Selanik’te Mercedes ve BMW yok

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Benan sayesinde uzun zamandır ilk kez bayram tatilini güzelim yurdumuzun dışında bir diyarda geçirdik. Beni bilen “sayesinde” kelimesinin yerine çok rahatlıkla “yüzünden” kelimesinin bu cümleye yerleştirebileceğimi ve Yunanistan’ın Selanik şehrinde geçirdiğimiz üç günlük tatilin ne denli berbat olduğu ile ilgili bir yazı döşeyebileceğimi de bilir. Ama durum öyle değil. Gerçekten karım sayesinde müthiş bir kaçamak yaptık. İlk gün, “Burası çok güzel. Çok sevdim” dediğinde, “Buraya gelmeye kendisi karar verdi ya. Olumsuz bir şey söylemeye hakkı yok. Ondan böyle konuşuyor” diye geçirdim içimden. Ama üçüncü günün sonunda, “burada yaşayabilirim” deyince gerçekten bu Selanik ile ilgili farklı açılardan da olsa olumlu duygular paylaştığımızı anladım. Öncelikle ucuz. Yemekler hem güzel hem de son derece hesaplı. Turistik bölgelerde kazıklanacağınızı düşünürsünüz ya, hesabı öderken sizi restorancıyı kazıkladığınız hissine kapılırsınız. O derece hesaplı. Menüden yiyebileceğiniz kadar unsuru masaya getirtseniz bile hesabı öderken beliniz bükülmediği gibi, “bir hata mı yaptılar acaba?” deyip adisyon incelemesi yapıyorsunuz. Bir başka dikkatimi çeken şey ortalıkta Mercedes, BMW ya da lüks dediğimiz marka araç görememek. “İşte bir Mercedes” deyip, üç gün boyunca gördüğümüz tek Alman yıldızını işaret ettiğimde, plakasının 35 olduğunu yani İzmir’den geldiğini idrak edip, “Selanik’te lüks araba yok” tezimiz çürümemiş oldu. Nedenini sorduk. Daha önce yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, insanların durumlarını toparlamalarına karşın tasarruf kültürünü özümsediklerini ve ihtiyatlı davrandıkları anlatıldı. Bir başkası ise Selaniklilerin “gösteriş budalası” olmadıkları. Güzel hayata güzel araba ile değil, güzel yemek, keyifli zaman ile ulaşılabileceğine inandıklarını söylediler. “Şehrin en keyifli restoranına UBER ile 5 Euro karşılığında 5 dakikada gitmek mümkünken. Kim BMW’yu ne yapsın” dedi bir UBER sürücüsü, arabasında biraz yüksek sesle çalan Yunan müziğine eşlik ederken. Doğru valla. Bir de bunun uzolanmış bir şekilde dönüşü var. UBER en şahanesi. Bizde UBER işini çözemedik bir türlü. Bu başka bir yazının konusu ama toplu taşımanın olmadığı, turizm ve öğrenci ülkesinde, arabası olmayan herkesi otostopa mahkum etmek tam bize uygun bir kafa. Dönelim Selaniklilerin lüks araba meselesine. Selanikliler, ekonomik krizi atlatmış olmalarına rağmen, tasarrufu kültür haline getirmiş, Mustafa Sandal’ın “Onun arabası var, güzel mi güzel…” şarkısını yok sayıyorlar. Güzelliğin arabada değil, arabanın taksitini, sigortasını, servisini ödemek için çabalamak yerine, buzuki eşliğine uzo içmek ve taze deniz levreğini dişlemekte olduğunu keşfetmişler. Biz ise hayatımızın hikayesi ekonomik kriz ile başlayıp onunla biterken, bindiğimiz arabanın bankaya ait olduğunu bile bile onunla hava atmayı marifet saymaya devam ediyoruz. Ha bu arada Ata’nın evi Aralık’tan beridir tadilatta. 30 Ağustos’a biter diyorlar. Eylül’de yeniden mi gitsek ne?
 
Geri
Üst