Ceza Genel Kurulu’nun 2024/321 E., 2025/133 K. sayılı kararı

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
T.C.

Yargıtay

Ceza Genel Kurulu

2024/321 E., 2025/133 K.

"İçtihat Metni"



İtirazname No : 2023/135706


KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 10. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ağır Ceza

SAYISI : 181-340


I. HUKUKÎ SÜREÇ

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanığın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine ilişkin İstanbul (Kapatılan) 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.01.2013 tarihli ve 337-11 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 01.11.2017 tarih ve 12431-5754 sayı ile; "Sanığın, haklarında mahkûmiyet hükmü kurulan diğer sanıklar... ..., ... ... ve ... ...'ın aşamalardaki beyanlarına göre eroinin sahibi olduğu, nakilde kullanılan ve gizli bölmelerinde net ağırlığı 49450 gram eroin yakalanan aracı temin ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sübut bulduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına, dosyanın gönderildiği Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 25.10.2023 tarih ve 181-340 sayı ile sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/3-4, 62, 52, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 5000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 28.02.2024 tarih ve 673-16053 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 29.03.2024 tarih ve 135706 sayı ile; "...Sanığın beraatine ilişkin ilk hükmün Yargıtay 20. Ceza Dairesi tarafından bozulması üzerine davaya bakmakta olan Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.06.2018 tarihinde yapılan duruşmada sanık bizzat hazır edilmeden, yalnızca sanık müdafinin beyanı alınarak Yargıtay 20. Ceza Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilerek devamında dosyanın hukuki ve fiili irtibat nedeniyle Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/181 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

CMK'nın 307. maddesinin birinci fıkrasında; Yargıtay'dan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak mahkemenin ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini soracağı,

Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, sanık, müdafi, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanamamış olsa da, duruşmaya devam edilerek davanın yokluklarında bitirilebileceği, ancak, sanık hakkında verilecek cezanın, bozmaya konu olan cezadan daha ağır olması halinde herhalde dinlenilmesinin zorunlu olduğu açıkça düzenlenmiştir. Sanığın beraatine ilişkin hükmün bozulmasını içeren Yargıtay bozma ilamının sanığın aleyhine olduğu, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesince 07.06.2018 tarihinde yapılan duruşmada sanık bizzat hazır edilmeden, yalnızca sanık müdafinin beyanı alınarak Yargıtay 20. Ceza Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilmesinin CMK'nın 307. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen emredici usul kuralın açıkça aykırılık teşkil ettiği ve bu hususun CMK'nın 289. maddesinin 1. fıkrasının 'h' bendinde belirtilen 'Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması' şeklindeki hukuka kesin aykırılık hali olduğunda ve hükmün bu sebeple bozulması gerektiğinde şüphe yoktur.

…Tüm dosya kapsamının incelenmesinde; sanık hakkında atılı suçla ilgili soruşturmaya diğer sanıklar... ... ve ... ...'ın yukarıda detayları belirtilen beyanları ile başlanıldığı, öncesinde sanık hakkında bu eylemle ilgili bir ihbar, teknik ya da fiziki takip bulunmadığı, adı geçen kişilerin sanığın eşgali ile ilgili çelişkili anlatımlarda bulundukları, sanığın aşama savunmalarında bu kişilerin kendisi hakkındaki anlatımlarının gerçeği yansıtmadığı, ... ...adlı kişiyi hiç tanımadığı, bu kişiyle yüzleştirilme yapılmasını talep ettiği, ... ...'nın ise aralarındaki bir araç alım-satımından doğan husumet sebebiyle kendisine atfı cürümde bulunduğunu ileri sürerek suçlamayı kabul etmediği görülmektedir. Sanığın adı geçen şahıslarla soruşturma ya da kovuşturma aşamalarında yüzleştirmelerinin yapılmadığı, özellikle sanık... ... ile sanık ... ...'ın sanığın eşgaline ilişkin farklı ve çelişkili bilgiler verdikleri anlaşılmaktadır.

Bu durumda oluşan şüphenin ortadan kaldırılması, atılı suçun sanık ... tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak belirlenmesi bakımından; sanığın diğer sanıklar... ... ve ... ...ile duruşmada hazır edilerek yüzleştirilmeleri, ... ... ile aralarında suç uydurulmasını gerektirecek olay öncesinde gerçekleşen bir ihtilaflarının bulunup bulunmadığı araştırılarak neticesine göre bir karar verilmesi, atılı suçu sanığın işleyip işlemediğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 03.06.2024 tarih ve 3666-19566 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU

İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;

1- Usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen sanığın gelmediği, müdafiinin ise hazır bulunduğu oturumda, aleyhe olan Özel Daire bozma kararının okunup sanık müdafiinden diyecekleri sorulduktan sonra bozmaya uyulmasına karar verilmesinin, yargılamanın devamı sırasında da 21.03.2019, 17.11.2020 ve 07.12.2021 tarihli oturumlarda müdafii eşliğinde sanığın dinlenilmesinden sonra hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının,

2- Savunma hakkının kısıtlanmadığının kabulü hâlinde, sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının ve buna bağlı olarak sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının,

Belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

02.11.2008 tarihli olay tutanağına ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelere göre; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Büro Amirliği görevlilerince, uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna yönelik olarak yapılan çalışmalar neticesinde elde edilen bilgilere istinaden, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 2007/2584 sayılı soruşturmanın başlatıldığı, soruşturma kapsamında CMK'nın 135. maddesi gereğince iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararlarının alındığı, gerçekleştirilen teknik takip çalışmalarından; inceleme dışı sanıklar ... ..., ... ..., ... ..., ... ... ve ... ...'ın Yüksekova’dan batı illerine uyuşturucu madde nakletmek amacıyla oluşturulan bir organizasyonun içinde yer aldıklarının, inceleme dışı sanık ...'ın, uyuşturucu madde naklini talep eden şahıslarla görüşmeler gerçekleştirdiğinin, adı geçenin açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahıslardan eroin temin ettiği, söz konusu maddenin inceleme dışı sanık ... tarafından Volkswagen Jetta marka araçla Yüksekova'dan İstanbul'a nakledileceğinin, inceleme dışı sanık ...'i İstanbul'da karşılayacak olan inceleme dışı sanıklar... ve ...'nin uyuşturucu maddeyi teslim alıp inceleme dışı sanık ...'ın talimatları doğrultusunda açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahıslara teslim edeceklerinin, uyuşturucu maddenin araca yerleştirilmesinden sonra Yüksekova'dan hareket eden inceleme dışı sanık ...'in, 31.10.2008 tarihinde İstanbul'a geldiğinin ve kendisini Avcılar ilçesinde beklemekte olan inceleme dışı sanıklar ... ve... ile buluşacağının değerlendirildiği, bunun üzerine görevlilerce aynı gün saat 21.00 sıralarında İstanbul'un giriş güzergâhlarında ve Avcılar ilçesinin farklı noktalarında tertibat alındığı, saat 22.30 sıralarında, inceleme dışı sanık ...'in kullandığı 34 ** **** plaka sayılı Volkswagen Jetta marka aracın, Çamlıca Tem Otoyolu gişelerinden giriş yaptığının tespit edildiği, görevlilerce takip edilen ve bir süre sonra Avcılar'a gelen aracın burada bir otobüs durağının önünde durduğu, araçtan inen inceleme dışı sanık ...'in telefonda görüşme yaptıktan sonra cadde üzerinde beklemeye başladığı, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması çalışmalarından, inceleme dışı sanıklar... ve ...'nin Denizköşkler Mahallesinde bulunan bir marketin önünde beklediklerinin tespit edilmesi üzerine, diğer bir grup görevlilerce saat 23.10 sıralarında söz konusu yere gidildiği ve marketin önünde bekleyen inceleme dışı sanıkların fizik takibe alındığı, saat 23.20 sıralarında inceleme dışı sanıkların ticari bir taksiye bindikleri, söz konusu aracın Denizköşkler Mahallesinden hareket ettikten belli bir süre sonra durması ve inceleme dışı sanık...'nin araçtan inip başka bir ticari taksiye binmesi üzerine, her iki ticari taksinin görevlilerce takip edilmeye başlandığı, inceleme dışı sanık...'nin içinde bulunduğu aracın saat 23.40 sıralarında, cadde üzerinde beklemekte olan inceleme dışı sanık ...'in yanında durduğu, araçtan inen inceleme dışı sanık...'nin, inceleme dışı sanık ... ile tokalaşıp konuşmaya başladığı, bu esnada inceleme dışı sanık ...'in elindeki anahtarı inceleme dışı sanık...'ye verdiği, ardından inceleme dışı sanık...'nin 34 ** **** plaka sayılı aracın şoför koltuğuna oturduğu, taraflar arasında uyuşturucu madde teslimatının gerçekleştirildiğini değerlendiren görevlilerin araç hareket etmeden önce operasyon kararı alıp inceleme dışı sanıkları yakaladıkları, inceleme dışı sanık ...'nin içinde bulunduğu ticari taksinin de saat 23.45 sıralarında, Beylikdüzü'ndeki bir alışveriş merkezinin önünde durdurulduğu ve adı geçenin yakalandığı, konu hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının talimatına ve 01.11.2008 tarihli yazılı arama emrine istinaden 34 ** **** plaka sayılı araçta yapılan aramada; aracın arka kapılarının, ön ve arka tamponlarının ve torpidodaki hava yastıkları boşluklarının içine sonradan yapılmış gizli bölmelerde daralı ağırlığı 50.800 gram gelen, toplam 100 paket hâlindeki suç konusu eroinin ele geçirildiği, suç konusu uyuşturucu madde ile irtibatlı olan inceleme dışı sanık ...'ın, 02.11.2008 tarihinde Yüksekova’da yakalandığı, inceleme dışı sanık ...'ın ise tüm aramalara rağmen yakalanmasının mümkün olmadığı, gerçekleştirilen işlemler hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine inceleme dışı sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan işlem yapıldığı, inceleme dışı sanık...'nin soruşturma evresinde sanık ... ile adı geçenin babası inceleme dışı sanık ... ...'ın, inceleme dışı sanık ...'in de soruşturma evresinde sanığın suç konusu uyuşturucu maddeyle ilgi ve irtibatına ilişkin açıklamalarda bulunması üzerine, sanık ile inceleme dışı sanık ... hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan soruşturma başlatıldığı, tüm aramalara karşın kendilerine ulaşılamayan sanık ile inceleme dışı sanıklar ... ve ... hakkında İstanbul (Kapatılan) 12. Ağır Ceza Mahkemesince 03.02.2009 tarih ve 113 sayı ile yakalama emri çıkarıldığı, inceleme dışı sanık ...’ın 13.03.2009 tarihinde saat 07.30 sıralarında İstanbul’da, ... ilçesi, ... Mahallesi, 21. Sokak, No. 5/11 sayılı adresteki konutta, sanığın ise 08.08.2012 tarihinde yakalandığı,

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 18.09.2009 tarihli ve 898-669 sayılı iddianame ile; sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK'nın 188. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,

