A
Admin
Yönetici
Yönetici
Siyonistler dün geceden beri İran’ı bombalıyor. İsrail, İran’da başta Tebriz olmak üzere Tahran, Hemedan, Kermanşah, İsfahan gibi şehirleri bombaladı. Yüzden fazla sivil, üst düzey komutan ve devlet adamı öldürmüş. İran’ın alt yapı ve üst yapısına büyük ölçüde zarar verilmiş. Bunlar arasında İran’ın nükleer tesisleri de vurulmuş durumda. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bir açıklama yaparak bu tesiste sızıntı olduğunu tespit ettiklerini duyurdu. Dünyanın asıl korktuğu da nükleer tesislerin toplu ölümlere ve çevre felaketine yol açmasıdır. Bu nedenle dünya kamuoyu iki yılı aşkındır İsrail’in ve onun hamisi ABD ve İngiltere’nin gerçek yüzünü görmüştür. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavarı görmüştür. Bundan bir asır önce hem İstiklal hem de istikbal marşımızın şairi M. Akif Ersoy bu medeni görünümlü canavarları teşhis ve teşhir ve ifşa etmişti. O zamanlar Akif, medeniyetin yalnızca dış görünüşüne önem verdiğini ancak gerçekte vahşi ve acımasız olabileceğini anlatmıştı. Bugün İsrail, ABD’nin ileri karakolu olarak ABD adına dünyaya özellikle Ortadoğu’ya (Müslümanların enerjisini almak için kullanılan bir isim) insanlığı kahreden, eli silahlı ve kanlı; vahşi davranışlar sergileyen bir terörist yapı olarak meydan okuyor. Her gün yüzlerce Filistinli ya bombalanıyor ya da açlıkla öldürülüyor. Medeniyetten yoksun İsrail’in son İran saldırısında şunları gözlemledim. Medlin (Madleen) gemisiyle başlayan ve Mağrip Direniş Konvoyu ile ayyuka geçen İnsan hakları örgütleri İsrail’in işgali altındaki Gazze’ye doğru yürüme kararı almıştı. Bu durumdan İsrail çok rahatsız olmuş. Hem Gazze’ye doğru ilerleyen insan selini durdurmak hem de müttefiki konumundaki Mısır’ın içine düştüğü acziyetten kurtarmak için İran’a saldırdı. Bu, İsrail’in yayılmacı politikasıyla da örtüşüyordu. İsrail, Gazze’deki soykırımla kalmayıp bölgesel bir savaş çıkarmak, üçüncü dünya savaşını çıkarmak gibi emelleri ve hayalleri daima vardır. Nitekim Yahudiler birinci dünya harbini çıkartırken Osmanlıyı yıkmak için çıkartmışlardı. Bununla Ortadoğu’yu sahipsiz bırakmışlardı. Bu yüzden Marshall (Marşal) süt tozuyla büyüyen çocukların “Bize ne Suriye’den, bize ne Libya’dan, bize ne Lübnan’dan” demesi normaldir. Ama geçtiğimiz hafta ordusuna yemek bile yedirmekte aciz olan Yunanistan, Lübnan’a üç zırhlı taşıyıcı verirken Yunanlılar bize ne Lübnan’dan demedi, diyemedi. Yunanlılar, ortada olmayan bir Lübnan ordusunu Fransızlar yardımıyla kendi yanına çekmeye çalışıyor da ondan… Fransa ve Yunanistan bu arada Lübnan’ın üçüncü unsuru konumundaki Hristiyanlara sözüm ona hamilik yapmaya çalışıyorlar. Peki, biz Lübnan’daki Müslümanları sokağa mı atacağız. Bununla birlikte Marunî Hristiyanlardan yazar Halil Cibran kendini bir Osmanlı tebaasından kabul etmiyor muydu? Boston’a gittikten uzun süre zarfında hep Osmanlı torunu olarak ötekileştirilmiyor muydu? Katolik Süryani topluluğunun hamiliğini nasıl da Batılı sözde medeni ülkelere teslim ettik. İran’ın meşru müdafaasına gelelim…. İran dün gece balistik füzeleriyle İsrail’e cevap verince İsrail ordu radyosu hariçten gazel okurcasına şöyle bir yayın yapmıştı: İsrail’de siviller ateş altında. Medeni dünya buna sessiz kalamaz. Bir kere İsrail’de sivil yok, kadınlar, çocuklar, genç kızlar; markete, kafeye, pikniğe giderken ellerinde, sırtlarında uzun namlulu silahlarla geziyorlar, dolaşıyorlar. Bunların alayı terörist. Gazze’de öldürülen, bebekler, kadınlar, çocuklar sivil halk değil mi? Tamam Ortadoğu medeni bir yer değil. Siz gidin Almanya’ya, İngiltere’ye, Polonya’ya, Çekya’ya, Ukrayna’ya… Bakalım sizi alabilecekler mi? Siz medeni bir dünyayı temsil ettiğiniz için mi Gazze’deki halkı açlıkla imtihan ediyorsunuz. Dedelerinizi fırında yandıran medeni Avrupa’dan örnek alarak soykırımı mubah mı görüyorsunuz. 1947’de Avrupa’dan kaçıp Filistin’e yerleşen, yerleştiği günden beri her tarafı istila eden sizler şimdi medeni mi oluyorsunuz. İki yıldır bebekleri paramparça ederken medeni mi oldunuz. Hapishanelerdeki Filistinlilere işkence ederken medeni mi oluyorsunuz. Ne yüzle medeni dünyadan yardım istiyorsunuz? Hitlerin oğlu Netenyahu; şu anda Gazze’de, Filistin’inin tamamında, Suriye’de Lübnan’da işgalci ve soykırım yapıyor. Yakın gelecekte Mısır’da, Ürdün’de ve Arabistan’da hem işgalci hem de soykırımcı olarak katil olma vazifesini devam edecek. Tüm dünya olarak bu katillere dur demeliyiz.