Tarihin en güzel efsanesi burada yaşıyor: İşte altın kumların ve kristal gibi suların buluştuğu Ege’nin en gizli koyu!

A

Admin

Yönetici
Yönetici
İrem Buse KIRKKAYALI - EGE TELGRAF/ İzmir’in Çeşme ilçesinde, kalabalıklardan uzak, doğayla baş başa kalabileceğiniz, tarih kokan ve masmavi bir düş gibi uzanan bir yer var: Kleopatra Koyu. Altın sarısı incecik kumları, kristal berraklığındaki denizi ve mistik atmosferiyle burası sadece bir plaj değil, adeta zamanın durduğu bir başka dünya. Sığacık Plajı ile birlikte anılsa da, Kleopatra Koyu kendine özgü doğası, sessizliği ve tarihi dokusuyla Ege’nin en büyüleyici rotalarından biri olarak öne çıkıyor. TARİHİN VE EFSANELERİN KALBİNDE BİR KOY Kleopatra Koyu, adını Mısır Kraliçesi Kleopatra’dan alıyor. Rivayetlere göre, Marcus Antonius, büyük aşkı Kleopatra için bu koyun kumlarını Mısır’dan getirtmiş. Bu romantik efsane, burayı yalnızca bir tatil noktası olmaktan çıkarıyor; burası aynı zamanda tarihle iç içe, efsanelerle yoğrulmuş büyülü bir yolculuğun başlangıcı oluyor. Kleopatra'nın ayak bastığı, yüzdüğü, güneşlendiği düşünülen bu koyda, her adımda geçmişin izlerine dokunur gibi oluyorsunuz. ALTIN SARISI KUM VE CAM GİBİ SUYU Koyun en dikkat çeken özelliği, ince taneli ve altın gibi parlayan kumları. Bu kumlar sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor; aynı zamanda suyun berraklığını da olağanüstü kılıyor. Denize adım attığınız andan itibaren, dibi görebileceğiniz kadar net bir su sizi karşılıyor. Sığ yapısı sayesinde çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler için oldukça güvenli bir alan sunan Kleopatra Koyu, aynı zamanda dalış ve şnorkelle yüzme için de elverişli yapısıyla doğa tutkunlarının favorisi haline geliyor. ŞEHİRDEN KAÇIŞIN YOLU BURADAN GEÇİYOR Kleopatra Koyu’na ulaşmak kolay değil ama işte onu özel kılan da bu. Bu bakir doğa harikası, İzmir’in Çeşme ilçesi sınırlarında, Alaçatı ve Ovacık arasında, Özpamir Sitesi’nin hemen altında yer alıyor. Toplu taşımayla ulaşım mümkün değil. Koyun yolculuğu özel araçla, dar bir stabilize yoldan geçerek mümkün oluyor. Ancak biraz zahmetli olan bu yolculuğun sonunda sizi karşılayan manzara, her şeye değdiğini gösteriyor. Koyun en büyük özelliği de bu zaten: Herkesin ulaşamayacağı kadar gizli, ama ulaşanların asla unutamayacağı kadar etkileyici. SADECE PLAJ DEĞİL BİR YAŞAM DENEYİMİ Kleopatra Koyu’na gelenler burada yalnızca denize girmiyor; aynı zamanda içsel bir yolculuğa da çıkıyor. Şehir gürültüsünden uzak, telefon sinyalinin bile çekmediği bu koyda, güneşin batışını izlerken, rüzgarın denizde yarattığı titreşimleri dinlerken, kendinizi yeniden keşfettiğinizi hissediyorsunuz. Kamp severler için de eşsiz bir yer olan bu koy, sessizliğiyle, sadeliğiyle ve doğal güzelliğiyle ziyaretçilerine tam anlamıyla ruhu dinlendiren bir deneyim sunuyor. BİR ÖMÜR BOYU HATIRLANACAK BİR YER Bugün belki de hâlâ çoğu insanın adını bile duymadığı Kleopatra Koyu, Ege’nin en saklı cevherlerinden biri. Ama bir kez gidenin tekrar tekrar dönmek istediği, orada yaşamak hayali kurduğu bir yer. Burası sadece bir tatil yeri değil, aynı zamanda geçmişle bugünün, doğayla insanın, efsaneyle gerçeğin iç içe geçtiği bir yaşam alanı. İzmir’in kıyısında, kendi içine saklanmış bu cennet köşeyi keşfetmek, aslında kendini keşfetmektir.
 
Geri
Üst