İstanbul (Kapatılan) 11. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 30.01.2013 tarih ve 337-11 sayı ile verilen beraat hükmünün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 01.11.2017 tarih ve 12431-5754 sayı ile; sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olduğu ve mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.01.2018 tarihli ve 49-17 sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın gönderildiği Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesince sanık hakkındaki davanın 2018/76 esas sırasına kayıt edildiği, Yerel Mahkemece 08.02.2018 tarihli tensip tutanağı ile duruşma günü belirlenip sanık ve müdafiine duruşma günü bildirir meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, sanığın katılmayıp müdafiinin hazır bulunduğu 07.06.2018 tarihli oturumda Özel Dairenin aleyhe olan bozma kararının okunmasından sonra, sırasıyla Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiiden bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulduğu, söz konusu beyanlar alındıktan sonra Özel Daire bozma ilamına uyulmasına karar verilip duruşmaya devam olunduğu, görülmekte olan davanın Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/181 esas sırasında kayıtlı dava ile birleştirilmesine ilişkin olarak Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiinin görüşleri alındıktan sonra, sanık hakkındaki 2018/76 esas sayılı davanın, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/181 esas sayılı dava ile birleştirilmesine, yargılamaya 2015/181 esas sayılı dava üzerinden devam edilmesine karar verildiği, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.06.2018 tarihli ve 76-216 sayılı işbu birleştirme kararının 19.06.2018 tarihinde kesinleştiği,

Dosyanın gönderildiği Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince, 2015/181 esas sırasında kayıtlı davanın 03.07.2018 tarihli oturumda, sanık ve müdafiine duruşma günü bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine ilişkin ara karar kurulduğu, sanık müdafiinin hazır bulunduğu 20.11.2018 tarihli oturuma usulüne uygun tebliğe rağmen sanığın katılmadığı, bunun üzerine aynı oturumda "Sanık ...’ın Yargıtay bozma ilamı kapsamıyla beyanı alınmak üzere zorla getirme emri ile celbine" şeklindeki iki numaralı ara kararın kurulduğu, bir sonraki 21.03.2019 tarihli oturumda müdafii ile birlikte hazır bulunan sanığın, yasal hakları hatırlatıldıktan sonra savunmasının tespit edildiği, yargılamanın devamı sırasında sanığın, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği 17.11.2020 ve 07.12.2021 tarihli oturumlara da iştirak edip beyanlarda bulunduğu, kararın tefhim edildiği 25.10.2023 tarihli son oturum da olmak üzere sanığın katılmadığı diğer tüm oturumlara sanık müdafiinin iştirak ettiği,

İstanbul Polis Kriminal Laboratuvarının 02.11.2008 tarihli raporuna göre; net ağırlığı 49450 gram olan, açık kahve renkli maddenin eroin olduğu,

Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesinin 13.05.2009 tarihli raporunda; net 49045 gram ağırlığındaki, toz ve topaklar hâlindeki bej renkli maddenin 26755,561 gram eroin ile 4152,859 gram 6-MAM içerdiğinin belirtildiği,

İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Amirliğinin 19.11.2008 tarihli raporuna göre; uyuşturucu maddelerin içinde bulunduğu materyaller üzerinde yapılan incelemede, herhangi bir parmak izinin tespit edilemediği,

Anlaşılmaktadır.

İnceleme dışı sanık... ... kollukta; Yüksekova’da ikamet ettiğini, inceleme dışı sanık ...’nin kardeşi, inceleme dışı sanıklar ... ile ...’ın ise kuzenleri olduğunu, adı geçen inceleme dışı sanıklar ile ikinci el araç ve telefon satan bir iş yerini işlettiklerini, Yüksekova'da .. olarak görevli bulunan inceleme dışı sanık ...’i yaklaşık bir buçuk yıldır tanıdığını, isnat edilen suçlamayı kabul ettiğini, kendisine uyuşturucu madde ticareti yapmayı; 175-180 cm boylarında, iri yapılı, alnı açık, sarı saçlı ve 29-30 yaşlarında olan, yüzünde kırmızılıklar bulunan, babasının adı ... olan, Muşlu olduğunu bildiği, kardeşi ...’ın kimlik belgesini kullanan, daha önceki tarihlerde babası ile birlikte Yüksekova'da kuyumculuk yapan, 1995 yılından beri tanıdığı sanığın teklif ettiğini, 2008 yılının Mart ayında İstanbul'da bulunduğu sırada, sanığın telefon ile kendisini arayıp bir konuyu görüşmek için buluşmak istediğini söylediğini, kabul etmesi üzerine sanık ile Aksaray’daki bir internet kafede buluştuklarını, bir süre sohbet ettikten sonra sanığın Yüksekova'dan İstanbul'a eroin nakletmeyi teklif ettiğini, sanığa olumsuz cevap verip yanından ayrıldığını, İstanbul’dan Yüksekova’ya döndükten bir süre sonra iş yerine gelen inceleme dışı sanık ...’in; "Maddi sıkıntı içindeyim, gerekirse elli ya da yüz kilogram uyuşturucu maddeyi İstanbul’a götürebilirim. Asker olduğum için kontrol noktalarından kolaylıkla geçerim." dediğini, kendisinin de ekonomik zorluklar içinde bulunması nedeniyle, olay tarihinden yaklaşık iki ay önce Yüksekova sanık ile buluşup teklifini kabul ettiğini, sanığa inceleme dışı sanık ...'in uyuşturucu maddenin naklini yapabileceğini söylediğini, daha sonra sanık ile inceleme dışı sanık ...'i tanıştırdığını, bu görüşmede sanığın kendisini inceleme dışı sanık ...'e, İranlı ... olarak tanıttığını, 20.000 Euro karşılığında elli kilogram eroinin Yüksekova'dan İstanbul'a nakliyesinde anlaştıklarını, ayrıca bu görüşmede sanığın, nakilde kullanılacak araca gizli bölmeleri kendisinin yaptıracağını söylediğini, inceleme dışı sanık ...'in uyuşturucu maddenin naklinde kullandığı aracı, diğer inceleme dışı sanıklar ile birlikte işlettikleri iş yerinden aldığını, suç konusu uyuşturucu maddenin naklinden sanığın babası inceleme dışı sanık ...'ın da haberinin bulunduğunu, hatta adı geçenin, evine gelip nakil masrafları için kendisini 1000 Euro verdiğini, polislere yakalanmamış olsa idiler aracı, sanığa ya da sanıkla irtibatlı şahıslara teslim edeceklerini,

