A
Admin
Yönetici
Yönetici
Hata hükümleri, Ceza Yasamızın 30. maddesinde (4) fıkra olarak düzenlenmiştir. İlk fıkrada suçun maddi unsurlarında hata, ikinci fıkrada nitelikli hallerde hata, üçüncü fıkrada ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlerde hata ve son fıkrada haksızlık hatası düzenlenmiştir. 82. maddede, kasten öldürme suçunun nitelikli halleri düzenlenmiş olup bu haller arasında “tasarlama kastı”na yer verilmiştir. Bir kimseyi tasarlayarak öldürmek, suçun ağırlaştırıcı nitelikli halini oluşturur. Bu yazımızda, tasarlanan kişinin öldürülmesinde hata, yani 30/2. maddenin uygulanabilirliğini tartışacağız. Somutlaştırmak açısından, fail A; hasmı olan B’yi öldürmeyi tasarlamış olsun. A; B’nin geçtiği yolda beklemiş ve karanlıkta eylemi icra etmiştir. Fakat B zannettiği kişi aslında C’dir. Yani fail A, tasarladığı kişi yerine bir başkasını öldürmüştür. 30/2. madde aynen şu şekildedir: “Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.” O halde soru şudur: Fail A; suçun nitelikli halinin gerçekleştiği hususunda hataya düşmüştür? Suçun nitelikli hali “tasarlayarak öldürme” olduğuna göre soru şu şekilde de sorulabilir: Fail A, tasarlamanın gerçekleştiği hususunda hataya düşmüş müdür? Kanımızca bu halde tasarlamada hatadan bahsedilemez. Zira tasarlama, mağdurun kişiliğinden bağımsız olarak failin kastıyla, yani iç dünyasıyla ilişkilidir. Tasarlayarak öldürmenin daha ağır cezalandırılmasının nedeni; faildeki kastın yoğunluğu, eylemin haksızlık ve kötülük derecesinin bu nedenle daha fazla olması ve tasarlama nedeniyle mağdurun kendisini savunma imkanının azalmasıdır. Fail, mağdurun kişiliğinde hataya düşmüşse de tasarlamada düşmemiştir. Eylemini, tasarlayarak icra etmiştir. Kastı daha yoğundur ve mağdurun savunma imkânı azalmıştır. Başka bir bakış açısıyla suçun nitelikli hali “tasarlayarak öldürmek”tir. Fail A da C’yi tasarlayarak öldürmüştür. Nitelikli hal; “tasarlanan kişiyi öldürmek” gibi somut bir mağdura ilişkin değildir. Mağdurun kişiliği, bu nitelikli hal açısından önemsizdir. Bu açıdan nitelikli hal, tıpkı suçun temel şeklindeki gibidir. Fail A, B yerine C’yi öldürmüşse de suçun temel şekli bir insanı öldürmektir. B de C de bir insan olduğuna göre suçun unsurları gerçekleşmiştir. Nitelikli hal de tasarlayarak herhangi bir insanı öldürmektir. B de C de bir insan olduğuna göre, nitelikli halin unsurları gerçekleşmiştir. Doktrinde ise, faili tasarlamaya itenin mağdur olması nedeniyle tasarlamanın mağdurun şahsından bağımsız olmadığı görüşü ileri sürülmüştür. Kanımızca, mağdurun suçlanması niteliğinde bu görüşte en ufak bir isabet yoktur[1]. Yargıtay ise, 1936 tarihinde vermiş olduğu bir içtihadı birleştirme kararını[2] sürdürmekte[3] ve faili, tasarladığı kişiden başkasını öldürdüğü olaylarda suçun temel şeklinden sorumlu tutmaktadır[4]. Açıkladığımız nedenlerle kanımızca bu uygulama, yasanın açıkça hatalı şekilde uygulandığı hallerden birisidir. ------------ [1] Koca/Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, s. 144. [2] Yargıtay İBGK, T. 13.11.1936, E. 1936/14, K. 1936/32. [3] Yargıtay CGK, T. 14.1.2014, E. 2013/1-530, K. 2014/1. [4] Seçkin/Beyaz/Sarıgül, Hayata Karşı Suçlar, s. 63.