BAĞ VE BAHÇE GİBİ DOĞAL ÜRÜN VEREN VEYA BAŞKALARINA KİRALANMAK SURETİYLE MEDENİ SEMERE ELDE EDİLEN TAŞINMAZLARDA, İNTİFADAN MEN KOŞULU ARANMAZ

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 28.02.2023 tarihli, 2022/60 E., 2023/1179 K. sayılı kararı ile Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 19.01.2010 tarihli, 2009/18389 E., 2010/315 K. sayılı kararı

T.C.

Yargıtay

7. Hukuk Dairesi

2022/60 E., 2023/1179 K.

"İçtihat Metni"



Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.


Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.


Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:


I. DAVA

Davacı vekili; tarafların paydaş olduğu fındık bahçelerinin davalı tarafından kullanıldığını, davacının kullanmasına rıza gösterilmediğini belirterek, elatmanın önlenmesini ve ecrimisil talep etmiştir.


II. CEVAP

Davalılar vekili; dava konusu taşınmazda bulunan fındık ağaçlarının müvekkilleri tarafından dikilip bakımının yapıldığını, davacının 1960’lı yıllarda evlenerek köyden gittiğini, davacının ancak çıplak mülkiyet üzerinden ecrimisil talep edebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.


III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile; çekişme konusu taşınmazlardan 120 ada 29 parsel numaralı taşınmazdaki muhdesatın davalılara ait olduğu hususu hariç olmak üzere, tüm taşınmazların davalıların murisi Tevfik ile davacı adına paylı mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı olduğu, paydaşlar arasında haricen yapılan rızai bir taksimat sözleşmesi bulunmadığı gibi fiili kullanım biçiminin de oluşmadığı, davacının mevcut durum itibariyle kullanabileceği herhangi bir yer ya da bir bölümün olmadığı ve tüm taşınmazların bugün itibariyle davacının rızasına hilafen davalıların kullanımında olduğundan davacı yönünden ecrimisil talep etmenin şartlarının oluştuğu kanaatine varılarak, davanın kabulüne dava konusu taşınmazlarda davacının payına vaki müdahalenin men'ine, toplamda 35.108,04 TL ecrimisil bedelinin tahsiline karar verilmiştir.


IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.


B. İstinaf Sebepleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ecrimisil şartlarının oluşmadığını, harç ve vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.


C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.


V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.


B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının payına müdahale etmeden kullandıklarını, elatmanın önlenmesine dair verilen kararın icra edilebilir olmadığını, ecrimisil şartlarının oluşmadığını, ecrimisil hesabının hatalı yapıldığını belirtmiştir.


C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.


2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “İyiniyetli olmayan zilyet bakımından” başlıklı 995 inci maddesi ve “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683 üncü maddeleri.


3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.


2. Somut olayda, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.


3. Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Fındık bahçesi niteliğinde bulunan ve doğal semere getiren dava konusu taşınmazlar yönünden paydaşlar arasında intifadan men şartı aranmayacağından davacı yönünden ecrimisil koşullarının oluştuğu kuşkusuzdur.


4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.


VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,


Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,


Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

3. Hukuk Dairesi

2009/18389 E., 2010/315 K.


"İçtihat Metni"



MAHKEMESİ : KEMALPAŞA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ : 13/05/2009

NUMARASI : 2008/262-2009/169


Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hak saklı tutularak 7.000 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili dilekçesinde; tarafların müşterek paydaş bulundukları (kiraz bahçesi ve zeytinlik vasfındaki) taşınmazların davalı tarafından tek taraflı kullanıldığını, taşınmaz üzerindeki kiraz, zeytin ürünlerinin davalı tarafından pazarlandığını, müvekkilinin yararlanmasına ise engel olunduğunu iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, beş yıllık ecrimisil bedeli olarak 7.000 TL'nin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının eşi hastalık geçirdiğinden bahçenin mahsulünü toplamaya gelmediğini, kiraz mahsulünün bozulmaması için müvekkilinin mecburen bahçeye girip mahsulü topladığını; müvekkilinin, hiç bir zaman davacının bahçelere girmesine engel olmadığını; zeytin mahsulünü de tarafların babasının topladığını, 2007 yılında ise zeytinin yok yılı olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; "Ecrimisil talebinin ön şartı intifadan men koşulunun gerçekleşmesidir. Dinlenen tanık beyanları ile toplanan tüm delillerden davacının dava konusu taşınmazları kullanmak isteyip de davalının buna engel olduğu hususu ispatlanmamış olup, intifadan men koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından; davanın reddine karar vermek gerekmiştir, gerekçesiyle" davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Ecrimisile konu taşınmazlarda taraflar paydaştır. Paydaşlar, kural olarak intifadan men edilmedikçe birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. Ne varki, bağ ve bahçe gibi doğal ürün veren veya başkalarına kiralanmak suretiyle medeni semere elde edilen taşınmazlarda, (ayrıcalıklı olarak) intifadan men koşulu aranmaz.

Davada; davacı, müşterek paydaş oldukları ve birlikte dikip yetiştirdikleri kiraz bahçesinin ve müşterek malik oldukları zeytinlik vasfındaki taşınmazın davalı tarafından kullanıldığını, ürünlerinin pazarlanarak istifade edildiğini, kendisinin yararlandırılmadığını iddia ederek; ecrimisil talep etmesine göre, yukarıda açıklanan ilke uyarınca intifadan men koşulunun aranmasına gerek bulunmamaktadır.

Mahkemece, tarafların bahsedilen hususlarda tüm delilleri toplanarak ecrimisil miktarının usulünce tespit edilip, davacının payına düşen bölümünün hüküm altına alınması gerekirken, bu yönlerden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu (intifadan men şartının gerçekleşmediğinden bahisle) yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
Geri
Üst