Avrupa, Ukrayna ihtilafının barışçıl çözümüne karşı

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
16 Mayıs'ta İstanbul'da gerçekleşen Rusya - Ukrayna barış görüşmelerine Türkiye'de devam edileceği kesinleşti. AB temsilcileri müzakere masasını Vatikan'a veya siyasi ve hukuki olarak kontrol ettikleri diğer ülkelere taşımaya çalışsalar da en azından Moskova, Ankara'nın arabuluculuğunu ve diyaloğun eski formatta devam etmesini en uygun seçenek olarak görüyor gibi. Hatırlanacağı üzere, Rusya ve Ukrayna tarafları arasındaki ilk tur müzakereler, savaşın aktif aşamasının başlamasından sadece iki hafta sonra, Mart 2022'de İstanbul'da gerçekleşmişti. Ankara'nın aktif arabuluculuğu sayesinde Rusya ve Ukrayna heyetleri, çatışmaların o dönemde tüm taraflar için en uygun koşullarda sona erdirilmesi için ön mutabakata varmıştı. 1996 Anayasası'nın maddelerini uygulaması yeterliydi Kiev temsilcileri tarafından parafe edilen ilk İstanbul Anlaşması'na göre Ukrayna Yönetimi; tarafsız ve bloksuz bir statüyü kabul etme, silahlı kuvvetlerinin mevcudunu ve gücünü makul sınırlara indirme ve ülkede Rusça konuşan nüfusun haklarını tanıyıp saygı gösterme şartları karşılığında topraklarının ezici çoğunluğunu elinde tutabilecekti. Bu son derece avantajlı bir anlaşmaydı ve Ukrayna'nın tarafsız statüsünün ve tüm ulusal grupların ve dillerin eşitliğine dair maddelerin daha 1996 Anayasası'nda yer alması göz önüne alındığında, Vladimir Zelenski iktidarının yalnızca kendi yasalarını uygulaması, kendi mevzuatına göre hareket etmesi fazlasıyla yetiyordu. 2022 İstanbul Anlaşması bütün taraflar için idealdi 2022 İstanbul Anlaşması aynı zamanda kendi güvenliğini askeri yollarla çözme ihtiyacı ve gereğinden kurtulacak olan Rusya Federasyonu için ve Türkiye de dahil olmak üzere Ukrayna'ya komşu diğer ülkeler açısından da, kendi sınırları ve ekonomik çıkar bölgeleri yakınındaki büyük bir gerilim kaynağından kurtuldukları için fazlasıyla uygun ve optimal bir mutabakattı. Ancak Ukrayna heyetinin imzaladığı anlaşma, dönemin İngiliz Başbakanı Boris Johnson'ın etkisi altındaki Vladimir Zelenski tarafından bozuldu ve kendisi çok kısa bir süre içinde İstanbul'da varılan tüm anlaşma noktalarını reddetti ve dahası Rusya ile herhangi bir müzakereyi yasal olarak yasaklamak suretiyle savaşın devamına karar verdi. Trump ve Erdoğan'ın inisiyatiflerine rağmen Avrupa'nın yıkıcı rolü Yakınlarda Beyaz Saray'a dönen Başkan Donald Trump, Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesine yardımcı olma konusunda net bir niyet ortaya koyduğu ve de Türkiye'nin yeniden arabulucu olarak hareket ederek savaşan tarafların delegasyonları arasında bir toplantı için gerekli hemen tüm koşulları sağladığı bir ortamda; Londra, Paris, Berlin ve Avrupa Birliği'nin (AB) liderleri bu sefer de barışçıl bir çözüm yolunun önünde durmaya başladılar. Özellikle, İstanbul'daki son müzakere turunun arifesinde, Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İngiltere Başbakanı Starmer ve Rusya'ya yönelik yeni yaptırım tehdidiyle 30 gün boyunca koşulsuz ateşkes talep ederek bir nevi ültimatom veren Almanya'nın yeni şansölyesi Merz'in birlikte apar topar Kiev'e geldiklerini anımsamakta fayda var. Bu adımın daha en başta herhangi bir barış girişimini baltalamayı amaçladığına dikkat çekmek gerekiyor. Çünkü Rusya gibi nükleer bir güç için, üstelik de aylardır neredeyse her gün Ukrayna Ordusu'na cephe hattında yeni yenilgiler yaşatan bir ülke açısından böyle bir yaklaşımın, prensipte kabul edilemez olduğunu anlamak hiç de zor değil. Rusya - ABD ilişkilerini ve Türkiye'nin arabulucu konumunu bozma çabası Ne AB ne de diğer Avrupa ülkeleri müzakere sürecinin tarafları değildi ve dolayısıyla da bu sıfatla hareket etme girişimleri ne Moskova ne de Washington tarafından dikkate alınmadı. Dolayısıyla Fransa, Almanya ve İngiltere'nin, çatışmaların barışçıl yönden