A
Admin
Yönetici
Yönetici
Ortadoğu'daki tansiyon gün geçtikçe yükselirken, Global Times gazetesinde yayımlanan kapsamlı analiz, İran-İsrail gerilimi ekseninde ABD’nin askeri müdahale olasılığına dair artan küresel endişelere dikkat çekti. Al Jazeera’nın “ABD savaşa mı hazırlanıyor?” başlıklı manşetine atıfta bulunulan yazıda, böyle bir adımın çatışmayı geri dönülmez biçimde büyüteceği uyarısında bulunuldu. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in televizyonda yaptığı açıklamada, İran’ın hiçbir koşulda teslim olmayacağı belirtilirken, muhtemel bir ABD müdahalesinin “onarılamaz zararlar” doğuracağına işaret edildi. Dünyanın cevabını aradığı kritik soru şu: Washington, bu sert adımları diplomatik müzakerelere zemin hazırlamak için mi atıyor, yoksa kamuoyunu yeni bir savaşa alıştırma sürecine mi girdi? Her iki ihtimal de son derece tehlikeli olarak değerlendiriliyor. Diplomasi hala masada İran nükleer dosyasında çözüm arayışlarının tamamen bitmediğini vurgulayan yazıda, diplomatik yolların hâlâ geçerli olduğu belirtildi. Uluslararası toplumda yaygın olan görüşe göre, askeri güç bölgeye barış getirmiyor; kalıcı çözüm için tarafların güvenlik endişelerini kapsayan ortak bir vizyon şart. İran-İsrail çatışmasından önce ABD ile İran arasında beş tur müzakere gerçekleştirilmişti. İsrail’in ani saldırısı olmasaydı, altıncı turun Umman’ın başkenti Maskat’ta yapılması planlanıyordu. Bu da çatışmayı başlatan asıl unsurun diplomatik sürecin tıkanması değil, askeri hesaplar olduğunu gösteriyor. Krizde asıl sorumluluk ABD’ye ait Analize göre, İran nükleer krizinin bugünkü noktaya gelmesinde başlıca sorumluluk Washington’a ait. ABD, 2018’de Ortak Kapsamlı Eylem Planı’ndan (OKEP) tek taraflı çekilmemiş olsaydı, mevcut gerilimin bu seviyeye ulaşmayacağı ifade ediliyor. İran’ın ulusal egemenliği, güvenliği ve toprak bütünlüğünün uluslararası hukuk çerçevesinde korunması gerektiği vurgulanırken, askeri tehditlerin bu ilkeleri doğrudan ihlal ettiği kaydediliyor. İran halkının güvenliği ve mülkiyet hakları da gözetilmesi gereken temel unsurlar arasında yer alıyor. Tarihten ders alınmalı Afganistan ve Irak örneklerine dikkat çeken yazı, ABD’nin geçmişteki askeri müdahalelerinin bölgeye barış değil yıkım getirdiğini hatırlatıyor. Brown Üniversitesi’nin “Savaşın Maliyetleri” raporuna göre, 2001’den bu yana sözde “teröre karşı savaş” 800 binden fazla cana mal oldu, 38 milyondan fazla insanı yerinden etti ve 8 trilyon dolardan fazla bir fatura çıkardı. CNN'in analizinde de benzer uyarılar yer aldı. “ABD büyük bir kumarın eşiğinde” başlığıyla yayımlanan değerlendirmede, İran’ın Libya, Irak ya da Afganistan olmadığı vurgulandı ve tarihin tekerrür etmek zorunda olmadığı mesajı verildi. Ayrıca The Economist tarafından yapılan ankette, Amerikalıların yüzde 60’ı İran-İsrail çatışmasına ABD’nin askeri müdahalesine karşı çıkarken, yalnızca yüzde 16’sı askeri seçeneği destekliyor. Bu da, Washington’un attığı adımların kamuoyunun iradesiyle örtüşmediğini ortaya koyuyor. Barış için net ve cesur adımlar gerek Bölgede hâlihazırda güçlü bir askeri varlığa sahip olan ABD’nin, daha fazla savaş uçağı ve birlik sevk etmesinin yalnızca gerilimi tırmandıracağı belirtiliyor. “Azami baskı” stratejilerinin bölgesel barış çabalarına zarar verdiği ve adalet duygusunu zedelediği vurgulanıyor. Analizde, asıl önceliğin çatışmayı büyütmek değil, barışı tesis etmek olduğu belirtiliyor. Diyalog ve müzakereye dayalı siyasi çözüm, uluslararası toplumun ortak beklentisi olarak öne çıkıyor. Ortadoğu’da gerilimin daha fazla tırmanması, hiçbir tarafın çıkarına hizmet etmeyecek. ABD tarafsız ve sorumlu davranmalı İsrail üzerinde özel etkisi bulunan ABD’nin, mevcut krizde daha dengeli, tarafsız ve yapıcı bir rol üstlenmesi gerektiği belirtiliyor. Gazze’de süren katliamlar, Suriyeli mültecilerin belirsizliği ve genel istikrarsızlık dikkate alındığında, Orta Doğu’nun yeni bir savaşı taşıyacak gücü kalmadı. Eğer ABD gerçekten sorunları barışçıl yollarla çözmek istiyorsa, net mesajlar vermeli, askeri gerilimi körüklemekten vazgeçmeli ve çözümün bir parçası olmalıdır. Bölgenin yeni bir kaos değil, acil bir barışa ihtiyacı var.