Tarihi ve müziği buluşturan destansı bir proje: "Uyanış" Türkiye Marşı yayında!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Söz ve müziği sanatçı Atila Gündoğu’ya ait olan "Uyanış" adlı Türkiye Marşı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda dinleyicilerle buluştu. Bu özel marş, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti’nin değil; aynı zamanda tüm Türk devletlerinin ve halklarının ortak tarihi, kaderi ve kültürel bağlarını yücelten güçlü bir çağrı niteliği taşıyor. TARİHTEN İLHAMLA "Uyanış" marşı, ilk Türk devletlerinden başlayarak Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar uzanan bir tarihi yolculuğu, destansı bir müzikal dille anlatıyor. Eser; Orhun Yazıtları’nın ruhundan, Mete Han’ın cesaretinden, Bilge Kağan’ın vizyonundan, Alparslan’ın fethinden ve Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen kurtuluş mücadelesinden ilham alıyor. Her dizesi, Türk milletinin direnişini, dirilişini ve birliğini anlatan notalarla örülmüş durumda. GÖRSEL TARİH YOLCULUĞU Marşa eşlik eden yapay zekâ destekli müzik videosu, izleyicilere adeta bir zaman tünelinden geçerek Türk tarihinin önemli dönüm noktalarını yaşatıyor. Her sahnesinde tarihî simgeler, karakterler ve mekânlar yüksek estetik duyarlılıkla canlandırılıyor. Klip, görsel sanat ile müziği benzersiz bir sentezde birleştirerek, izleyicilere duygu yoğunluğu yaşatıyor. Sanatçı Atila Gündoğu, projeye dair yaptığı açıklamada şu sözleri paylaştı: "Uyanış, sadece bir müzik eseri değil; bir ruhtur, bir çağrıdır. Tüm Türk halklarına, ortak geçmişimizin ve gelecekteki birliğimizin önemini hatırlatan bir sesleniştir. Bu marşla; köklerimizi, kahramanlıklarımızı ve özgürlük aşkımızı yeniden hatırlıyoruz." DİNLEYİN, HİSSEDİN, PAYLAŞIN! "Uyanış" Türkiye Marşı, YouTube üzerinden tüm dinleyicilere açık olarak yayımlandı. Türk tarihine ve milletimizin ortak değerlerine gönül veren herkesi, bu görsel ve işitsel şöleni izlemeye davet ediyoruz. EKONOMİ EKRANININ YÜKSELEN YILDIZI: DENİZ KARACA Ekonomi dünyasında bilgi birikimiyle olduğu kadar, kendine özgü sunum tarzı ve güçlü iletişimiyle de dikkat çeken başarılı ekonomi spikeri Deniz Karaca, ekranların sevilen yüzlerinden biri haline geldi. A Para TV’de hafta içi her gün saat 13:00’te "Yatırım Günlüğü", saat 18:00’de ise "Z Raporu" programlarıyla izleyiciyle buluşan Karaca, ekonomi gündemini sade, anlaşılır ve etkileyici bir dille aktarıyor. Bankacılıkla başlayan yolculuk: Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu olan Deniz Karaca, kariyerine Denizbank’ta bireysel bankacılık alanında başladı. Finans sektöründeki sağlam adımlarını, yaklaşık 10 yıl görev yaptığı İntegral Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ile sürdürdü. Bu süreçte hem yatırım danışmanlığı yaptı hem de farklı ekonomi kanallarında piyasa yorumcusu olarak izleyici karşısına çıktı. Ayrıca, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) lisansına sahip olan Karaca, uzmanlığını resmi belgelerle de taçlandırdı. Borsa İstanbul’dan canlı yayınlara: Deneyimini sadece ekranlara değil, yatırımcı buluşmalarına da taşıyan Karaca, Borsa İstanbul’da düzenlenen yatırımcı etkinliklerinde moderatörlük yaparak bilgi birikimini yatırımcılara aktarmaya devam etti. Alanında derinleşmiş bilgiye sahip olması ve güçlü iletişimi sayesinde bu etkinliklerde de geniş kitlelere hitap etti. Anlaşılır dil, uzman bakış açısı: Ekonomi anlatımında oluşturduğu