A
Admin
Yönetici
Yönetici
Mimar Sinan’ın eşsiz eserlerinden biri olan Şehzade Camii Haziresi’nde, o dönemin önde gelen devlet adamları, hanedan yakınları ve birçok şair, yazar, hattat buraya defnedilmiştir. Resimaltı- Caminin merkezindeki türbe, Osmanlı mezar mimarisinin en zarif yapılarındandır. İç duvarları İznik çinileriyle bezeli yapıda, Şehzade Mehmed’in yanı sıra kardeşi Şehzade Cihangir ve kızı Hümaşah Sultan da yatmakta. Neden Cami hazireleri var diye bir soru sorduğumda merhum Semavi Eyice hocamdan şöyle bir rivayet işitmiştim. İstanbul ilk fethedildiği yıllarda İstanbul’da vefat eden Müslümanların mezarları İstanbul’un manevi misafiri ve sahabe Eyüp Sultan Hazretlerinin olduğu mekâna defnediliyordu. Ona yakın olmak büyük bir ayrıcalıktı. Gel gelelim İstanbul’da bulunan Rumlar bunu yanlış anlayarak Türkler İstanbul’da kalıcı değil ki mezarlarını sur dışına koyuyorlar diye söylenti çıkmaya başladı. İşte bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet’te Fatih Camii yapılınca, o dönemin önde gelen devlet adamlarını, hanedan yakınlarını ve birçok şair, yazar, hattatların buraya defnedilmesini istedi. Böylece İstanbul’da geçici değil kalıcı olduğumuzu göstermek istiyordu. İşte hazireler bundan sonra diğer Padişah camilerinde de yer almaya başladı. ŞEHZADE CAMİİ VE HAZİRESİ Kanuni Sultan Süleyman tarafından, genç yaşta vefat eden oğlu Şehzade Mehmed adına yaptırılan cami ve külliye, 1544-1548 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Caminin şadırvan avlusu, iki minaresi ve dört yarım kubbeye dayalı ana kubbesiyle Osmanlı mimarisinin zarif örneklerinden biridir. Haziresinde ise yedi türbe yer almaktadır. BİR TAHTIN SESSİZ BEKÇİSİ Caminin merkezinde yer alan türbede, Şehzade Mehmed’in yanı sıra kardeşi Şehzade Cihangir ve kızı Hümaşah Sultan da yatmaktadır. Türbenin dikkat çeken unsurlarından biri, Mehmed’in sandukasının üzerinde yer alan taht benzeri ahşap yapıdır. Rivayete göre Kanuni, onu veliaht olarak görmekteydi. Bu taht, belki de gerçekleşemeyen bir muradın simgesidir. ŞEHZADE CİHANGİR, YUSUF AGÂH EFENDİ I. Süleyman ile Hürrem Sultan’ın beşinci oğlu olan Şehzade Cihangir, genç yaşta vefat etmiş ve Şehzade Mehmed Türbesi'nin içinde, Mehmed’in sandukasının başucuna defnedilmiştir. Cihangir’in kabri burada sessizce ziyaretçilerini karşılar. Döneminin tanınmış devlet memurlarından olan Yusuf Agâh Efendi, Şehzadebaşı Haziresinde metfundur. III. Mehmet’in kızı Hatice Sultan ve eşi Mirahur Mustafa Paşa da Şehzadebaşı Haziresi’nde defnedilmiştir. RÜSTEM PAŞA TÜRBESİ Mimar Sinan’ın 1561 yılında tamamladığı türbe, çinileri ve celî yazılı ayetleriyle dikkat çeker. Sadrazam Rüstem Paşa, Osmanlı’nın en etkili isimlerinden biridir. III. Mehmet’in oğlu, yetenekli bir savaşçı olan Mahmud, siyasi çekişmeler ve annesi Safiye Sultan’ın entrikaları sonucu boğdurularak öldürülmüş, Şehzade Camii haziresine defnedilmiştir. Kanuni’nin torunu olan Hümaşah Sultan, üç evlilik yapmış ve birçok evlat sahibi olmuştur. Babası Şehzade Mehmed’in erken ölümüyle İstanbul’a dönmüş ve Hürrem Sultan tarafından büyütülmüştür. Şehzade Mehmed’in torunu olan Fatma Sultan, baldaken tarzındaki türbesinde 1588 yılından beri bu hazirede yatmaktadır. BOSNALI DAMAT İBRAHİM PAŞA Enderun’da yetişmiş, sadrazamlık ve serdarlık yapmış önemli bir devlet adamıdır. Sekizgen planlı türbesinde küçük yaşta ölen çocuklarıyla birlikte yatmaktadır. Kendi yaptırdığı türbesinde eşi Ayşe Sultan ve üç çocuğuyla birlikte yatmaktadır. Türbe çinileri ve mimarisiyle dikkat çekicidir. Meczub kişiliğiyle bilinen Osman Baba’nın kabri önce Şehzadebaşı’ndayken daha sonra buraya taşınmıştır. Hakkında anlatılan menkıbeler halk arasında hâlâ anlatılmaktadır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Mustafa Varank’ın ağabeyi olan Prof. Dr. İlhan Varank da bu hazireye defnedilmiştir. SEZAİ KARAKOÇ Medeniyet düşüncesinin öncüsü, şair-yazar Sezai Karakoç da Şehzadebaşı haziresinde ebedî uykusuna çekilenlerden biridir. Şehzadebaşı Haziresi, İstanbul’un tarihî ruhunu anlamak isteyen herkesin mutlaka ziyaret etmesi gereken bir mekândır. Sadece taşlar değil, çiniler, kubbeler, yazılar ve sandukalar da burada konuşur; geçmişi günümüze fısıldar.