Savcılıkta ve sorguda; uyuşturucu maddenin sahibinin ... lakaplı sanık olduğunu, inceleme dışı sanık ...'i sanık ile kendisinin tanıştırdığını, inceleme dışı sanık ...'in sanığı ... adıyla bildiğini, inceleme dışı sanık ...'in Yüksekova'dan İstanbul'a uyuşturucu madde götürüleceğini bildiğini, suç konusu uyuşturucu maddenin nakli karşılığında sanıktan 20.000 Euro alacaklarını, inceleme dışı sanık ...’in kendisinden bir araç bulmasını istemesi üzerine, inceleme dışı sanıklar ... ve ... ile görüşüp inceleme dışı sanık ...’e, borç karşılığı bir araç vermelerini söylediğini, inceleme dışı sanık ...’in adı geçenlerden teslim aldığı aracı sanığa verdiğini, birkaç gün sonra içinde uyuşturucu madde bulunan aracın inceleme dışı sanık ...’e geri verildiğini, ardından adı geçenin söz konusu araç ile Yüksekova’dan İstanbul’a gittiğini, inceleme dışı sanığın İstanbul’da kendisinin karşıladığını, ancak polislere yakalandıklarını, olay tarihinden iki gün önce İstanbul'da yanına gelen inceleme dışı sanık ...'ın, "Oğlum... bunu sana vermemi istedi." diyerek kendisine nakil masrafları için 1000 Euro verdiğini, adı geçenin de uyuşturucu madde nakline dahil olduğunu düşündüğünü,

Mahkemede; maddi sıkıntılar içinde olduğu bir dönemde sanığın kendisine Yüksekova'dan İstanbul'a uyuşturucu madde nakletmeyi teklif ettiğini, bunun üzerine kendisi gibi maddi durumu kötü olan inceleme dışı sanık ...'e de konu hakkında bilgi verdiğini, adı geçenin de teklifi kabul etmesi üzerine, sanık ve inceleme dışı sanık ... ile birlikte Yüksekova'da buluşup elli kilogram uyuşturucu maddenin Yüksekova'dan İstanbul'a naklinde anlaştıklarını, inceleme dışı sanık ...'e nakil için bir araç lazım olduğu için, araç alım ve satım işleriyle uğraşan inceleme dışı sanıklar ... ve ... ile görüştüğünü, yaptığı görüşmeler neticesinde inceleme dışı sanık ...'e bir araç satın aldığını, ardından Yüksekova'dan İstanbul'a gittiğini, inceleme dışı sanık ... ile sanık birbirlerine güvenmedikleri için inceleme dışı sanık ...'nin, sanık ile inceleme dışı sanık ... arasındaki iletişimi sağladığını, inceleme dışı sanık ...'in, nakilde kullanılan aracı uyuşturucu maddenin yerleştirilmesi için sanığa teslim ettiğini, sanığın da suç konusu uyuşturucu maddeyi yerleştirdikten sonra aracı inceleme dışı sanığa iade ettiğini, inceleme dışı sanık ...'i İstanbul'da kendisinin karşıladığını, söz konusu nakil organizasyonunda inceleme dışı sanık ...'nin de yer aldığını, inceleme dışı sanık ...’yi korumak amacıyla soruşturma evresinde adı geçene dair beyanda bulunmadığını, sanığın sahte kimlik belgeleriyle dolaştığını,

İnceleme dışı sanık ... ...kollukta; Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığında ... olarak görev yaptığını, Yüksekova'da ikamet eden inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve ...’ı yaklaşık üç yıldır tanıdığını, yaklaşık bir buçuk yıl önce Yüksekova'daki bir çay ocağında 170 cm boylarında, düz siyah saçlı, bıyıklı ve esmer tenli olan, 40-45 yaşlarında görünen, İranlı olduğunu bildiği ... adlı bir şahısla tanıştığını, söz konusu şahsın soy ismini bilmediğini, olay tarihinden yaklaşık bir ay önce ...'in kendisine, kaçak yollardan İran'dan Yüksekova'ya getirilen altınları, 15.000 Euro karşılığında İstanbul'a nakletmeyi teklif ettiğini, kabul etmesi üzerine ...'in; "Bir araba satın al, parasını ben vereceğim." dediğini, bu konuyla ilgili olarak telefonda görüştüğü inceleme dışı sanık ...'a bir araç satın almak istediğini söylediğini, adı geçenin ellerinde Volkswagen Jetta marka, 34 ** **** plaka sayılı bir aracın bulunduğunu söylediğini, söz konusu aracı satın almak için inceleme dışı sanık ... ile görüştüğünü ve 27.000 TL'ye anlaştıklarını, aracı gizli bölmelerin yapılması ve altınların yerleştirilmesi için inceleme dışı sanık ...'a teslim ettiğini, iki gün sonra inceleme dışı sanık ...'ın aracı kendisine teslim ettiğini, 31.10.2008 tarihinde saat 04.00 sıralarında söz konusu araçla Yüksekova'dan hareket ettiğini, aynı gün İstanbul'a vardığında inceleme dışı sanık... ile telefonda görüştüğünü, Avcılar'da buluşmak üzere randevulaştıklarını, söz konusu ilçeye geldiğinde araçtan inip inceleme dışı sanığı beklemeye başladığını, bir süre sonra yanına gelen inceleme dışı sanık...'ye aracın anahtarını verdiğini, adı geçen araca bindikten sonra yanlarına gelen görevlilerce yakalandıklarını, araçta uyuşturucu madde olduğunu bilmediğini,

