A
Admin
Yönetici
Yönetici
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), geçtiğimiz günlerde bir eylem planı açıklamıştı. Bu plana göre, hükümet tarafından kamu işçilerine teklif edilen zam oranı iyileştirilinceye kadar işçiler eylemlerine devam edeceklerdi. Bu kapsamda Türk-İş, ortak eylem kararına bağlı olarak Türkiye'nin birçok noktasında, bölgelerdeki AK Parti il binalarına yürümek istedi. Eskişehir'de de Türk-İş'e bağlı işçi sendikaları bu karara uyarak bir araya geldi. Ulus Anıtı'nda toplanan işçiler, AK Parti Eskişehir İl Binası'na yürümek isterken Köprübaşı'nda çevik kuvvet ekiplerinin barikatıyla karşı karşıya geldiler. Barikat bir süre açılmayınca işçiler oturma eylemine başladı. Ardından Polis ekipleri, Vali Hüseyin Aksoy ve işçiler arasında bir müzakere çalışması başladı. Bu süreçte işçiler, zam taleplerini sloganlarla meydanlarda dile getirdi. Yanlarında zincir getiren kamu emekçileri, sendika başkanlarıyla beraber kendilerini zincirledi. Bunun yanı sıra bir işçi, giydiği Azrail kostümü ve taktığı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek maskesiyle dikkat çekti. "İşçiler burada vekiller nerede" diye slogan atan işçiler, bir yandan da vekillere tepki gösterdi. Vali, Emniyet Müdür Yardımcısı ve sendika başkanlarıyla süren müzakere çalışmaları ise yaklaşık 1 saatin sonunda olumlu sonuçlandı ve barikat açıldı. Barikatın açılması neticesinde tekrar yürümeye başlayan emekçiler, AK Parti İl Binası'nın bulunduğu Vatan Caddesi'nde tekrar polis barikatıyla karşılaştı ve il binasına yürümelerine müsade edilmedi. İşçiler Ne İstiyor? Barikatın önünde Orhan Demir, işçiler adına bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Demir, kamu işçileri olarak taleplerini dile getirdi. Açıklamanın gündeminde; toplu iş sözleşmesi, TÜİK verileri, gelir adaletsizliği, taşeron sistemi, adalet ve hayat pahalılığı gibi konular vardı. Demir şu sözleri kullandı: "Sesimizi artık duyacaksınız. Bugün büyük mücadelelerle, kararlılıkla izin olmamasına rağmen, müsade olmamasına rağmen bugün buraya kadar geldik. Bu bizim birliğimizin, dirayetimizin başarısıdır. Artık sabrımız kalmadı. Artık yoksulluğa, duyarsızlığa, adaletsizliğe tahammülümüz kalmadı. Biz bu ülkenin çalışanlarıyız, vatanın bekçileriyiz! Taleplerimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Taleplerimiz ne mi? İnsan onuruna yakışır bir ücret istiyoruz. TÜİK'in verdiği verilerle bize zam yapılmasını istemiyoruz. Sözleşme verileri TÜİK'in verilerine değil, pazarda mutfaktaki masraflarımıza göre yapılmalı. İnsanca yaşanabilecek, geçim şartlarına uygun bir ücret talep ediyoruz. Gerçekçi ve adil bir toplu sözleşme istiyoruz. Hükümetin masaya getirdiği teklifler emekçiyi oyalamaktan ibarettir. Toplu sözleşme emekçinin iradesine ve yaşam şartlarına uygun olmalıdır. Emekçilerin sesi dikkate alınmadan hiçbir teklif meşru değildir. Vergide adalet istiyoruz. İşçinin maaşı daha eline geçmeden eriyor. Az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi alınan bu sistem tamamen adaletsizdir. Gelir vergisi matrahı adaletsiz sistemi sona erdirecek şekilde adil ve kademeli bir şekilde düzenlenmelidir. Geçim sıkıntısına acil çözüm istiyoruz. Kira, fatura, gıda, ulaşım her şey zamlandı. Daha bugün doğalgaza yüzde 25 zam geldi. Emekçiler kredi kartlarıyla, borçlarıyla, eksik beslenmeyle yaşamaya çalışıyor. Halkın sofrasına, cebine, yaşadığı hayata bakılmadan bu ekonomiyi asla toparlayamazsınız. Güvenceli çalışma istiyoruz. İş güvencesi istiyoruz. Taşeron sistemine, güvencesiz çalışmaya bir son verilmelidir. Kamu işçisinin geleceği güvence altına alınmalıdır. Bugün işçi olan yarın için kaygı duymamalıdır. İşçiye değer istiyoruz. Alın terine değer verilmediği sürece bu ülkede adalet sağlanamaz. Biz çalışıyoruz, biz üretiyoruz! Biz bu ülkenin temel direğiyiz! Emek yok sayılırsa üretim adalette kalkınma da mümkün değildir. Bugün buradayız çünkü başka çaremiz kalmadı." İşçiler Kendi Cenazelerine Katıldı Orhan Demir konuşmasını, "Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere artık ses yükseltme zamanı geldi. Sadaka değil hakkımızı, ikram değil emeğimizin karşılığını, sefalet değil onurlu bir bir yaşam istiyoruz" şeklinde konuşarak noktaladı. Ardından işçiler, "işçinin mezarı" olarak hazırladıkları maket bir tabut getirdi. Tabutun üzerinde "Kamu İşçisi Ruhuna El Fatiha" ve "Mehmet Şimşek zam yok dedi, soframıza dert ekledi, açlık bize miras oldu, kamu işçisi sefil oldu" yazıyordu. Akabinde emekçiler, sela okudu ve hazırlamış oldukları helvayı yiyerek, sembolik olarak kendi cenazelerine katıldı.