? Bu tema, sanatsal üretiminize nasıl yön verdi? CEVAP ; 'Ülkenizi Ürdün’ü Boyayın' teması, bana hem kendi kültürümü,hem de Ürdün’ün derin tarihini, kadın figürü üzerinden anlatma imkânı sundu. Resimlerimde kadınları yarı soyut, figüratif bir dille işlerim ve bu dil, yıllar içinde bana özgü bir sanat kimliği haline geldi. Ürdün Sempozyumu'nda da iki güçlü kadın figürü çizdim. Figürler hem bizim geleneksel dokumuzu yansıtan, hem de Ürdün kadınının kararlılığını simgeleyen formlarla oluşturuldu. Alt kompozisyonda ise Ürdün’ün tarihî ve kültürel zenginliklerini betimleyerek, iki kültürü ortak bir zeminde buluşturdum. Bu eserler, temayı yorumlamakla kalmadı; özgün çizgimle hayat bulan sanatsal anlatımlar olarak da izleyiciyle buluştu. ÜRDÜN TIPKI TÜRKİYE GİBİ BİR AÇIK HAVA MÜZESİ SORU ; Resimlerinizi yaparken Ürdün’ün hangi kültürel veya tarihi unsurlarından etkilendiniz? CEVAP ; Ürdün, tarihî katmanlarıyla tıpkı Türkiye gibi bir açık hava müzesi. Bu yerleri, sadece bir ziyaretçi gibi değil, geçmişin ruhunu duyumsayan bir sanatçı olarak izledim. Sanatımı oluştururken bu ruhu içselleştirdim. Figürlerimdeki güçlü kadın duruşlarıyla Ürdün’ün geçmişindeki direnç, sabır ve zarafeti buluşturdum. Kullandığım renkler, Ürdün'ün taşlarından, çölün sıcağından ve gökyüzünün tonlarından ilham aldı. Ürettiğim kadın figürleri ise gelenekseli çağdaşla birleştiren özgün yorumumla, iki kültür arasında zarif bir köprü oluşturdu. Bu coğrafya sadece ilham kaynağı olmadı; aynı zamanda tarihsel bir bağ kurduğum, kendi anlatımıma yeni katmanlar eklediğim bir mekâna dönüştü. KURDUĞUMUZ DOSTLUKLAR UNUTULMAZ OLDU SORU ; Sempozyumun sanatsal bir buluşmadan öte, derin insani bağlar kurduğunuzu ifade ettiniz. Orada yaşadığınız atmosferi ve misafirperverliği anlatır mısınız? CEVAP ; Sempozyum benim için sadece sanatsal bir etkinlikten, çok daha fazlasıydı. Orada tanıştığım insanlar, kurduğumuz dostluklar ve yaşadığımız sıcak atmosfer, bu etkinliği unutulmaz kıldı. Dostlarım Dr. Halil Kofahi, Asem, Hikmet ve Muhammed'in ev sahipliğinde olmak, bu deneyimi bir sanat buluşmasından öte, adeta bir aile ziyareti haline getirdi. Ürdünlü dostlarımın misafirperverliği beni derinden etkiledi. Sanatın evrensel dili sayesinde dünyanın farklı yerlerinden gelen sanatçılarla bir araya geldik. Farklı kültürlerden gelsek de, sanat aracılığıyla ortak bir paydada buluştuk ve birbirimizin dünyasını keşfettik. Bu sempozyum, sanatın sadece eser üretmekten ibaret olmadığını, aynı zamanda insanları bir araya getiren, güçlü bir köprü olduğunu gösterdi. SANAT AYNI ZAMANDA DOSTLUĞUN EVRENSEL DİLİ SORU ; 8 farklı ülkeden 23 sanatçıyı bir araya getiren bu uluslararası ortamda diğer sanatçılarla etkileşiminiz nasıldı? CEVAP ; Bizi bir araya getiren tek şey, sanatın evrensel diliydi. Sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi derin bağlar kurduk.Değişik ülkelerden, farklı kültürlerden gelmiş olsak da, ortak tutkumuz bizleri birleştirdi ve birbirimizin sanatından ve kültüründen etkilendik. Ayrılırken yaşadığımız hüzün, kurduğumuz dostlukların ne kadar güçlü olduğunun bir göstergesiydi. Sanat, sadece bir ifade biçimi değil, aynı zamanda dostluğun ve insanlığın da evrensel bir dili olduğunu bir kez daha kanıtladı. GELECEĞE DAİR PROJELERİM VAR SORU ; Sanatsal yolculuğunuz Ürdün'deki etkileyici sempozyum deneyimiyle devam ediyor. Bundan sonraki projeleriniz ve hayalleriniz neler? CEVAP ; Elbette gelecek için pek çok planım ve heyecanla üzerinde çalıştığım projelerim var. Yeni sergi hazırlıkları içerisindeyim; bu süreçte hem geçmiş üretimlerime yeni bir perspektif kazandırmak, hem de tamamen yeni temalarla ilerlemek istiyorum. Sanat benim için durmayan, sürekli dönüşen bir alan. Var olan projelerime yenilerini ekleyerek üretmeye devam edeceğim. Beni en çok heyecanlandıran hedeflerimden biri ise sanatçı dostlarımla Ankara’da nitelikli bir uluslararası sanat çalıştayı düzenlemek. Bu hayalim, sadece sanatsal bir buluşma değil; kültürlerarası diyalogun, birlikteliğin ve ortak yaratımın merkezi olacak bir organizasyon tasarlamak. Bu büyük projenin ilk adımlarını atmak için sabırsızlanıyorum. Sanat, benim için hem içsel, hem de toplumsal yolculuğumun dili. Bu dili daha fazla kişiyle paylaşmak için çalışmalarımı kararlılıkla sürdüreceğim. Sanatsal ruhumu ve projelerimi paylaşma imkânı verdiğiniz için ankhaber gazetesine ve size çok teşekkür ediyorum...
 
Geri
Üst