Savcılıkta ve sorguda; inceleme dışı sanık...’nin, kendisini İranlı olduğunu bildiği ... isimli bir şahısla tanıştırdığını, söz konusu şahsı inceleme dışı sanık...’nin iyi tanıdığını, ...’in kendisine kaçak yollardan İran'dan Yüksekova'ya getirilen altınları, 15.000 Euro karşılığında İstanbul'a nakletmeyi teklif ettiğini, maddi sıkıntılar içinde olduğu için adı geçene olumlu cevap verdiğini, bir süre sonra kendisini telefon ile arayan ...'in bir araç satın alması gerektiğini söylediğini, bunun üzerine inceleme dışı sanıklar..., ..., ... ve ...'ın işlettiği iş yerinden nakilde kullanılan aracı satın aldığını, aracı teslim aldıktan sonra ...'e verdiğini, iki gün sonra adı geçenin içinde altın gizlendiğini sandığı aracı kendisine teslim ettiğini, araçta eroin bulunduğunu bilmediğini, ... adlı kişi ile inceleme dışı sanık... dışındaki diğer inceleme dışı sanıkların, suç konusu uyuşturucu maddeyle ilgilerinin bulunup bulunmadığını bilmediğini, 31.10.2008 tarihinde gece saatlerinde İstanbul’a vardığını, burada kendisini inceleme dışı sanık...'nin karşıladığını, bildiği kadarıyla bu nakil organizasyonunun başında inceleme dışı sanık...’nin bulunduğunu,

Mahkemede; inceleme dışı sanık...'nin Yüksekova'dan İstanbul'a eroin nakletme teklifini kabul ettiğini, suç konusu uyuşturucu maddenin sahibi olan sanık ile buluşup görüştüklerini, inceleme dışı sanık...'nin İstanbul'a gitmesinden önce, araç alım satımı işiyle uğraşan inceleme dışı sanık ...'tan, nakilde kullanılan aracı satın aldığını, ancak aracın parasını henüz veremediğini, kendisini İstanbul'da karşılayacak olan inceleme dışı sanık...'ye Yüksekova'da bulunduğu sırada sanığa güvenmediğini söylediğini, adı geçenin de; "Onunla ben muhatap olacağım, gerekli organizasyonu ... yapacak." dediğini, bunun üzerine aracı inceleme dışı sanık ...'ye verdiğini, sanığın suç konusu uyuşturucu maddeyi yerleştirdikten sonra aracı kendisine geri getirdiğini, ardından araç ile Yüksekova’dan İstanbul’a hareket ettiğini, inceleme dışı sanık...'ye teslim edeceği sırada görevlilere yakalandıklarını, soruşturma evresindeki beyanlarının kısmen, mahkemedeki savunmalarının ise tamamen doğru olduğunu, İranlı ... olarak belirttiği sanığın Türkçe konuştuğunu, 180 cm boylarında, sarışın, yüzü kızarık ve 29-30 yaşlarında olduğunu,

İnceleme dışı sanık... kollukta; inceleme dışı sanık...'nin ağabeyi, diğer inceleme dışı sanıklar ... ve ...'ın ise kuzenleri olduğunu, Yüksekova’da ... olarak görev yapan inceleme dışı sanık ...'i yaklaşık altı aydır tanıdığını, Yüksekova'da inceleme dışı sanık... ile birlikte ikinci el araç ve telefon satışı yapan bir iş yerini işlettiklerini, ara sıra gezmek amacıyla İstanbul’a geldiğini, olay günü inceleme dışı sanık ...'ın kendisini uçakla İstanbul’a gönderdiğini, suç konusu uyuşturucu madde ile ilgisinin bulunmadığını, yalnızca inceleme dışı sanık...'nin talimatlarına uyduğunu,

Savcılıkta ve sorguda; önceki beyanlarını tekrar ettiğini, inceleme dışı sanık ...'e olay tarihinden yaklaşık on gün önce Volkswagen Jetta marka bir araç sattıklarını, olay tarihinde uçakla İstanbul’a inceleme dışı sanık...'nin yanına gittiğini, İstanbul'a gitme sebebinin hem inceleme dışı sanığı ziyaret etmek hem de iş aramak olduğunu, kesinlikle suç konusu uyuşturucu madde ile ilgisinin bulunmadığını, inceleme dışı sanık ... ile yaptığı telefon görüşmelerini inceleme dışı sanık...’ye ilettiğini, bu yapmasını inceleme dışı sanık...'nin istediğini, inceleme dışı sanıklar ... ile...'nin kendisini dahil olmadığı bir organizasyonda kullandıklarını düşündüğünü,

Mahkemede; inceleme dışı sanıklar ... ve...'nin beyanlarının doğru olduğunu, suç konusu uyuşturucu maddenin naklinde kullanılan aracı inceleme dışı sanık ...'den alıp sanığa teslim ettiğini, sanığın suç konusu uyuşturucu maddeleri araca yerleştirmesinden sonra, sanık ile birlikte aracı inceleme dışı sanık ...'e geri verdiklerini, inceleme dışı sanık ... ile yaptığı telefon görüşmelerinin uyuşturucu maddenin ne zaman ve nasıl nakledileceğine ilişkin olduğunu, soruşturma evresindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, mahkemedeki savunmalarının ise doğru olduğunu,