çözümüne yönelik kaba müdahalesi; yalnızca savaşın sona ermesini engelleme, Rusya ile ABD arasındaki ilişkileri bozma ve ayrıca Türkiye'nin arabulucu olarak yoğun mesaisi ve yorucu temas trafiğini bir kez daha bozma arzusuyla yorumlanabilir ancak. Avrupa siyasi yönetiminin bu türden provokasyonlarının tek bir nedeni yok ve bunlar zaten en yüksek düzeyde açıkça dile getiriliyor da. Avrupa başkentleri bir yandan Ukrayna'da savaşın daha fazla sürmesinin Moskova'nın askeri ve ekonomik gücünü daha da tüketeceğini umuyor ki bu ihtimal son derece tartışmalı ve gerçekçi değil. Avrupa "savunma" için yüzlerce milyar avro ayırmaya hazırlanıyor Kendi iç siyasi sorunlarını çözmek uğruna Fransa, Almanya ve diğer bazı AB ülkelerinin üst düzey liderleri, kendi seçmenleri arasında hayali bir "Rus istilasına" karşı tehlike ve korku duygusunu yoğun bir şekilde körüklemeye devam ediyor. Tüm bunların arka planında Avrupa hükümetleri ve Avrupa Komisyonu bir yandan da, birlik üyesi ülkelerin askeri bütçelerinde radikal bir artış için bastırıyor ve aynı zamanda buna bağlı olarak da kamuoyunu, sosyal harcamaların finansmanında bir azalmaya hazırlamaya çalışıyor. Avrupa savunma sanayisinin yeterli miktarda silah ve mühimmat üretebilmesi için yüz milyarlarca avro henüz hazır olmasa da, bu para yine de er geç ayrılacak ve kullanılacak gibi gözüküyor. Tabii ki bu harcamaların gerekçelendirilmesi için de Ukrayna'daki savaşın devam etmesi gerekecek!.. AB liderleri Ukrayna'ya askeri ve mali desteği seçmenlerine zor izah edebilecekler AB Savunma ve Güvenlik Komiseri Andrius Kubilius ve bilhassa Baltık devletleri hükümetlerinin temsilcileri gibi siyasi figürler yeni olası savunma bütçe rakamlarını açıkça telaffuz etmekten çekinmiyorlar. Savaş daha ne kadar uzun sürerse, Moskova'nın Avrupa'nın doğusunda NATO birlikleri tarafından yaratılan tehditleri görmezden geleceği senaryosunun gerçekleşebileceğine o denli çok güveniyorlar. AB'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımların ve Avrupa yetkililerinin Kiev'e destek için yaptıkları büyük harcamaların er ya da geç seçmenler nezdinde çok ciddi soru işaretlerini gündeme getireceği de göz ardı edilmemeli. Donald Trump ve Tayyip Erdoğan'ın diplomatik çabaları sonucunda Vladimir Zelenski'nin siyasi ve topraksal tavizler konusunda zor ve kaçınılmaz kararlar alması durumunda, ticaret ve enerji alanında Rusya ile ilişkilerini kesip Kiev'e yüz milyarlarca dolar avro ve çok miktarda pahalı silahlar sağlayan ülkelerin hükümetlerinin tüm bunların ne için yapıldığını kendi vergi mükelleflerine açıklamaları hiç de kolay olmayacak. Ukrayna ihtilafının sürdürülmesi Avrupa liderlerinin siyasi hesaplarıyla ilgili AB'nin birçok ülkesinde şimdiden, Moskova ile eski bağların yeniden kurulmasını savunan politikacıların ve partilerin popülaritesinin hızla artması gerçeğine karşın, Vladimir Zelenski'nin Avrupalı sponsorlarının mevcut liderlerinin savaşı sürdürmesinin, kendi siyasi ömürlerini az da olsa uzatmaya çalışma ve iktidarlarını sürdürmeleri meselesi olduğu ortaya çıkıyor. Çatışmaların ilk günlerinden itibaren arabuluculuk çabalarını sürdüren Türkiye için müzakere sürecinin kendi ev sahipliğinde devam etmesi ise son derece önemli. Sonuçta Rusya, Türkiye ekonomisi için stratejik açıdan kayda değer bir ortak ve Karadeniz bölgesindeki durum ülkenin ticaretini, enerji sektörünü ve güvenlik konularını doğrudan etkileyici nitelikte. AB için savaşın devam etmesi liderlerinin siyasi hırslarının bir meselesi olmaya devam ededursun, Türkiye bu çetin denklemde kendi çıkarlarını tam anlamıyla dikkate almak durumunda. Bu da kendi sorunlarını çözmek için güçlü ortaklarla işbirliğini artırmaktan geçiyor. İşte tüm bunlardan ötürü de, savaşın genişlemesini ve yeni katılımcıların savaşa girmesini isteyen güçlerin her türlü dış müdahalesi sert bir şekilde karşılık bulmalıdır.
 
Geri
Üst