Bir ülkenin geleceği, sınıflarında yazılır

A

Admin

Yönetici
Yönetici
Eğitim... Bir milletin hayal kurma cesaretiyle, gerçekleri inşa etme gücü arasındaki köprüdür. Bazı ülkeler bu köprüyü çelikle örer, bazıları kağıttan kulelerle ayakta tutmaya çalışır. Ama herkes bilmelidir ki kalkınmanın yolu, okullardan geçer. Dünyanın farklı coğrafyalarında eğitim, kimi zaman bir yarış pistidir; kimi zaman da bir oyun alanı. Kimi ülkede çocuğun defterine düşen harf, geleceğin temelini atar; kimi ülkede ise o harf, sadece sınav geçmek içindir. Baskı yok başarı çok Kuzey’in sessiz, ama eğitimde gür sesi Finlandiya... Burada çocuklar 7 yaşında okula başlar, ama önce oyunla, sonra bilgiyle büyürler. Öğretmenlik, yalnızca bir meslek değil; bir bilgelik yolculuğudur. Adaylar uzun bir eğitimden geçer, yüksek lisanssız sınıfa girilemez. Sınav yok, baskı yok. Ama başarı çok. Finlandiya, çocuklara ev sıcaklığı sunar. Ayakkabılar kapıda çıkar, sınıfta özgürlük başlar. Bu yüzden eğitim, bir zorunluluk değil; bir hak ve mutluluktur. Disiplinin gölgesinde parlayan başarı Asya’nın uyanık devi Güney Kore’de ise eğitim, bir maratondur. Öğrenciler sabah başlar, geceye kadar çalışır. Okul biter, ama asıl eğitim özel ders merkezlerinde, yani “hagwon”larda devam eder. Başarıya giden yol çok çalışmaktan geçer; fakat bu yol, çoğu zaman stresle ve uykusuzlukla örülüdür. Burada eğitim, toplumsal statünün anahtarıdır. Kimileri bu sistemi acımasız bulur, kimileri ise "başarının bedeli" der. Mutlu müfredat İskandinavya’nın başka bir ucunda, Danimarka’da ise öğrenciler empati dersi alır. Sadece matematik değil; arkadaşını anlamak da öğretilir. Çünkü Danimarka’ya göre iyi bir birey olmak, iyi bir sınav sonucu kadar değerlidir. Okul, öğrencinin sosyal gelişimini de gözetir. Eğitim süreci, rekabetten çok dayanışma ile yürür. Ve bu yüzden ülke, sadece refah değil, huzur da üretir. Yüksek standartlar, sıkı kurallar Hong Kong’da eğitim, disiplinle şekillenen bir başarı hikâyesidir. Çocuklar, daha okul öncesi çağda üniforma giyer; sistem onlara küçük yaşta ciddiyeti öğretir. Eğitim dili İngilizcedir. Uluslararası başarı hedeflenir, PISA listelerinde üst sıralar alışkanlık haline gelmiştir. Ancak sistemin hızı ve katılığı, bazı öğrencilerin ruhunu yorar. Bu nedenle başarının yanında baskı da konuşulur. Gelenekle geleceği harmanlayan sistem İngiltere’de eğitim, köklü geleneklerin üzerine kuruludur. Cambridge ve Oxford gibi dünya çapında üniversiteler, bu geleneğin bayrak taşıyıcılarıdır. Zorunlu eğitim 5 yaşında başlar, üniversite kısa sürer ama yoğun geçer. Devlet okulları ücretsizdir; ancak eğitim kalitesi, bölgeden bölgeye değişebilir. Burada eğitim, bireyin kimliğini ve sesini inşa etmesi için bir fırsattır. Eğitimin şifreleri Dünyanın en iyi eğitim sistemlerine baktığınızda üç ortak özellik görürsünüz. Öğretmene saygı: Öğretmenlik bir meslekten öte, bir toplum sözleşmesidir. Eşit erişim: Parası olana değil, isteyene yol açan bir sistem kurulur. Özgürlük: Müfredat öğrenciyi sıkıştırmaz, yön verir. Ne Güney Kore’nin disiplini ne de Finlandiya’nın özgürlüğü tek başına sihirli formüldür. Ama eğitimde başarı, sistemin neyi önemsediğine göre şekillenir. Kimileri hızlı koşmayı, kimileri anlamayı öğretir. Ama sonunda tüm bu yollar, daha bilinçli bir toplumun kapısını aralar. Bir ülkenin geleceği, ne sadece fabrikalarında ne de madenlerinde gizlidir. O geleceği, sınıflar şekillendirir. Ve unutmayalım: Eğitim sadece bir bireyi değil, bir ulusu değiştirir. Sıra, farkı fark etmeyenlerde… Bazı ülkeler sınıflarında geleceği yazarken, bazıları hâlâ eski müfredatlarla geçmişi tekrar ediyor. Oysa dünya değişiyor, bilgi hızla evriliyor, çocukların ihtiyaçları da. Geleneksel ezber sistemlerine tutunmak, sadece zamanı değil, nesilleri de kaybetmek demektir. Eğitimi yalnızca diplomaya indirgeyen anlayış, bireyin değil, tüm toplumun potansiyelini törpüler. Bugün Finlandiya’da çocuklara “nasıl hissediyorsun?” diye sorulurken, başka bir yerde hâlâ “kaç net yaptın?” diye hesap soruluyor. Kore’de disiplin, Danimarka’da mutluluk, Hong Kong’da ciddiyet, İngiltere’de bireysellik eğitimde yön tayin ederken; biz hâlâ sistem tartışırken çocuklarımız hayattan uzaklaşıyor, öğretmenler tükeniyor. Oysa bu farkı fark etmek için geç kalınmamalı. Çünkü eğitimde atılan her adım, aslında yarının hangi yolda yürüyeceğini belirler. Ve eğer biz bu adımı atmazsak, çocuklarımızı dünyayla aynı kulvarda koşturmak yerine, kendi gölgemizde yarıştırırız. Şimdi sıra, bu farkı fark edemeyenlerde… Gelecek hâlâ yazılabilir. Ama kalemin ucunda, bu kez kararlılık ve cesaret olmalı.
 
Geri
Üst