A
Admin
Yönetici
Yönetici
24 Şubat 2022'de NATO'nun doğuya genişlemesiyle başlayan Ukrayna savaşı, cephe hatlarında Rusya’nın askeri üstünlüğüyle sürerken, uluslararası denklemde Moskova’nın yanında yer alan ülkeler dikkat çekmeye devam ediyor. Bu ülkelerin başında gelen Çin Halk Cumhuriyeti, Batı’ya karşı stratejik dengeyi koruma konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Avrupa Birliği’nin dış politika sorumlusu Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede önemli mesajlar verdi. Çinli bakan, Rusya’nın Ukrayna’da yenilmesine izin vermeyeceklerini açık şekilde ifade etti. Wang Yi’ye göre, Rusya’nın çökmesi, ABD’nin tüm dikkatini ve gücünü Çin’e çevirmesiyle sonuçlanacaktır. Bu durum, Pekin açısından kabul edilemez bir tehdit anlamına geliyor. “Çin yardım etseydi savaş çoktan biterdi” Çin Dışişleri Bakanı, Batı’da sıkça dile getirilen “Çin, Rusya’ya yardım ediyor” iddialarını da net bir şekilde reddetti. Wang Yi, bu tür iddiaların asılsız olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Eğer Çin gerçekten Rusya’ya askeri yardım yapmış olsaydı, bu savaş çoktan sona ermiş olurdu.” Bu açıklama, Çin’in sadece diplomatik ve stratejik destek verdiği yönündeki resmi çizgisini yinelemesi açısından dikkat çekici. Merşaymer’in uyarısı: ABD için esas tehdit Çin’dir Bu jeopolitik gelişmeler ışığında uluslararası ilişkiler teorisyeni John Mearsheimer’ın değerlendirmeleri de dikkat çekiyor. Realist ekolün en önde gelen isimlerinden olan Mearsheimer, ABD’nin gerçek rakibinin Çin olduğunu ve Washington’un Orta Doğu ve Avrupa’da kaynak israfı yaparak esas tehdidi gözden kaçırdığını ifade etmişti. Mearsheimer’a göre, Washington'un stratejik aklı, Çin'i doğrudan kuşatma ve çevreleme üzerine yoğunlaşmalı; tıpkı Soğuk Savaş döneminde Sovyetler’e karşı izlenen “çevreleme (containment)” politikası gibi. Çin-Rusya yakınlaşması, Batı’nın hegemonyasına meydan okuyor Çin ile Rusya arasında gelişen stratejik ortaklık, tek kutuplu dünya düzenine karşı çok kutuplu sistem arayışının merkezinde yer alıyor. Pekin, Washington’un askeri provokasyonlar ve ticari yaptırımlar yoluyla yürüttüğü kuşatma politikasına karşı, Rusya ile iş birliğini jeopolitik bir sigorta olarak görüyor. Pekin yönetimi açısından Ukrayna savaşının sonucu yalnızca Avrupa için değil, Doğu Asya’daki güç dengesi açısından da belirleyici olacak. Çin’in bu pozisyonu, Tayvan üzerinden yükselen gerilimlerle birleştiğinde, ABD ile doğrudan stratejik bir hesaplaşmaya giden sürecin zeminini oluşturuyor.