A
Admin
Yönetici
Yönetici
Netanyahu’nun askerleri şu ana kadar çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek demeden 60 bine yakın Filistinliyi katletti; evlerini ve işyerlerini yerle bir etti. İsrail, Suriye’de iktidar değişimi sonrası önemli tepeleri istila ederek başkent Şam’a 15 kilometre kadar yaklaşmış, Suriye’nin tüm önemli askeri noktalarını bombalayarak etkisiz hale getirmiş durumda. Suriye’nin yeni cumhurbaşkanı Müslüman Colani tüm bunlar olurken sessizliğini koruyor; İsrail’e karşı koyamıyor ya da koymuyor. Şimdi ise İsrail, İran’la büyük bir askeri gerilim yaşıyor. İran’ın üst düzey askeri yöneticilerini, komuta kademesindekileri ve atom sanayisinde önemli rol oynayan bilim insanlarını hedef alarak katletti. Tahran’daki İsrail saldırıları devam ederken çok sayıda önemli askeri tesisin vurulduğu ve ağır kayıpların olduğu tahmin ediliyor. Netanyahu, "İran çok ağır bir bedel ödeyecek" açıklamasıyla saldırıları sürdüreceğini belirtiyor. Bu durumda bizim, savaşa şiddetle karşı çıkıp halkların yanında olmamız gerekiyor. İran’ın nükleer sanayisini geliştirmesi, uranyumu zenginleştirmesi ve nükleer silah yapabilecek kapasiteye ulaşması başta İsrail olmak üzere Batı dünyasını ve emperyalist çevreleri endişelendiriyor. Batı ve İsrail ise, "Biz atom silahlarına sahip olabiliriz ama İran sahip olamaz" diyerek klasik Batılı üstünlükçü bir tavır sergiliyor. Tüm bunlara İran da karşılık vermeye çalışıyor. Tel Aviv, Hayfa gibi liman şehirlerine saatte 12 bin kilometre hız yapan süpersonik füzeler fırlatıyor. Tel Aviv’de siren sesleri duyuluyor şu anda. İsrail Tahran’ı bombalamaya devam ederken, Almanya “İran asla nükleer silah sahibi olmamalı” diyor; İngiltere ise İsrail’e “kayıtsız şartsız destek verebiliriz” diyerek tarafını belli ediyor. Bu çok tehlikeli bir gerilim. Destek açıklamaları, bu krizi bir bölgesel çatışmanın ötesine taşıyıp büyük bir savaşa dönüştürebilir ve Türkiye’yi de bu savaştan olumsuz etkileyebilir. Bat Yam kentinde, İran saldırısı sonrası yıkılan bir binanın yakınlarında incelemelerde bulunan İsrail Başbakanı Netanyahu, İran’ın “çok ağır bir bedel ödeyeceğini” yineledi. Peki Türkiye bu yaklaşan tehlikenin, riskin farkında mı? Savaş Türkiye’yi nasıl etkiler? İran devlet televizyonu, Tahran’daki Mehrabad Havalimanı yakınlarında patlamalar olduğunu bildiriyor. Bu durumda Türkiye’deki hükümetin yapması gereken en acil şey, özgürlüklerin önünü açmak, toplumsal barışı ve birliği sağlamaktır. Ancak AKP hükümeti içeride tüm gücüyle muhalefeti susturmaya çalışıyor; halkın seçtiği yerel yöneticileri ve hatta CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu bile 3 aydır hapiste tutuyor. Tutuklu siyasetçiler “Bize düşman hukuku uygulanıyor” diyor. Bu kabul edilemez ve derhal değişmeli. İsrail saldırıları devam ederse İran’da bir iç savaş çıkabilir. Bu durumda milyonlarca İranlı Türkiye’ye sığınmak için yola çıkabilir. Bu da büyük bir göç dalgası anlamına gelir. Türkiye’nin en büyük gelir kaynaklarından biri olan turizmi de bu durum fazlasıyla olumsuz etkiler; yabancıların Türkiye’ye olan ilgisi azalabilir. Zaten fiyatlar oldukça yüksek. Turistler, fiyatların kendi ülkelerinden daha pahalı olduğunu belirtiyor. Olası bir savaş, Türkiye ekonomisini çökertebilir. Enflasyon mevcut haliyle bile felaket düzeyinde, halk bunalmış durumda; alım gücü düşük, insanlar tam olarak beslenemiyor, temel gıdalarını karşılayamıyor, kirasını ödeyemiyor. Bu politikalarla savaş tehlikesinin kapıda olduğu bir ülkede dış tehditlere karşı gerçek bir ulusal birlik sağlanamaz. Ulusal dayanışma ve birlik için hukukun, yargının bağımsız olması; Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulması; liderler arasında göz hizasında samimi ve etkili bir diyalog kurulması gerekiyor. Türkiye şu anda çok ciddi bir jeopolitik risk yaşıyor. Her şey kontrolden çıkabilir. Ülkenin çıkarları için partiler ve liderler bir an evvel uzlaşmalı. Adaletin olmadığı coğrafyalarda sistemler, kriz anlarında ulusal güvenlik konusunda çok büyük sıkıntılar yaşar. Türkiye halklarının ezici çoğunluğunun ne ülkelerinde ne de komşularında savaş istemediklerine inanıyorum. Çünkü savaşlarda kazanan kim olursa olsun, her kurşun gidip bir ananın, babanın, bir ailenin yüreğini bulacaktır. SAVAŞA HAYIR.