A
Admin
Yönetici
Yönetici
Faşist ve köktendinci İsrail rejiminin İran’a yaptığı askeri saldırısını kınıyoruz. Bu savaş kışkırtıcılığının özgürlükle ya da adaletle hiçbir ilgisi yok. Füzelerden ve bombalardan doğan şey kurtuluş değil; ölüm, yıkım, yoksulluk ve derinleşen baskıdır. Savaş, yaşamın temellerini yerle bir eder ve halkların adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelelerini onlarca yıl geriye götürür. Bölgede, Afganistan, Irak ve Suriye’de yaşanan deneyimleri açıkça göstermektedir ki küresel emperyal güçlerin militarizmi yalnızca yıkım getirir. Savaşın yıktığı bir İran da bunun istisnası olmayacaktır. Ana akım medya bu saldırıları “nokta atışı” ve “zorunlu” olarak göstermeye çalışırken, savaşın insan yaşamında yarattığı yıkımı, gündelik hayatın tahribini ve toplumsal zararları, bilerek göz ardı etmektedir. Medya yalnızca öldürülen yetkililerden söz ederken, sivil yerleşim yerlerine yönelik saldırılarda ölen ve yaralanan sivilleri görmezden gelerek bu suçlara ortak olmaktadır. (Saldırının üzerinden yalnızca birkaç saat geçmişken, şu ana dek 78 kişinin öldüğü ve 300 kişinin yaralandığı bildirilmektedir.) Bugün İran’da yaşananlar, Filistin’de de gördüğümüz soykırımın ve halklara karşı işlenen suçların normalleştirilmesini amaçlayan aynı projenin devamıdır. Feminist bir kolektif olarak, İsrail’in, ABD’nin ve müttefiklerinin işlediği savaş suçları, soykırım ve emperyalist şiddet karşısında sessiz kalmayı reddediyoruz—ki bu şiddet, İran İslam Cumhuriyeti diktatörlüğüne ve gerici güçlerine karşı yürüttüğümüz temel mücadeleyi de doğrudan baltalamaktadır. Mücadelemiz, baskı ve tahakkümün hem yerel hem küresel tüm kutuplarına karşıdır. Tahayyül ettiğimiz gelecek, gerici güçlerce dayatılan savaşların ardından kalan enkaz ve cesetler üzerinde değil, “Jin, Jiyan, Azadî” (Kadın Yaşam Özgürlük) şiarına dayanan, halkların yürüttüğü adil bir mücadelenin ürünü olacaktır. *Bu metin ilk olarak İngilizce 14 Haziran 2025'te Feminists4Jina’nın Instagram sayfasında yayınlandı. Çatlak Zemin Türkçeye çevirdi.