İnceleme dışı sanık ... ... aşamalarda; Muşlu olduğunu, 1994 ve 1995 yıllarında Yüksekova'da kuyumculuk yaptığını, 2000 yılından itibaren İstanbul'da ikamet etmeye başladığını, sanığın oğlu olduğunu, sanık ile yaklaşık üç yıldır görüşmediğini, sanığın nerede olduğunu ve ne işle uğraştığını bilmediğini, sanığın iflas ettikten sonra maddi sıkıntılar nedeniyle ortalıkta görünmemek için kaçtığını, ara sıra telefonda görüştüklerini, sanığın suç konusu eroin ile ilgisinin bulunduğunu ilk defa emniyette öğrendiğini, inceleme dışı sanık...'yi tanımadığını, kuyumculuk yaptığı dönemde müşteri olarak iş yerine gelmiş olabileceğini, adı geçenin beyanlarını kabul etmediğini, inceleme dışı sanık...'nin ifadesine geçen ...'ın en küçük oğlu olduğunu, yıllar önce sanığın inceleme dışı sanık...'ye araç satmış olabileceğini, bu nedenle inceleme dışı sanık...'nin, sanık ile kendisinin kimlik bilgilerini bilmiş olabileceğini, suç konusu uyuşturucu madde ile ilgisinin bulunmadığını,

İfade etmişlerdir.

Sanık bozmadan önce mahkemede; isnat edilen suçlamayı kabul etmediğini, babası inceleme dışı sanık ...'ın yıllar önce Yüksekova'da kuyumculuk yaptığını, ailesiyle birlikte Yüksekova'da ikamet ettiği dönemde, okuldan tanıdığı olan inceleme sanık...'ye bir araç sattığını, araç bedelinin ödenmesi konusunda adı geçen ile arasında bir takım ihtilafların meydana geldiğini, inceleme dışı sanık ...'i tanımadığını, adı geçenle görüşmediğini, inceleme dışı sanık...'nin beyanlarını kabul etmediğini,

Bozmadan sonra mahkemede; satmış olduğu aracın parasını vermeyen inceleme dışı sanık...'ye ulaşamadığını, bunun üzerine söz konusu aracın çalındığına dair bildirimde bulunması nedeniyle inceleme dışı sanık ile aralarında husumet oluştuğunu, yaşanan bu sıkıntılardan dolayı inceleme dışı sanığn gerek kendisini gerekse inceleme dışı sanık ...'ı 31.10.2008 tarihli olaya dâhil ettiğini, inceleme dışı sanık ...'i tanımadığını, adı geçen ile yüzleşmek istediğini, bir araç satımından dolayı bu dosyada sanık durumuna sokulduğunu, aracın devrini vermedikleri için başına yargılamaya konu olayların geldiğini,

Savunmuştur.

V. GEREKÇE

A. Usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen sanığın gelmediği, müdafiinin ise hazır bulunduğu oturumda, aleyhe olan Özel Daire bozma kararının okunup sanık müdafiinden diyecekleri sorulduktan sonra bozmaya uyulmasına karar verilmesinin, yargılamanın devamı sırasında da 21.03.2019, 17.11.2020 ve 07.12.2021 tarihli oturumlarda müdafii eşliğinde sanığın dinlenilmesinden sonra hüküm kurulmasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığı sorunu,

1. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Konu ile ilgili CMK'nın 307. maddesi şöyledir;

"(1)Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.

(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada var olan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir."

Savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici nitelikteki bu düzenleme ile sanığa bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmaktadır.

CMK'nın bu açık düzenlemesi karşısında Yerel Mahkemesinin Yargıtayın bozma kararı sonrasında duruşma açması, taraflara davetiye çıkarması ve kural olarak ilgililerden diyeceklerini sorması zorunludur. Ancak, tarafların dosyada var olan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir.

Verilecek cezanın, bozmaya konu olan cezadan daha ağır olması durumunda sanığın her hâlde dinlenmesi gerektiğinde ve mantıken bozma ilamına uyulup uyulmamasına dair karardan önce dinlenmesinin icap ettiğinde kuşku bulunmamakta ise de, özü itibariyle savunma hakkını koruyan normun amacının, sanığın dinlenmesi gereğine tevessül etmeden davanın yokluğunda bitirilemeyeceği olduğu söylenmelidir. Davet edildiği hâlde duruşmaya gelmeyen sanığın gıyabında bozma ilamına uyulmakla birlikte yargılamaya devam edilmek suretiyle müteakip celselerde bozma kararındaki hususlar da dahil olmak üzere diyecekleri sorulup, beyanları tespit edilen sanığın, sırf dinlenme süreci ile ilgili takdim-tehir sorunu nedeniyle savunmasının kısıtlandığından bahsedilemez.

