A
Admin
Yönetici
Yönetici
Olağanüstü davranmayalım. Ekstra bir şey yapmanıza gerek yok. Sınava hazırlık sürecinde ya da sınava kısa bir süre kaldığında evdeki düzen ve genel hava her zamanki gibi olmalıdır. Örneğin, sınava bir hafta kala çocuğunuzun en sevdiği yemekleri yapmanız olağanüstü bir durumdur. Buna gerek yok, her zamanki gibi devam edin. Ergenlik döneminde olduğunu unutmayalım. Sonuçta bir yanı hâlâ çocuk… Ondan tipik bir yetişkin gibi davranmasını beklemeyin. *** Şartlı sevgi sunmayalım. Birçok öğrenci, anne ve babasından gelecek olan sevgi ve saygının yalnızca sınavda başarılı olduğu zamanlarda verileceğini düşünür. İnsanın en temel ihtiyacı, olduğu gibi kabul görme ihtiyacıdır. Huzurlu bir aile ortamı oluşturalım. Aile içinde birtakım olağan tartışmalar yaşanabilir. Ancak bu tartışmaların iletişimi engelleyecek ya da zarar verecek boyutta olmamasına dikkat edelim. Güven verici cümleler kullanırken öğrencinin aşırı duygusal yük hissetmesine neden olmayacak şekilde ifade edelim. *** "Sana güveniyorum, sen yaparsın" ifadesi bazen öğrenciler için kaygıya neden olabilir. Peki bu ifadenin yerine ne söyleyebiliriz? “Verdiğin emeği görüyorum, bu emekler karşılıksız kalmayacaktır.” Sınavı vurgulamak yerine; emek, çalışma gibi davranışlara vurgu yapalım. Beklentilerimize dikkat edelim. Beklentilerimiz, öğrenciye uygun olsun. Her çocuk ailesi için biriciktir. Çocuklarımızı iyi tanımalıyız. Yeteneklerinin ve ilgilerinin üstünde beklentiler oluşturmak, zorlamak; öğrencide kaygı, başarısızlık korkusu, mutsuzluk, öfke, suçluluk duygusu gibi olumsuz sonuçlara neden olabilir. *** Sağlıklı, mutlu ve iç huzuru olan bir birey olmak, bilgili olmaktan her zaman daha önceliklidir. Çünkü çocuk sağlıklı, mutlu ve huzurluysa zaten başarılı olacaktır. Sınav sonucunu bir ödüle bağlamayalım. Sınav sonucu olumsuz olduğunda da, çocuğu bizimle olan duygusal ilişkisinden mahrum bırakarak cezalandırmayalım. Çünkü zaman ve olay geçer, duygusu kalır. Karşılaştırma yapmayalım. *** Ebeveynler bunu bazen öğrencinin motivasyonunu artırmak, bazen de öfke duygusuyla yaparlar. Aslında bu durum, öğrencilerde kaygıya ve özgüven eksikliğine neden olabilir. Bunun yerine öğrencinin önceki davranışı ile şimdiki davranışı arasındaki farklara dikkat çekelim. *** Diğerleriyle değil, kendiyle yarışan bireyler yetiştirelim. Onlar için yaptığımız fedakârlıkları hatırlatmak yerine, destekleyici bir yaklaşım sergileyelim. Anne ve baba olmak bizim tercihimizdi. Aynı şekilde fedakârlık yapmak da bizim tercihimizdir. “Senin için … yapıyorum…” gibi söylemler, öğrenciler üzerinde duygusal yük oluşturabilir. *** Peki bunun yerine ne yapabiliriz? “Biz senin yanındayız, seni önemsiyoruz. Her zaman senin için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Eminim sen de kendin için elinden geleni yapacaksın.” Sınav stresini yönetmesi konusunda ona yardımcı olmaya çalışalım. Sınav yaklaştıkça öğrenciler alıngan, sinirli, kaygılı olabilir. Bu duygularını bir şekilde dışa vurabilirler. Bu yansımaların belli sınırlar içinde olmasına izin verelim. *** Bu tür davranışlar karşısında “Sınav geçsin, seninle sonra görüşeceğim” gibi tehditkâr ifadeler kullanmayalım. Bunun yerine: “Sınav için kaygılandığını görüyorum. Bu kaygını yönetmek için sana yardımcı olabilirim. Bu süreç de geçecek ve biz bunun üstesinden gelebiliriz” diyebiliriz. SON SÖZ Sonuç olarak, sınavı yaşamın bir parçası olarak görmelerine, başarısızlıkların da gelecekteki başarılar için bir basamak olabileceği bakış açısını kazandırmaya çalışalım.