Millet sürünürken siz kimi korumaya çalışıyorsunuz?

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Türkiye’de milyonlarca insan açlık sınırında yaşarken, emekli kuru ekmeğe talim ederken, çiftçi toprağına küsmüşken, işçi güvencesiz, memur umutsuzken... Demokrat Parti’nin Meclis’teki temsilcisi Haydar Altıntaş, milletin derdiyle değil, makam sahiplerinin dokunulmazlığıyla meşgul! 22 Mayıs 2025'te TBMM’ye sunduğu kanun teklifiyle belediye başkanlarına da “kısmi dokunulmazlık” talep ediyor. Neymiş efendim? Belediye başkanları, iktidarın kolluk kuvvetlerinden ve yargısından korunmalıymış. Milletvekilleri kadar olmasa da onlara da ayrıcalık gerekirmiş. Siz önce vatandaşı o yargıdan koruyun! Adaletin kapısında sürünen mazlumların halini görün! Bu neyin hazırlığı? Kimi koruyorsunuz? Yolsuzlukla anılan belediye başkanlarını mı? Mülkî amirleri devre dışı bırakan, kamu kaynaklarını keyfi kullananları mı? Yoksa halkın parasını lüks makam araçlarına, gösterişli açılışlara harcayanları mı? Bu teklifin arkasında duran bir isim daha var: Eski milletvekili İbrahim Cevher Cevheri. O da çıkmış bu adımı destekliyor. Elbette destekler, çünkü o da bir dönem Meclis’teydi, şimdi yıllardır emekli vekil maaşıyla, milletin sırtına binmiş durumda. O kürsüye bir kez çıkan, ömür boyu imtiyazla yaşasın istiyorlar. Trafik cezasından muafiyet yetmedi, şimdi yolsuzluk soruşturmalarından da muafiyet mi? Bu milletin çilesini görmezden gelenler, kendilerine zırh örmeye çalışıyor. Oysa gerçek şu: Hiçbir makam, sahibine suç işleme, yolsuzluk yapma, milleti soyma hakkı vermez. Merkez sağda bir çıkış, bir kurtuluş umudu arayan halkın, Demokrat Parti’ye bağladığı umut bu muydu? Milletin, emeklinin, çiftçinin hali ortadayken siz hangi öncelikle bu teklifi Meclis’e getirdiniz? Demokrasiye değil, dokunulmazlığa yatırım yapan bir anlayış asla halkın partisi olamaz! Bugün iktidar yanlısı görünen yargı yarın değişir. Ama siz, halkın vicdanında ebediyen sanık kalırsınız. Çünkü bu millet, kimin ne zaman hangi tarafta durduğunu unutmaz. Sayın Haydar Altıntaş’a ve destekçisi Sayın Cevher Cevheri’ye açıkça soruyoruz: Bu milletin cebinden maaş alıp, bu milletin derdi dışında her şeyle ilgilenmek size yakışıyor mu? Millet açken, siz hâlâ kendinizi mi koruyorsunuz? “TÜİK NEREDEN ALIŞVERİŞ YAPIYOR!” Her ayın başında bir merasim gibi açıklanıyor enflasyon rakamları. TÜİK’in verileriyle ekranlar süsleniyor, bakanlar mikrofonlara çıkıp “kontrol altında” diyor. Ama sokağa çıktığınızda, pazara uğradığınızda, markette kasaya geldiğinizde başka bir Türkiye ile karşılaşıyorsunuz. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 70’lerde. Oysa halkın hissettiği çoktan üç haneleri gördü. Özellikle dar gelirli, emekli, asgari ücretli için hayatın kendisi zam olmuş durumda. Kira, elektrik, doğalgaz, gıda, ulaşım... Her kalemde artış var ama resmi rakamlar bu yangını yansıtmıyor. Haliyle şu soru akla geliyor: TÜİK bu fiyatları nerede buluyor? Hangi markette, hangi pazarda alışveriş yapıyor? Çünkü vatandaş olarak biz de aynı yerden alışveriş yapmak istiyoruz. 10 bin lira emekli maaşıyla geçinmeye çalışanlar, TÜİK’in baz aldığı o "gizli" marketlerin adresini öğrenmek istiyor. Belki orada 5 litrelik ayçiçek yağı hâlâ 120 lira, belki kıyma 150 liradır. Çünkü bizim gittiğimiz marketlerde etin kilosu 800 lirayı geçti, süt 40 liraya dayandı, ekmek bile artık bir lüks haline geldi. Bu tabloyu en acı şekilde emekliler yaşıyor. Onlar ki bu ülkeye yıllarını vermiş, şimdi geçim derdiyle ömür tüketiyor. Eskiden "emekli maaşıyla idare ederim" diyen insanlarımız, bugün Pazar tezgâhlarında artık kiloyla değil, taneyle alışveriş yapıyor. Yarım kilo peynir, üç domates, dört patates... Onların enflasyonu TÜİK’in rakamlarına sığmıyor. Marketler cephesinde ise ayrı bir oyun oynanıyor. Aynı ürün, aynı rafta, bir hafta içinde iki kez zam görüyor. Son kullanma tarihi yaklaşınca indirim değil, yeni etiket yapıştırılıyor. Denetim yok, hesap soran yok. Olan yine vatandaşa oluyor. Velhasıl kelam, bu ülkede artık rakamlarla yaşanmıyor, gerçeklerle yaşanıyor. TÜİK isterse enflasyonu sıfır açıklasın, halkın cebindeki yangın bunu örtmeye yetmez. İnsanlar artık güvenmiyor, çünkü maaşlarına gelen zamla raftaki artış arasında uçurum var. Bu yüzden diyoruz ki: TÜİK nereden alışveriş yapıyorsa, lütfen adresini versin. Biz de gidelim. Belki o zaman bu hayat biraz daha yaşanır hale gelir.
 
Geri
Üst