“Alevlerin Ardında Kalan Sessizlik”

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Türkiye, haziran ayında yangın sezonunun en kritik dönemine girdi. Sadece meteorolojik koşullar değil, artan sıcaklıklar, düşük nem oranları, rüzgar faktörleri—özellikle poyraz ve lodos—ve iklim krizine bağlı kuraklık yangın riskini dramatik biçimde yükseltiyor. 2025’in ilk 21 gününde çıkan yangın sayısı, geçen yılın beş katı; bu, sahadaki gerçeklik ile somut verilerin uyum içinde olduğunu gösteriyor. Ancak mesele sadece sayıların soğuk diliyle açıklanacak kadar basit değil. Çünkü her yanan orman, sadece bir doğa parçası değil; içinde yaşayan canlıların evi, çocukların geleceği, insanın nefesidir. Alevler yükselirken sadece ağaçlar değil, bir toplumun vicdanı da yanıyor aslında. Toplumsal olarak yangınları sadece "orman yangını" diye görmek büyük bir yanılsama olur. Bu yangınlar, bizim yaşam tarzımıza, doğaya bakışımıza, duyarsızlığımıza da ayna tutuyor. Bir izmaritin, cam şişenin, dikkatsizce bırakılmış bir mangalın nelere mal olabileceğini hâlâ öğrenemediysek, bu yalnızca devletin değil, millet olarak hepimizin sınavıdır. Bir orman yangını çıktığında, sosyal medyada üzülmek ya da birkaç paylaşım yapmak yetmez. Bilinçli yurttaş olmak; piknik alanında çöpünü toplamaktan, yangın uyarı levhalarına saygı duymaya, ormana çocuğuna dokunur gibi dokunmaya kadar uzanan bir davranış zinciridir. Yangınla mücadele sadece hortumla, uçakla değil; zihinle, yürekle ve ortak bilinçle yapılır. Ormanları korumak, sadece bugünün değil, yarının hatırasını da yaşatmaktır. Unutmayalım: Yanan her ağaç, gelecekte serinlemek için gölge arayan bir çocuğun sessiz haykırışıdır.
 
Geri
Üst