A
Admin
Yönetici
Yönetici
Verimli toprakları göz göre göre tarıma ve imara açılan Düzce’de artık tarıma hak ettiği değerin verilmesi için Düzce Tarım A.Ş.’yi kurarak harekete geçen Akçakocalı iş insanı Ali Uzun’un ne kadar kıymetli bir çaba gösterdiğini her fırsatta vurgulayan Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, bizzat kendisi alın teri dökerek ektiği tarlasında kaydettiği ‘Yorumlu-yorum’ programında, Düzce’nin doğal iklimini, Avrupa’nın yüz binlerce dolar harcayarak elde edebildiğini vurgulayarak, “Düzce niye bir sera ve üretim merkezi olmasın? Bugün Antalya’da veya Akdeniz’de üretilen bir sebzenin özellikle İstanbul’a intikalinde bir kamyonun nakliyesi 40 bin lira. Düzce’den İstanbul’a nakliye 10 bin lira, belki daha düşük. Yani o kadar büyük bir nimetin içindeyiz ki nimetin içinde külfet yaşıyoruz. Nimetin kıymetini bilemiyoruz.” dedi. Ünsal ayrıca Gölyaka ve Çilimli’deki termal su zenginliğinin tarım alanında değerlendirilmesinin sağlayacağı artılardan bahsetti. ALİ UZUN’UN ÇABASINA OMUZ VERİLMELİ Kendisi de bir üretici olarak tarımsal faaliyetleri sonuna kadar destekleyen Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Akçakoca’nın Beyören Köyü’ndeki tarlasında kayda aldığı ‘Yorumlu-yorum’ programında, Düzce’nin geleceğinin tarımda olduğunu vurguladı. Bunun için emek harcayan insanlara gereken desteğin verilmesi gerektiğini belirten Ünsal, Düzce Tarım A.Ş. gibi önemli bir oluşumu bu şehre kazandıran başarılı iş insanı Ali Uzun’un çabasına omuz verilmesini istedi. “DÜZCE’NİN GÜZELİM TOPRAKLARI SANAYİ VE İMARA AÇILDI”” Düzce’nin kıymetli topraklarının sanayiye açılmasından duyduğu üzüntüye kelimelere döken Ünsal, şöyle konuştu: “Hani diyor ya, topraktan geldik, toprağa gideceğiz. Ben bugün kendimin de bizzat çabasıyla, uğraşıyla, Düzce Tarım (Düz-Tar) A.Ş.’nin mimarı Ali Uzun'un da desteğiyle kendi bahçemde ekmiş olduğum alandan size çekim yapıyorum. Bugün tarlamızda kavun, karpuz, sebze ve buna benzer ürünlerimiz var. Damlama sulamamızı yaptık. Ürünlerimiz de güzel bir şekilde hayata başladı ve verime girdi. Şimdi bunu buradan niye çekiyoruz? Düzce'nin o güzelim alanları, güzelim yerleri, tarıma müsait yerleri sürekli imara açılıyor. İmara açılmayan yerler organize sanayi bölgelerine açılıyor. Düzce’de organize sanayinin yapılabileceği en güzel alan Gümüşova ve Akçakoca. Onun haricindekilerin, yani bu memleketin tarımına, bu memleketin üretimine vurulmuş bir darbe olduğunu düşünüyorum.” BİR DOSTUN TESPİTİ: DÜZCE’DE TARIM NOKTASINDA MUHTEŞEM BİR YAPI VAR FAKAT BUNU DEĞERLENDİREMİYORSUNUZ Çocukluğundan beri tarımla haşır neşir olan bir dostunun Düzce ile ilgili tespitlerini paylaşan Ünsal, şunları kaydetti: “Yıllardır tarımla iç içe olan dostum, “Siz Düzce’yi heba ediyorsunuz. Düzce Ovası’nı heba ediyorsunuz. Düzce’de tarım noktasında muhteşem bir yapı var fakat bunu değerlendiremiyorsunuz.” dedi. Dedim ki, bu nasıl bir şey? Nedir? Hollanda’da, Rusya’da, dünyanın farklı yerlerinde sera tarımı ve açık alan tarımında tarım yapmış bir emekçi bu insan. Antalya bölgesinden İbrahim Bey diye bir dostumuz bir örnek verdi ve “Biz Hollanda’da serada veya Rusya’da serada bitki, sebze yetiştirmek için yüzde 50 ile yüzde 70 arasında bir nem ve akşamları 19-20 derece bir soğukluk için bu sisteme oturabilmek, bunu üretebilmek için tabiri