Bozma gerekçesinin usule veya esasa yönelik olmasının ya da yerel mahkemenin kararında direnecek olup olmamasının da kanuni düzenleme içeriğine göre herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

2. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Özel Dairenin bozma kararından sonra dosyanın gönderildiği Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesince, sanık ve müdafiine duruşma günü bildirir meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, sanığın katılmayıp müdafiinin hazır bulunduğu 07.06.2018 tarihli oturumda Özel Dairenin aleyhe olan bozma kararının okunmasından sonra müdafiiden diyeceklerinin sorulduğu, anılan Mahkemece sanığın yokluğunda verilen kararının, CMK'nın 307/2. maddesi kapsamında davayı sonlandıran bir direnme kararı değil, aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle sanık ile inceleme dışı sanıkların davalarının birlikte görülmesine imkan veren birleştirme kararı olduğu, bu karar uyarınca dosyanın gönderildiği Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesince sanık ve müdafiine 20.11.2018 tarihli duruşmayı bildirir meşruhatlı davetiyenin usule uygun olarak tebliğ edildiği, müdafiinin iştirak edip sanığın katılmadığı söz konusu oturumda; "Sanık ...'ın Yargıtay bozma ilamı kapsamıyla beyanı alınmak üzere zorla getirme emri ile celbine" şeklindeki ara kararın kurulduğu, 21.03.2019 tarihli oturumda ise müdafii ile birlikte hazır bulunan sanığın, yasal hakları hatırlatıldıktan sonra savunmasının tespit edildiği, yargılamanın devamı sırasında sanığın ayrıca, Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği 17.11.2020 ve 07.12.2021 tarihli oturumlara da iştirak edip beyanlarda bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığa, yargılama boyunca bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda kendisini savunma ve buna ilişkin delil sunma imkânının tanındığı, bozma sonrası yapılan yargılamada sanık ve müdafiinin savunma ve beyanlarının tespit edildiği, bu bağlamda hükme tesir eden usulü bir eksiklikten, aleyhe olan bozma ilamına karşı sanığın savunması tespit edilmeden yargılamanın bitirildiğinden ve savunma hakkı kısıtlanarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın savunma hakkının ihlal edildiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

B. Sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının ve buna bağlı olarak sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığı;

1. İlgili Mevzuat ve Doktrinde Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler

Anayasa'nın 138/1. ve CMK'nın 217/1. maddeleri ile Anayasa'nın 38. ve İHAS'nin 6/2. maddeleri sarahatine göre ispat hukuku bakımından vicdani kanaat esasını benimseyen Ceza muhakememizin amacı, maddi gerçeği insan onuruna yaraşır biçimde ortaya çıkarmaktır. Geçmişte yaşanan ya da yaşandığı iddia olunan bu vakıayı/maddi gerçekliği, olay mahkemesi yapacağı öğrenme yargılaması ile taraflar ve delillerle doğrudan muhatap olup muhakeme hukukuna ilişkin normlar doğrultusunda, gerektiğinde mantık ilminden ve tecrübe kurallarından da faydalanarak sonradan mahkeme önünde temsil etmeye çalışacak, böylece sezgileriyle değil akıl yoluyla vicdani kanaate ulaşarak (Metin Feyzioğlu, Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, Yetkin Yayınevi, s. 139) maddi sorunu çözecektir. Bu yetki münhasıran olay mahkemesine aittir.

Vicdani kanaate ulaşılması, isnat olunan fiilin ispatlandığı anlamına gelir. Bu nedenle, vicdani kanaat hukuki sorunla değil, maddi sorunla ilgili bir kavramdır ve vicdani kanaate ulaşacak makam da maddi uyuşmazlığı çözmeye yetkili derece mahkemeleridir. Hukuki sorunun çözümünde vicdani kanaat ölçütü kullanılamaz. Çünkü; hukuki sorunun doğru çözümü, maddi olaya uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru bulunması ve doğru yorumlanması ile ilgilidir.

Vicdani ispat sisteminde hâkimler, hür vicdanlarına göre hüküm verirler. Her türlü delil aracı, kural olarak kullanılabilir ve bunlar serbestçe değerlendirilir. Ancak bu serbestliğin sınırını yine hukuk belirler. Nitekim, Anayasa'nın 138/1. maddesine göre hâkim, vicdani kanaatini oluştururken, Anayasa'nın, kanunların ve hukukun çizdiği çerçevede kalmak zorundadır. Delil araçlarının ne zaman ve kimler tarafından ikame edilebileceği, bunların muhakemede tabi tutulacakları işlemler, delil aracı ikame taleplerinin hangi şartlarda ret olunabileceği, çelişme yönteminin nasıl hayata geçirileceği, delil aracı yasaklarının neler olduğu gibi konular hukuk tarafından düzenlenir (Feyzioğlu, Syf. 357).

Kural olarak delillerle doğrudan temas kurmayan ve öğrenme yargılaması yapamayan Yargıtayın, hukuka uygun olarak elde edilen delilleri takdir etme ve bu suretle ilk derece mahkemelerinin vicdani kanaatini denetleme, aslında olayın nasıl cereyan ettiğini ortaya koyma imkanı bulunmamaktadır. Ancak hükmün gerekçesini esas alarak, bu delillerle varılan sonucun/kabul edilen maddi vakıanın, akıl yürütme/mantık kurallarına, genel hayat tecrübelerine ve bilimsel kaidelere uygun olup olmadığını denetleyebileceğinde de kuşku yoktur. 288. maddenin Hükûmet Tasarısı'ndaki gerekçesinde bu duruma: "Delillerin yanlış değerlendirilmesi, kuralların yorumunu ve eylemin gerçek niteliğinin saptanmasını etkilediğinde elbetteki hukuka aykırılık oluşturur." denilerek işaret edilmiştir. Uygulama da bu şekilde istikrar kazanmıştır. Doktrinde Yenisey aynı düşünceyi; "Bir hukuk normu olmayan fizik ve mantık kuralları ve tecrübe kaidesi, bir hukuk normu gibi ele alınarak bunlara aykırı olan vicdani kanaatin denetlenmesine imkan sağlamaktadır." (Feridun Yenisey, İstinafta Maddi Ve Hukuki Mesele Denetimi, Dr. Silvia Tellenbach'a Armağan, Seçkin Yayınları, s. 1282) diyerek benimsendiğini ifade etmiştir. Çünkü; sağlıklı bir hukuki denetimin ön şartı, maddi vakıanın usulüne uygun, tam ve doğru olarak belirlenmiş olmasıdır.

