A
Admin
Yönetici
Yönetici
İsrail, ABD ve İran arasında esen savaş rüzgârları, sadece televizyon ekranlarında değil, mutfağımızda, cebimizde, hayatımızın her köşesinde fırtına estiriyor. Peki, bu işin bize, sokaktaki insana, öğrenciye, emekliye, çalışana, çalışmayana yansıması ne olacak? Öyle derin siyasi analizler yaparak, siyasal iklimden kurtlar vadisi tarzı çözümlemelerden bahsetmiyorum ha, sakın yanlış anlamayın. Bu savaşın bizim gibi basit, sıradan insanlara en basit, en küçük yansıması ne olacak? Gelin, lafı dolandırmadan açık açık konuşalım. Orta Doğu, dünyanın petrol musluğu! İran, Suudi Arabistan, Kuveyt… Bu ülkeler, her gün Hürmüz Boğazı’ndan milyonlarca varil petrolü dünyaya pompalıyor. Savaş söylentileri, çatışmalar, ambargolar bu musluğu kısıyor. Petrol azalırsa ne olur? Fiyatlar roket gibi fırlıyor! Dün litresi 50 lira olan benzin, bugün 52 lirayı geçti. Mazot desen, o da peşinden koşar. Peki, bu sadece arabası olanları mı vurur? Hayır, dostlar, bu iş hepimizi yakar! Her Şeye Zam Geliyor, Neden? Petrol sadece arabayı yürütmez. Fabrikaları çalıştırır, TIR’ları yolda tutar, gemileri yüzdürür, uçakları uçurur. Lojistik dediğimiz o koca sistem, petrolle nefes alır. Petrol pahalılaşınca, markete gelen domatesin, ekmeğin, sütün kamyonu da pahalıya gider. Fabrikada makineyi çalıştıran enerji faturası kabarır. Sonuç? Her şeye zam! Düşünün, sabah kahvaltıda yediğiniz simit, akşam sofranızdaki makarna, çocuğunuzun okul çantasındaki kalem… Hepsi, o petrol zammının gölgesinde pahalılaşır. Çünkü her ürün, bir yerden bir yere giderken petrole muhtaç. Enerji Faturası Cebimizi Eritiyor Bir de enerji boyutu var. Elektrik santrallerinin çoğu, doğalgaz ve petrolle çalışır. Petrol fiyatı artarsa, doğalgaz da zam görür. Sonra ne olur? Evdeki elektrik faturası, su faturası, doğalgaz faturası şişer. Kışın kombiyi kısmaya başlarız, yazın klimayı açmaya korkarız. Emekli maaşıyla geçinen Ayşe Teyze, faturaları görünce uykusuz kalır. Öğrenci Mert, harçlığını faturaya yatırıp simit alamaz olur. Enflasyon Canavarı Uyanıyor Bu zamlar, bir domino taşı gibi her şeyi devirir. Fiyatlar artar, enflasyon zıplar. Dün 1000 liraya dolan pazar filesi, yarın 2000 lira ister. Ama maaşlar, emekli aylıkları, harçlıklar aynı hızla artmaz. Cebimizdeki para, reel gelirimiz, erir gider. Çalışan da, çalışmayan da bu yangından nasibini alır. Marketten daha az şey alırız, kahveye daha az gideriz, tatil hayalleri suya düşer. Kim Bu Yangından Kaçabilir? Kimse, evet ne yazık ki kimse! Üniversite öğrencisi Zeynep, otobüs biletine zam gelince memleketine gidemez. Taksi şoförü Ahmet, benzine gelen zammı müşteriye yansıtır, ama müşteri azalır, o da kazanamaz. Emekli Hüseyin Amca, bırakın torununa harçlık vermeyi çarşı-pazara bile çıkamaz. Fabrikada işçi Fatma, maaşına zam gelse bile enflasyon karşısında erir. Bu savaş, sadece silahla değil, zamla, faturayla, hayat pahalılığıyla hepimizi vurur. Ne Yapacağız? Keşke elimizde sihirli değnek olsa… Ama gerçek şu: Bu savaşın ateşi sönmedikçe, petrol fiyatları durulmadıkça, cebimizdeki yangın büyüyecek. Tasarruf mu yapacağız, isyan mı edeceğiz, yoksa sadece dua mı edeceğiz? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: Bu yangın hepimizin evinde. Ve bu yangını söndürmek, sadece bizim değil, dünya liderlerinin de boynunun borcu. Aman bana ne diyorsanız hadi bir kahve içelim. Ama dikkat, o kahvenin fiyatı da artmış olabilir!