A
Admin
Yönetici
Yönetici
İrem KAYA - EGE TELGRAF/ İzmir’in Çeşme ilçesinde yer alan Ilıca Plajı, yalnızca Ege’nin değil, Türkiye’nin de en çok konuşulan ve en çok ziyaret edilen sahil noktalarından biri olmayı sürdürüyor. Altın sarısı kumları, termal kaynaklarıyla beslenen berrak ve sıcacık denizi, geniş kumsalı ve ulaşım kolaylığı ile tatilcilerin akınına uğruyor. Ancak bu eşsiz plaj sadece deniziyle değil, geçmişi, kültürü ve yaşattığı nostaljiyle de özel. ALTIN KUMUN VE SICAK DENİZİN BULUŞTUĞU YER Ilıca Plajı’nın en belirgin özelliklerinden biri, üç kilometreyi aşan uzun kumsalı ve ayaklarınızı içine alan incecik altın kumları. Güneşin her saatini farklı bir tonda yansıtan bu kumsal, özellikle çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler için biçilmiş kaftan. Çünkü Ilıca’nın denizi neredeyse 500 metre boyunca sığ kalıyor; ani derinleşme yok, dalgalar sakin, su ılık. Tüm bu doğal avantajlar, plajı güvenli ve konforlu bir yüzme alanına dönüştürüyor. TERMAL BİR ŞİFA KAYNAĞI Adını çevresindeki sıcak su kaynaklarından alan Ilıca, aslında tarih boyunca bir şifa merkezi olarak da biliniyor. Suyun denize karıştığı noktalarda hissedilen doğal sıcaklık farkı, birçok tatilci için benzersiz bir deneyim sunuyor. Özellikle romatizma ve kas ağrılarına iyi geldiği bilinen bu termal kaynaklar, Ilıca’yı sadece yaz tatili için değil, yılın büyük bir bölümü için de cazip hale getiriyor. ENGELSİZ BİR TATİLİN ADRESİ Çeşme Belediyesi tarafından halkın kullanımına açık hale getirilen Ilıca Halk Plajı, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, erişilebilir yapısıyla da dikkat çekiyor. Plaja giriş rampaları, denize ulaşımı kolaylaştıran yürüyüş yolları, engelli deniz araçları ve tuvaletleri ile her yaştan ve her ihtiyaçtan misafiri misafir etmeye hazır. Bu yönüyle Ilıca, “herkes için tatil” anlayışını gerçekten yaşatan nadir plajlardan biri. RESMEN BİR SAHİL KÜLTÜRÜ Bir zamanlar paparazzi programlarının uğrak yeri olan Ilıca, eski sessizliğini zamanla yitirse de, hâlâ geçmişin anılarını taşıyor. 2000’li yılların başında daha çok yerli halkın bildiği ve sahip çıktığı bu plaj, sonradan artan popülerlik ve hafta sonu yoğunluğu nedeniyle hem bir cazibe merkezi hem de bir tartışma konusu haline geldi. Plaja girişin bazı dönemlerde ücretli hale getirilmesi, bölge halkının tepkisini çekmiş olsa da, Ilıca hâlâ birçokları için “eski yazların kokusunu” taşıyan, nostaljik bir yer. SPOR TUTKUNLARININ BULUŞMA NOKTASI Ilıca Plajı sadece güneşlenmek ve yüzmek için değil, aynı zamanda spor yapmak isteyenlerin de uğrak noktası. Özellikle rüzgar uygun olduğunda, Alaçatı’nın sert esintileri Ilıca’ya kadar ulaşıyor ve bu da kite surfing tutkunları için ideal dalgalar yaratıyor. Aynı zamanda plaj voleybolu gibi aktiviteler için de geniş alanlara sahip olan bu kumsal, gençler için yazı dolu dolu geçirme imkânı sunuyor. PLAJIN GEÇMİŞİNDEN BUGÜNE… Ilıca’nın hikâyesi yalnızca bir tatil beldesi olmanın çok ötesinde. Mahallenin isminin kökeni antik çağlara, Kyssos ya da Kasystês gibi eski isimlere dayanıyor. Sıcak su kaynakları nedeniyle tarih boyunca yerleşim yeri olarak seçilmiş, zamanla Makedonya ve Selanik’ten gelen göçmenlerle farklı bir kültürel yapıya kavuşmuş. Bugün hâlâ bu tarihî doku, Ilıca sokaklarında ve çevresindeki yerleşimlerde hissedilebiliyor. HUZUR VEREN BİR KIYI KASABASI Ilıca yalnızca bir plaj değil; yazlık sinemalardan sabah erken saatte balık kokan sokaklara, gece yürüyüşlerinin sessizliğine kadar bir yaşam tarzı. Alaçatı'nın popülerliğinden uzakta ama ona bir o kadar yakın; gürültüden uzak ama hayatın tam içinde. Belki artık eskisi kadar sessiz değil ama hâlâ insana “iyi ki buradayım” dedirten bir doğallık taşıyor.