Üniversiteler ve KKTC

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
KKTC'nin reel ekonomisinin iki hizmet sektörünün lokomotifliği ile yürüdüğü bilinir. Bunlar yükseköğretim hizmeti veren üniversiteler ve turizm hizmetleridir. Son yıllarda bunlara eklemlenen ve ülke ekonomisine ciddi katkı sağlayan inşaat sektörünün yarattığı ivme de reel sektörün üçüncü temel dinamiği olmuştur. Güney Kıbrıs’ın malum hamleleri ile inşaat sektörünü yavaşlatmaya, hatta durdurmaya çalışması ‘anlaşılabilir’ bir çalışmadır. Sonuçta Kuzey Kıbrıs onların rekabet ettiği ve aslında başa çıkamadığı, ciddi yatırımlara sahne olan rakip bir pazardır. Üstelik Güney’in bu çalışmasının, ekonomik olduğu kadar, siyasal bir motivasyonu da vardır. Tabii, Güney’in bu çalışmasının ‘anlaşılabilir’ olması Kuzey Kıbrıs yöneticilerinin bu hamlelere kayıtsız kalması anlamına gelmez. Elbet, buradaki yöneticiler bilgileri, çapları, vizyonları elverdiğince karşı hamleler planlayıp uygulamakla mükelleftir. Ne var ki Güney Kıbrıs’ın henüz durdurmak için çok fazla çabaya girmediği, gelişmeleri veya kösteklenmeleri daha çok buradaki yöneticilere bağlı olan diğer iki lokomotif sektörde de durum iç açıcı değil. Özellikle yükseköğretim hizmeti veren ve ülkeye sadece ekonomik katkı değil aynı zamanda sosyal ve kültürel canlılık katan üniversiteler bir süredir sos çağrısı yapıyor. Dün Cumhuriyet Meclisi’nde Eğitim Bakanı Çavuşoğlu ile milletvekilliği yanında Girne Amerikan Üniversitesi yöneticiliği de yapan Akpınar’ın tartışmaları bu çağrının ciddiyetini ve aciliyetini bir kez daha hatırlattı. Bakan, üniversitelerdeki sorunların ana öznesi olarak üniversite yöneticilerini gösterirken, Akpınar hükümeti özne olarak niteledi. Aslında, hem Çavuşoğlu’nun hem de Akpınar’ın söylediklerinde doğruluk payı var. Ne var ki üniversitelerin sorunları dün tartışma kapsamına girmeyen başka temel sorunları da içeriyor. Örneğin, pek çok yöneticinin de adının geçtiği sahte diploma rezaletinin yarattığı itibar kaybı, pek çok üniversitede neredeyse asgari ücret düzeyinde çalışmak durumunda kalan öğretim üyelerinin içler acısı durumu gibi. Evet, üniversitelerin durumu acilen masaya yatırılıp ülkeyi yönetenlerce çözülmeli, vizyona dayalı sürdürülebilir bir yüksek öğretim oluşturmak için harekete geçilmelidir. Ama bu yapılırken ülkenin en iyi yönetilen üniversitelerinin, ülkeye ve bölgeye yük olan değil, gerçekten lokomotif olan üniversitelerin yöneticileri öncelikle muhatap alınmalıdır. İşe, Lefke ve çevresini son 10 yılda gerçek anlamda dönüştüren, öğrenci sayısı istikrarlı bir şekilde hep artan Lefke Avrupa Üniversitesi yöneticilerinden başlanabilir.
 
Geri
Üst