TEKSTİL ZORDA!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
"Türkiye artık üretmeden büyüme patikasına girmiş gibi. Sadece turizm ve hizmet sektörüyle ben gençlerimize hayal kurdurabileceğimizi zannetmiyorum" Bu sözler, TOBB Türkiye Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayii Meclis Başkanı Şeref Fayat’a ait. Anahtar referanslar çok önemli: Üretmeden büyüme, gençler, hayal kurdurmak! Evet, tekstil üretimi hızla düşüyor. Özellikle de hazır giyimde. Yaşadığımız son üç yıllık süreçten sonra gayet normal görülebilir. Fakat gerileme daha eskilerden geliyor. Rahip Brunson Krizi’nden beri devam ediyor. Özal’dan buyana 45 senelik süreçte başkalarının 10 yılda başardığı markalaşmayı dahi başaramadık. Halbuki yaklaşık yarım asırlık tecrübenin hakkı bu değil. On yıllarca fasonda kaldık. Batsanız da herkesin bir yakınınız üstüne kurulan şirketlere mal vermeye devam ettiği, bankalara uğramayan çek yaprağı sirkülasyonlarıyla yabancıları şoke eden, sıradışı, herkesin şansını denediği, sigortasız işçilikte oransal anlamda inşaat işlerinin hemen ardında duran garip bir sektöre dönüştürdük. Dolayısıyla da başaramadık. Dünyaya birçok firmamamız son yıllarda başta çevre ülkeler olmak üzere kendi markalarıyla ürün gönderseler de devlet olarak planlı programlı ve tüm dünyaya hitap edicek markaların oluşmasında katkı sağlayacak icraatlerde bulunamadık. Ucuz kredilerle ve vergi aflarıyla herkesin memnun olacağı bir büyüme yakalanır dedik, kenardan izledik. İşte sonuç bu oldu. Sürekli yol açan, fırsatları gören, gerektiğinde bu yatırımlarıyla dış siyasetini düzenleyip menfaatini gözeten, üretim,ticaret ve finans üzerine kurulu olan bugünkü dünya düzeninde bir sonraki adımı hesaplayıp hamle yapan bir akla ihtiyacımız var. “Üretim ve Ticaret İçin Politika” başlığı için bir şemsiye açmalı ve tüm paydaşları aynı hedefe sevk etmenin yanında dışarda da her hamlemizi bu temele oturtmamız lazım. Çünkü büyük devlet olmanın tek yolu var: Üretim ve ticarette, dolayısıyla da finansta güçlü olmak. Hasılı, artık ekonominin en üst düzey karar alıcı organları ciddi kariyerlere sahip iktisatçılar, finansçılar, çeşitli sektörlerden iş insanları ve özellikle sanayicilere bir araya gelip kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli yol haritalarımızı düzenlemeli. Bir öneri olarak zamanında ABD’de, iktasat’ın Newton’u diye anılan Samuelson’un Kennedy için kurduğu tarzda bir danışma kurulu oluşturulabilir.* Bu gerçekten çok önemli. Çünkü 2 yıllık programdan sonra ancak enflasyonu %3 aşağısında bir rakama çekebildik. Halbuki başarılı bir program uygulansa çoktan süteç tamamlanmıştı. Türkiye tarihinin en uzun soluklu yüksek faizli programının sonucunun bu olması kabul edilebilir değil. Ülkenin yetiştirdiği tüm önde gelen ekonomistler kıyasıya eleştiride… Faiz artışlarının yanında yapısal reformlar devreye sokulmayınca ve kamu harcamalarında kısılma olmayınca böyle bir tabloyla karşılaşılması kimseye sürpriz olmadı aslında. Ekonomiden biraz anlayan herkes sonucun bu olacağından daha ilk aylardan zaten emindi. İki yıllık süreç bizi buraya getirse de vazgeçip havlu atma, oturup “kaderimiz buymuş” deme lüksümüz yok. Toparlamak zorundayız. 85 milyon insanımız için mücadeleye devam etmeliyiz. Kaç kere başarısız olunursa olunsun baştan baştan denemeliyiz. Pek tabi aynı şeyleri deneyip farklı sonuç almayı beklemek gibi bir hataya düşmeden… Tam burada başa dönüp meseleyi Sayın Fayat’ın ifade ettiği “gençler” hususuna getirecek olursak açıkça ifade etmek lazım: Gençlere çok ihtiyacımız var. Şans vermeli, önlerini açmalı, tecrübe kazanmalarını sağlamalıyız. Bunun için de en başta onları okullarında, üniversitelerde, ilk iş yerlerinde yetiştirecek, iş dünyasında tecrübe kazanmalarını sağlayacak ve zamanla direksiyona oturmaya hazır hale getirecek insanlara ve tüm bunlardan en yüksek verimin ortaya çıkmasını sağlayacak sürdürülebilir planlara, son olarak da tüm vatandaşların bu sunulan programlara ve yönetici kadrolarına güven duymasının ardından finansmanı için ise yüksek faizli borçlar yerine tüm vatandaşların elini taşın altına koyması açısından kitle fonlaması yönteminin kullanılmasıyla beraber güçlü-derinlikli ve paydaşlarının finansal okur yazarlığı yüksek olan bir borsanın oluşturulması azmine ihtiyaç var. Yazımı geçen gün bir YouTube shorts’unda denk geldiğim cümleyle son vermek istiyorum. Sözün sahibi Bilge Yılmaz Bey. Siyasi kimliğinin dışında bir iktisatçı olarak ifade ediyor: Her şey faizin artırılmasıyla çözülecek olsaydı dünyada kötü ekonomi kalmazdı” Çok haklı… İçinde bulunduğumuz cendereden çıkmanın formülü doğru politikalarla doğru yol haritasının oluşturulması ve o yolda gereken ısrar ve dikkatle yürünmesi… (*Not: Bahsi geçen dönem çoğu iktisat tarihçisine göre ABD’nin ekonomik anlamda en zirvede olduğu yıllara denk gelmektedir.)
 
Geri
Üst