A
Admin
Yönetici
Yönetici
Kesit Akademi Dergisi'nde “Türkü Nedir?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Sanırım bu konuda yenilik içeren Türkiye’de yayımlanmış bir7kaç yazıdan biridir. Yer yer o yazıdan alıntılarla bu haftaki yazımızı geliştireceğim. Efendim yeryüzünde müziğine kendi adını vermiş bizden başka, bir millet yoktur. Çünkü bugün “Türkü” dendiğinde akla gelen bir ezgi bütünü, bir müzik eseridir. Üstelik bu ifade “Türk Müziği” ifadesinden farklı görünüp aynı şeyi tanımlayan bir ifadedir. Yani aslında “Türkü” “Türk Müziği” demektir. “Türkü” sözü, insanların zihninde hüzün ve sevinç gibi duygularla birlikte, bütün diğer müzik türlerinin karşısında, sınıflayabildiği ve tanımlayabildiği bir olgu ve canlandırabildiği bir mefhum olarak yer almaktadır. Türkiye’de yaşayan her insan, istese de istemese de sevse de sevmese de, bir şekilde “Türkü” dinlemektedir. Ayrıca, ana hatlarıyla da olsa, insanların az çok bilgi sahibi olduğu bir müzik türü olması bakımından, “Türkü”’nün Türk insanının hayatında önemli ve vazgeçilmez bir yeri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Türkiye’de “Türkü” bu denli bilinir, tanınır ve vazgeçilmez olmakla birlikte bu konu ve alanla ilgili akademik çalışmaların çok yeni ve yetersiz olduğu söylenebilir. Gerek “Türkü” kavramının, gerekse “Türkü”de söz ve ezginin birlikte ele alındığı çalışmalar çok azdır. Bu konuda “Söz ve Müzik Açısından Türkü” adlı bir yüksek lisans tezi mevcuttur (Eroğlu F., 2014) “Türk Halk Müziği” ve “Türkü”, genellikle icra ve sahneleme yönüyle ele alınmış, halk kültürünün bu önemli alanı hem kültürel arka planı hem de teknik özelliklerinin incelenmesi bakımından ihmal edilmiştir. Oysa bu alan, Müzikoloji, Sosyoloji, Antropoloji, Halkbilimi (Folklore), Psikoloji ve Etnoloji gibi bilim alanlarını ilgilendirmesi yanında hem bilimsel hem de uygulama yönü bulunan ender araştırma alanlarından biridir. Her milletin mutlaka halk müziği ve halk şarkıları vardır. Ancak, her milletin “Türkü”sü yoktur. Çünkü “Türkü” Türk’ün müziğini işaret eder. Halk Müziği Batı’da “Folk Music” adıyla anılmakta ve içinde “Folk Song” olarak ifade edilen halk şarkılarını barındırmaktadır. Bunların karşısında “Türkü”, hem kavram hem de içerik bakımından farklıdır. Çünkü Batı’daki halk şarkılarının okuma yazması olmayan (Ümmî) insanların ürettiği düşünülür ve bir sanat eseri olarak görülmez. Bu yaklaşım kendi kültürleri bakımından kısmî olarak isabetli ise de Türk kültüründe “Türkü”’nün üretimi ve icrası bu anlayışla örtüşmez. Çünkü “Türkü”yü ümmî kimseler üretebileceği gibi, okumuş, kariyer yapmış, makam sahibi veya müzik alanında yetişmiş insanlar da üretebilir. Batı toplumlarındaki bu farklı anlayış, onların halk kültürüne, o kültürü yaratan ve yaşatan insanlara ve “Folklore” araştırmalarına bakışından kaynaklanmaktadır. Öyle ki; “Avrupa toplumları dışında yaşayan insanları nasıl adlandırmalı, onlara insan gözüyle mi bakmalı; yoksa gayrımedenî olarak mı nitelemeliyiz?” diyen ve sırf bu bakış dolayısıyla “Etnomüzikoloji” diye bir bilim alanı uyduran Batılı’nın bakışındaki sakatlık bilim alanlarına da yansımıştır. Bu tür tartışmalar geçmişte Türkiye’de de vardı. Halk kültürü derlemeleri yaparken daha çok ümmî olan ve yaşı altmışın üzerinde olan kaynak kişiler hedeflenir ve onlardan derleme yapmak daha değerli sayılırdı. Ancak, zaman içerisinde kültür taşıyıcılarını yaş ve eğitim kıstası ile sınırlandırmanın doğru olamayacağı kanaatine varıldı. Unutulmamalıdır ki Türk kültürü ve dolayısıyla Türk müziği kadim medeniyet meydana getirmiş bir milletin ürünüdür İster Türklerin “Türkü”sü, isterse diğer milletlerin halk şarkısı olsun, bir milletin halk kültürü içinde yer alan müzik eserleri, o milletin tarihi, geleneği ve yaşadığı çevreyle birlikte, toplumun sosyal yapısı içindeki hayatını yansıtır. Tarihsel derinliği, gelenekleri ve toplumsal olayları, halk mimarisini, halk hekimliğini, hayvan ve bitki bilgisini, dinî bilgileri, hasılı, hayata dair hemen her şeyi “Türkü”lerde görmek mümkündür. Bu anlamda “Türkü, Türk milletinin hafızası gibidir”. “Türkü” doğrudan “Türk Müziği”nin araştırma konusu olmakla birlikte, kim tarafından ve ne zaman yapıldığını tesbit edemediğimiz ve yapay olduğunu düşündüğümüz bir sınıflandırma sonucunda “Türk Halk Müziği” adıyla anılan araştırma alanının konusu olmuştur. Bu durumda, Halk kimdir, halkî olmak, yani halka ait olmayı belirleyen nitelikler nelerdir? Halk, toplum içinde belirli bir kesimi ifade edecek şekilde kesin olarak ayrılabiliyor ise, toplumun diğer kesimine ne ad verilecektir? Yahut bu “diğer” kesimin müziği yok mudur? Olaya böyle baktığınız zaman bu tür adlandırma veya sınıflandırmaların hatalı veya eksik olduğu söylenebilir. Gelecek yazılarımızda, halk, etnisite, millet konularını işlemeye çalışacağız. Esen kalınız… (1) Yıl: 3, Sayı: 7, Mart 2017, s. 78-91