caizse, bir dönüm 1000 metrekare alana 200 bin dolar bedel ödüyoruz.” dedi. İşletme maliyetleri hariç, oradaki iklimlendirmeyi yapabilmek adına böyle bir maliyeti olduğunu anlattı. Şimdi Düzce’de ise bu doğal olarak var.” “DÜZCE’DEKİ NEM ORANINI AVRUPALILAR PARA HARCAYARAK OLUŞTURUYOR, BİZ BU NİMETİ NİYE KAÇIRIYORUZ?” Ünsal şöyle devam etti: “Yine İbrahim bey, “Topraktaki pH, yani toprağın içindeki maddeler bitki, sebze yetiştirme konusunda hakikaten dünyada eşine az rastlanır bir özellikte bir alan. Artı Düzce’nin nemi, Düzce’deki nem oranı işte tam bu insanların, Avrupalılar’ın veya Ruslar’ın para harcayarak oluşturmaya çalıştığı, teknik olarak bir mücadele verdiği alana göre, yapıya göre, çalışmaya göre Düzce’de doğal bu, nimeti niye kaçırıyoruz? Niye kaçırıyorsunuz? İstanbul orada, Ankara burada, İzmit dediğiniz gibi tam böyle ortada. Düzce bu 30 milyonluk metropolün tam ortasında bir yer ve burayı besler.” dedi. Doğru. Ben şimdi buradan, her zaman söylediğim gibi, Düzce’de derdi olanlar, dertlensin bu işle, Düzce’yi heba edenler değil. Hislerine, nefislerine, makamlarına, mevkilerine, egolarına bunu kullananlardan bahsetmiyorum. Düzce’nin geleceği için derdi olanlar... “BUGÜN DÜZCE NİYE BİR SERA VE ÜRETİM MERKEZİ OLMASIN?” Düzce’deki termal su zenginliğinin tarımda değerlendirilememesine de atıfta bulunan Ünsal, şöyle konuştu: “Bakınız Gölyaka’da termal su var. Çilimli’de yine aynı şekilde bir proje var. Fakat şimdiki belediye başkanı, adam almaktan, allamaktan, pullamaktan yani bu projeden vazgeçti. Yani 5-6 milyonluk bir proje, bildiğim kadarıyla. Şimdi bunu Gölyaka’da Yakup Demircan’ın hakkını yemeyelim. Yakup Demircan başardı. Seçimi kazanamadı ama bir eseridir. Bu termal suyu çıkardı ve yaz-kış bu memlekette termal suyu, yerin altından çıkan o nimeti kullanarak, bu toprak nimetiyle, bu nem oranıyla, bu pH değerleriyle ne yapabiliriz? Düzce’yi biz tarımda Türkiye’de lider konuma getirebiliriz. Bakın biz tarımın, seranın Antalya’da olduğunu biliyoruz ama en büyük seracılık Fethiye’de yapılıyor. Bugün Düzce niye bir sera ve üretim merkezi olmasın? Bugün Antalya’da veya Akdeniz’de üretilen bir sebzenin özellikle İstanbul’a intikalinde bir kamyonun nakliyesi 40 bin lira. Düzce’den İstanbul’a nakliye 10 bin lira, belki daha düşük.” “BU İŞİN ARKASINDA DURACAK BİR DÜZCE SEVDALISI LAZIM” “O kadar büyük bir nimetin içindeyiz ki nimetin içinde külfet yaşıyoruz.” Diyen Ünsal, son olarak Düzce tarımı için harekete geçilmesi için şu ifadeleri kullandı: “Nimetin kıymetini bilemiyoruz. Hani Şeyh Şamil, “Nimetin kıymetini bilmeyeni kölelik bekler.” diyor. Biz de işte tarlalarımıza mısır mı ekelim, tütün mü ekelim, onu ekelim, bunu mu ekelim derken kazanamıyoruz. Bugün mısır üreten bir çiftçi, bir dönümde en fazla kazanacağı para 3-4 bin lira. Ama sebze üretirse, mevsimlik olan sebzeleri üretirse, meyveleri üretirse kazanacağı para 25 bin liradan aşağı düşmüyor. Un var, yağ var, şeker var, bunların hepsini bir araya getirecek usta da var, bir dertli de var. Bir Ali Uzun da var. Bu tarım diyor, tarım diyor, tarım diyor ama bunu sahiplenecek Düzce’de gönül insanı lazım. Düzce bu anlamda mücadele verecek, bu işi projelendirecek, bu işin arkasında duracak bir Düzce sevdalısı lazım. Bir Düzce dertlisi lazım.” PROGRAMIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN