CHP KONAK'TA DEMOKRASİ KRİZİ: SEÇİLMİŞ KADIN BAŞKAN GÖREVDEN ALINDI

A

Admin

Yönetici
Yönetici
Songül Cihangir'in Görevden Alınması, Kadın Emeğine ve Örgüt İradesine Vurulmuş Bir Darbedir! İzmir Konak’ta CHP çatısı altında yaşanan son gelişmeler, partinin temel değerleri olan demokrasi, eşitlik ve örgüt iradesi açısından büyük bir skandalı ortaya koydu. CHP Konak Kadın Kolları Başkanı Songül Cihangir, örgüt seçimlerinde açık farkla başa gelmesine rağmen, hiçbir somut gerekçe sunulmadan, yalnızca bir telefonla görevden alındı. Bu anti-demokratik uygulamanın arkasında, göreve "tepeden inme" yöntemle gelen Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu ile İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurum’un siyasi hesapları olduğu iddiası, parti tabanında infial yarattı. NİLÜFER ÇINARLI MUTLU, ÖRGÜTÜN DEĞİL, KULİSİN BAŞKANI Nilüfer Çınarlı Mutlu’nun CHP örgütünden bağımsız, dışarıdan belirlenmiş bir aday olarak Konak Belediye Başkanlığı’na getirilmesi, baştan beri tepki çekmişti. Ancak seçilmesinin ardından, partinin emektar kadrolarına karşı yürüttüğü dışlayıcı ve bölücü tavır, bu endişeleri haklı çıkardı. Özellikle grev yapan belediye işçilerine destek verdiği gerekçesiyle Songül Cihangir'in hedef haline getirilmesi ve ardından tasfiyesine giden süreçte Başkan Mutlu’nun rolü, örgüt içinde kendi gücünü pekiştirmek adına partinin en kıymetli değerlerinden olan emek ve dayanışmayı hiçe saydığını göstermektedir. Bugün Konak Belediyesi'nde yaşanan bu kriz, Mutlu’nun parti içi hesaplar ve bireysel siyasi geleceği uğruna, yıllarını CHP'ye adamış isimleri harcamakta hiçbir beis görmediğini ortaya koyuyor. Demokrasiye en çok atıfta bulunan bir partide, seçilmiş bir kadının yalnızca ideolojik duruşu nedeniyle dışlanması, siyasi tahakkümün CHP’ye nasıl sirayet ettiğinin acı bir göstergesidir. ZAHİDE KURUM’DAN SİYASİ KARİYER UĞRUNA ÖRGÜTÜN EMEĞİNİ YOK SAYAN TAVIR Parti içerisinde İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurum’un, Songül Cihangir gibi partinin köklü ve örgüt bazlı isimlerinden birini sadece bir telefonla görevden alması, CHP örgüt yapısına ve kadın mücadelesine indirilmiş ağır bir darbe olarak belirtiliyor. Öte yandan örgüte 30 yılını vermiş başka bir partili ise “Kurum’un bu hamlesi, yalnızca bir yetki kullanımı değil; örgüt içi demokrasinin askıya alınmasıdır. CHP gibi köklü bir partide, kadın emeği bu kadar değersizleştirilemez. 25 yılını gece gündüz örgütlenmeye vermiş bir kadın kadronun tasfiyesi, kişisel hesapların, ideolojik yönelimlerin ve belediye başkanının siyasi manevralarının bir ürünü olmamalıydı. Zahide Kurum’un bu kararı, yalnızca Songül Cihangir’i değil, onunla birlikte çalışan yüzlerce kadını da hedef almıştır. Bugün yaşananlar, kadın emeğini sadece seçim dönemlerinde hatırlayan ama sonrası için bir tehdit gören anlayışın eseridir.” dedi. SÖYLEMDE DEMOKRASİ, UYGULAMADA BASKI Haber merkezimizi ziyaret eden partili vatandaşlar ise CHP’nin “sosyal demokrat, katılımcı, eşitlikçi” bir parti olduğunu iddia eden yöneticileri, bugün uygulamada bunun tam tersini sergilemektedir. Nilüfer Çınarlı Mutlu ve Zahide Kurum’un tavırları; örgütü yok sayan, emeği küçümseyen ve iktidar arzusunu her şeyin önüne koyan bir siyasi zihniyetin özetidir. CHP’lilik; kulis yaparak seçilmişleri görevden almak değil, emekle geleni sahiplenmek, tabanın iradesine saygı duymaktır. Bu yaşananlar, CHP’nin köklerine, geçmişine ve ilkelerine aykırıdır. Ve bu aykırılık, yalnızca bireyleri değil, bütün örgütü yaralamaktadır.” dediler. Temizeller diyor ki; EMEĞE SAYGI DUYMAYAN, DEMOKRASİYİ SAVUNAMAZ! Songül Cihangir’in görevden alınması, sadece bir kadının değil, bütün bir kadın örgütünün, emek hareketinin ve CHP tabanının hafızasında kara bir leke olarak yer edecektir. CHP’nin samimiyetle demokrasiye inanmasını isteyenler, önce kendi içinde demokrasi ve adaleti tesis etmelidir. Aksi halde sosyal demokrasi yalnızca bir vitrin süsü, örgüt iradesi ise sadece seçim afişlerinde kalan bir kelime olarak kalır.
 
Geri
Üst