A
Admin
Yönetici
Yönetici
İrem KAYA - EGE TELGRAF/ Bodrum’un kalabalığından, betonlaşmasından ve hızlı yaşamından sadece birkaç kilometre uzaklıkta; doğanın dokunulmamış, kültürün köklerinden beslendiği, insanın kendini yeniden bulduğu bir köy var: Dereköy. Yarımadanın belki de son nefes alan yeşil vahası olan bu köy, sadece güzelliğiyle değil, geçmişten bugüne taşıdığı ruhla da ziyaretçilerini büyülüyor. BODRUM’UN SON DOĞAL NEFESİ Dereköy’ün can damarı olan Kavakderesi, Bodrum Yarımadası’nda hâlâ akan tek doğal dere. 2490 hektarlık su havzası içinde barındırdığı zengin biyoçeşitlilik, endemik bitkiler ve tertemiz havasıyla bölgeyi eşsiz kılıyor. Dere boyunca yürürken sadece doğayı değil, zamanın bile yavaşladığını hissediyorsunuz. Ebegümecinden hayıta, kapariden karabaş otuna kadar pek çok şifalı bitki bu topraklarda kendiliğinden yetişiyor. Bu eşsiz doğal alan, şimdi ise bir enerji santrali tehdidiyle karşı karşıya. TARİHİN İZİNİ SÜREN KÖY Dereköy, sadece doğasıyla değil, tarihiyle de yaşayan bir yer. Karya uygarlığının izlerini taşıyan antik tarım terasları ve Leleg Yolu bu köyde ziyaretçilerini bekliyor. Yüzlerce yıl öncesinden kalan taş yollar, zamanın tanığı gibi ayakta duruyor. Köydeki yaşlı çınarların gölgesinde anlatılan hikâyeler, Lelegler’in destanlarından, aşkları ve savaşlarıyla geçmişi bugüne bağlıyor. EFSANELERİN VE AŞKLARIN KÖYÜ Dereköy’ün tarihi sadece taşlarda değil, halkın hafızasında da yaşıyor. Dedeler köyünde geçen Sunaay ile Mehmet’in aşkı hâlâ dilden dile anlatılıyor. Ailesi izin vermediği için sevdiğini kayalıklarda vuran Mehmet’in ardından kendini vurduğu bu trajik hikâye, bölgenin en çok anlatılan efsanelerinden biri. Bugün bile birçok ziyaretçi bu öyküye tanıklık eden topraklara dualar ederek geliyor. SANATIN YUVASI Son yıllarda Dereköy, yalnızca doğaseverlerin değil, sanatçıların da gözdesi oldu. İstanbul’dan, yurtdışından gelen sanatçılar burada atölyeler kurdu. Yazma atölyelerinden, deri üzerine yapılan resimlere, su kabağından lambalara kadar onlarca özgün eser burada üretiliyor. Birçok sanat noktası köyün her köşesine dağılmış durumda. Bu üretim sadece ticaret değil, aynı zamanda köyün ruhuyla yapılan bir yaşam biçimi. KADINLAR, TOPRAK VE ÜRETİM Dereköy’de yaşam hâlâ toprağın ritmine göre akıyor. Köy kadınları kendi ürettikleri doğal ürünleri yılın on iki ayı boyunca kurdukları stantlarda satışa sunuyor. Zeytinden peynire, yoğurttan el işi sabunlara kadar her şey el emeği. Kadınlar hem üretici hem girişimci. Bu toplumsal dayanışma, Dereköy’ü sadece bir köy değil, aynı zamanda bir umut projesi haline getiriyor. BİLGE, DİRENÇLİ VE AYDINLIK Dereköy’ün halkı, toprağına ve değerlerine sıkı sıkıya bağlı. 312 hanelik bu köyde herkes birbirini tanıyor. Köy arazileri kolay kolay el değiştirmiyor. Köyde eğitim oranı oldukça yüksek. Üniversite mezunu gençlerin sayısı fazla. Son yıllarda Dereköy’de bir “Sanat Köyü” projesi filizlenmeye başladı. Sanatçılar, doğaseverler ve yerel halk, köyün dokusunu bozmadan sanat ve üretimi birleştiren bir yaşam alanı yaratmak istiyor. Atölye çalışmaları, sergiler, workshoplar ve doğayla uyumlu yapılarla donatılmış bir kültür adası hayali, sponsor desteğiyle gerçeğe dönüşmeye hazırlanıyor. Bu proje, Bodrum’un sanatsal mirasına da yeni bir nefes olabilir. SADECE BİR KÖY DEĞİL, BİR YAŞAM FELSEFESİ Dereköy, Bodrum’un içinde ama kalabalığın dışında, doğayla barışık, kültürle beslenen ve geleceğe umutla bakan bir köy. Kavakderesi’nin şırıltısı, melengeç ağacının gölgesi, yaşlıların anlattığı efsaneler, çocukların kahkahalarıyla birleşince burada zaman bambaşka akıyor. Bu köy, doğasını koruyan, kültürünü yaşatan ve geleceğe ışık tutan bir yaşam biçimini temsil ediyor. Dereköy’ü tanımak için sadece gitmek yetmez; yürümeli, dinlemeli, hissetmeli ve doğayla, tarihle, insanla yeniden bağ kurmalısınız. Çünkü bazı yerler görülmek için değil, yaşanmak içindir.