SIBO hastalarında beslenme tedavisi başarıyı belirliyor

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
İnce bağırsakta aşırı bakteri çoğalmasıyla ortaya çıkan ve SIBO olarak bilinen sağlık sorunu, gaz, şişkinlik, ishal ve kabızlık gibi şikâyetlerle hayat kalitesini ciddi şekilde etkiliyor. Acıbadem Bayraklı Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ruken Kuzu, bu rahatsızlığın tedavisinde uygulanan beslenme modelinin kritik önem taşıdığını söyledi. Özellikle düşük lifli diyetin, bağırsaktaki bakteri dengesinin sağlanmasında etkili olduğunu belirten Kuzu, hastaların beslenme tedavisini yanlış diyetlerle karıştırmasının tedavi sürecini olumsuz etkilediğine dikkat çekti. SIBO Nedir, Nasıl Anlaşılır? SIBO, yani "Small Intestine Bacterial Overgrowth", normalde kalın bağırsakta bulunması gereken bakterilerin ince bağırsağa geçerek burada çoğalması sonucu oluşuyor. Bu durum, kişide sürekli karın şişkinliği, gaz, ishal ya da kabızlık gibi sindirim sistemi şikâyetlerine yol açıyor. Diyetisyen Ruken Kuzu, SIBO’nun belirtileri arasında yemekten sonra doluluk hissi, kilo verememe ya da kilo alamama gibi sorunların da bulunduğunu belirtiyor. Hastalığın oluşumunda ise bağırsak hareketlerinin yavaşlaması, bağışıklık sistemindeki bozulmalar, hızlı ve yeterince çiğnemeden yemek yeme gibi nedenler etkili olabiliyor. Beslenme Tedavisi Başarının Anahtarı SIBO tedavisinde yalnızca belirtileri bastırmak yeterli olmuyor. Altta yatan sindirim sistemi rahatsızlıklarının, bağışıklık sorunlarının ya da hareket bozukluklarının da ele alınması gerekiyor. Bu tedavi yaklaşımının ayrılmaz bir parçası olan beslenme düzeni ise hastalığın seyrini doğrudan etkiliyor. Kuzu, özellikle Düşük FODMAP beslenme modelinin SIBO hastalarında uygulandığını belirtiyor. FODMAP, fermente olabilen kısa zincirli karbonhidratları tanımlayan bir kavram. Bu karbonhidratlar, SIBO hastalarında sindirilmekte zorlanıyor ve semptomları tetikliyor. Çiğ sebzeler, soğan, sarımsak, kuru baklagiller, laktoz içeren süt ürünleri, lifli tahıllar ve şekerli gıdalar bu hastalarda şikayetleri artırabiliyor. Buna karşın tavuk, balık, kırmızı et gibi hayvansal proteinler, kinoa, pirinç, çilek ve nar gibi düşük fruktozlu meyveler daha kolay tolere ediliyor. Ancak her bireyin bağırsak florası farklı olduğu için kişiye özel diyet planlaması yapılması gerekiyor. SIBO Tedavisinde En Sık Yapılan Yanlışlar Diyetisyen Kuzu, SIBO hastalarının tedavi sürecinde yaptığı yaygın hatalara da dikkat çekiyor. Bu hataların tedavi sürecini sekteye uğrattığını ve bazı durumlarda en başa dönülmesine neden olduğunu vurguluyor. Örneğin bazı hastalar SIBO diyetini eliminasyon diyetiyle karıştırabiliyor. Oysa eliminasyon diyetinde amaç besin duyarlılıklarının tespiti ve geri çekilmesi iken, SIBO diyetinde temel hedef lif içeriğini azaltmak. Yemeklerin hızlı tüketilmesi, öğün aralıklarına dikkat edilmemesi, suyun öğünlerle birlikte alınması gibi davranışlar da tedaviyi olumsuz etkileyebiliyor. En yaygın hatalardan biri ise beslenme tedavisinin "zayıflama diyeti" sanılarak arada kaçamaklar yapılması. Kuzu, bu sürecin bir kilo verme programı değil, bir tedavi protokolü olduğunu özellikle vurguluyor. Ayrıca diyetin sona ermesinin ardından kontrollü şekilde beslenme düzenine geçilmemesi ve aniden tahıl, şeker ya da alkol tüketimine dönülmesi de sık karşılaşılan bir başka hata. Bireysel Yaklaşım Şart SIBO tedavisinde standart bir reçete sunulamayacağının altını çizen Diyetisyen Ruken Kuzu, her hastanın bireysel değerlendirmeye alınması gerektiğini belirtiyor. Şikâyetleri hangi gıdaların tetiklediğinin belirlenmesi, bağırsak florasının analizi ve tedavi sürecine uygun bir plan hazırlanması, başarıya ulaşmanın temel koşullarını oluşturuyor.
 
Geri
Üst