Ceza yargılamasında kanıt serbestliği ilkesi başlığı altında toplayabileceğimiz temel prensiplere göre; a) Herşeyin kanıt olabileceği (hukuka uygun yöntemlerle elde edilmiş), b) İlgililerin kanıt ileri sürebilecekleri, c) Hâkimin kendiliğinden kanıt araştırabileceği, (hatta zorunlu olarak araştırması gerektiği), d) Kanıt ileri sürmede zaman kısıtlaması olamayacağı, e) Kanıtlama külfetinin sanığa yüklenemeyeceği, f) Kanıt değerlendirmede hâkimi bağlayan üstün kanıtın söz konusu olmayıp hâkimin tüm kanıtları serbestçe değerlendirebileceği, (vicdani kanaat) ceza yargılamasının temel ilkeleridir. Bu ilkelerin birinden dahi vazgeçmek, ceza yargılamasının temel ilke ve yapısına aykırı davranmak anlamını taşır (YCGK, 08.04.1991 tarihli ve 81-111 sayılı).

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adeleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; suçsuzluk ya da masumiyet karinesi olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; in dubio pro reo olarak ifade edilen şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılabilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Toplanan delillerin bir kısmına gözetilip diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaat üzerinden yüksek de olsa bir ihtimale sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir (YCGK, 11.06.2013 tarihli ve 36-294 sayılı).

Şu hâlde, sanığa isnat edilen fiilin sanık tarafından icra edildiğinin kabulü için, gerekçeli ve muhtemel şüphenin tamamen yenilmesi gerekir. Zira kabili te'lif olmayan şüphe ile gerçeğin yan yana mevcudiyeti ile vicdani kanaate ulaşılmasının, mantık ve hukuk kuralları bakımından mümkün olduğu söylenemez.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan 2007/2584 sayılı soruşturma kapsamında, CMK'nın 135. maddesi uyarınca gerçekleştirilen teknik takip çalışmalarından, inceleme dışı sanıklar..., ... ve ...'nin Yüksekova'dan İstanbul'a uyuşturucu madde nakletmek için oluşturulan bir organizasyon içinde yer aldıklarının, açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahıslardan temin edilen eroinin, inceleme dışı sanık ... tarafından 31.10.2008 tarihinde Volkswagen Jetta marka araçla Yüksekova'dan İstanbul'a getirildiğinin ve burada inceleme dışı sanıklar... ve ...'ye teslim edileceğinin tespit edildiği, adı geçenlerin suç unsurlarıyla birlikte yakalanması amacıyla İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Büro Amirliği görevlilerince gerçekleştirilen fiziki takipler sonucu inceleme dışı sanıklar ... ile...'nin suç konusu net 49.450 gram eroin ile birlikte yakalandıkları olayda;

İnceleme dışı sanık...'nin aşamalarda; suç konusu uyuşturucu maddenin sahibinin sanık olduğunu, Yüksekova'dan İstanbul'a naklinin sanık tarafından teklif edildiğini, sanık ile inceleme dışı sanık ...'i kendisinin tanıştırdığını, sanığın kendisini inceleme dışı sanık ...'e İranlı ... olarak tanıttığını, inceleme dışı sanık ...'nin, sanık ile inceleme dışı sanık ... arasındaki iletişimi sağladığını, inceleme dışı sanık ...'in nakilde kullanılan aracı suç konusu eroinin yerleştirilmesi amacıyla sanığa, sanığın da uyuşturucu maddeleri yerleştirdikten sonra aracı inceleme dışı sanık ...'e teslim ettiğini beyan edip sanığın açık kimlik bilgileriyle aile ve sosyal hayatına ilişkin detaylı açıklamalarda bulunduğu ve eşkal bilgilerini verdiği, uyuşturucu maddeyi Hakkari'den İstanbul'a araç ile nakleden inceleme dışı sanık ...'in mahkemedeki ifadesinde, inceleme dışı sanık...'nin bu beyanlarını doğruladığı, uyuşturucu maddeyi araca zula yapanın sanık olduğunu söylediği ve ... olarak bildiği sanığın eşkal bilgilerini verdiği, inceleme dışı sanık ...'nin de mahkemede; inceleme dışı sanıklar... ve ...'in beyanları gibi ifade verdiği ve uyuşturucu madde zulalanmış aracı, sanık ile birlikte inceleme dışı sanık ...'e teslim ettiklerini, suç konusu uyuşturucu maddenin sanığa ait olduğunu ifade ettiği, sanığın açık kimlik bilgileri ile aile ve sosyal hayatına ilişkin inceleme dışı sanıklarca yapılan açıklamaların dosya kapsamıyla da sabit olduğunun anlaşıldığı, açık kimlik ve adres bilgileri tespit edilen sanık hakkında çıkarılan yakalama emrine rağmen yargılamadan kaçan sanığın yaklaşık 3 yıl 6 ay kadar sonra savunmalarının tespit edilebildiği, inceleme dışı sanıklarla arasında husumet bulunduğuna ilişkin somut deliller ortaya koyamayan sanığın savunmalarına ise inceleme dışı sanıkların somut olgulara dayanan beyanları karşısında itibar edilemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde; toplanıp tartışılan delillerin maddi gerçeğe ulaşılması açısından yeterli ve bu kapsamda sanığa isnat edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.03.2025 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık konusu bakımından oy çokluğuyla, ikinci uyuşmazlık konusu yönünden ise oy birliğiyle karar verildi.
 
Geri
Üst