anlaşılır dili, karmaşık finansal terimleri sadeleştiren yaklaşımı ve ekranlara taşıdığı vizyoner bakış açısı, Deniz Karaca’yı ekonomi basınının parlayan isimlerinden biri yaptı. Sadece sunuculuk değil, aynı zamanda özgün haberciliğiyle de fark yaratan Karaca, sektöre olan hakimiyeti ve güncel gelişmeleri yorumlama becerisiyle izleyiciden tam not alıyor. Boğaziçi’nden sunumlara: Geçtiğimiz aylarda Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü tarafından düzenlenen Finance Break etkinliğinde “Yatırımcı Psikolojisi ve Borsanın İşleyişi” konulu sunumuyla gençlerle buluşan Karaca, bilgilerini akademik platformlarda da paylaşmayı sürdürüyor. Sunumunda hem finansal sistemin işleyişini hem de yatırımcı davranışlarının psikolojik boyutlarını ele alarak dikkatleri üzerine çekti. EKRANLARIN ENERJİSİ Kendine özgü duruşu, güçlü diksiyonu, ışıltısı ve pozitif enerjisiyle ekranlara renk katan Deniz Karaca, iş disiplinini estetik bir sunumla buluşturarak izleyiciyle güçlü bir bağ kuruyor. Ekonomi dünyasında bilgiye duyulan güveni artıran Karaca, özellikle genç yatırımcılar için ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Sanatın ruhuyla yol alan bir ressam: Dilek Başoda Sanatın ilhamla yoğrulmuş derinliğinde kendine özgü bir yol çizen Dilek Başoda, küçük yaşlardan itibaren içinde büyüttüğü resim tutkusunu zamanla bir yaşam biçimine dönüştürmeyi başarmış isimlerden biri. Doğanın uyanışı, yaşamın döngüsündeki hüzün ve sevinçler, başlangıçlar ve bitişler onun yaratıcı sürecine ilham veriyor. Konya doğumlu sanatçı, 2014 yılında Prof. Dr. Orhan Cebrailoğlu atölyesinde sanat eğitimine başladı. Resim, kompozisyon ve tasarım üzerine aldığı yoğun eğitimler; onun estetik ve düşünsel derinliği olan eserler üretmesine zemin hazırladı. Sanatın evrensel olduğuna inanan Başoda, her yaştan bireyin sanatla buluşabileceğine ve bu buluşmanın hayata anlam katabileceğine inanıyor. Sanat yolculuğunda soyut anlatımı tercih eden Başoda, eserlerinde renkleri, sembolleri ve rastlantısal hareketleri ustalıkla birleştirerek denge ve estetik arayışını izleyiciyle buluşturuyor. Onun tuvalinde buluşan uyum ve zıtlıklar, yaşam deneyimlerinin zihin, beden ve kalp ile bütünleşmesinden doğuyor. Felsefi olarak idealizme yakın duran sanat anlayışıyla, Platon ve Hegel gibi düşünürlerin soyut kavramlarından ilham alıyor. “Sanat bir sonsuz yol… Titizlik, sabır, istikrar ve özgürlük isteyen bir süreçtir,” diyen Başoda, sanatı yalnızca estetik değil, aynı zamanda ruhsal bir arayış olarak da görüyor. Yaratıcı sürecini olumlu değerleri hayata aktarmak üzerine kuran sanatçı, bu süreçte birçok ulusal ve uluslararası sergi ve fuarda eserleriyle yer aldı. Son olarak İzmir Fuarı’nda sergilenen çalışmaları, izleyiciden büyük beğeni topladı. Dilek Başoda yalnızca eserleriyle değil, aynı zamanda çok yönlü birikimi, güçlü iletişimi ve sanata bakış açısıyla da dikkat çekiyor. Kendine özgü resim tarzı ve özgün çalışmaları; onun vizyon sahibi bir sanatçı olarak öne çıkmasını sağlıyor. Pozitif enerjisi, ışıltısı ve zarafetiyle bulunduğu her ortamda fark edilen Başoda, genç sanatçılara da şu sözlerle ilham veriyor: “Kendinize inanın, yaptığınız işi sevin. Büyük eserleri inceleyin, müzeleri ziyaret edin. En önemlisi, üretmekten vazgeçmeyin…” Sanatıyla güzellikleri çoğaltmayı ve varoluşa iz bırakmayı amaçlayan Dilek Başoda, yoluna ışık saçmaya devam ediyor… Rap artık paradan değil, kardeşlikten bahsediyor Türkçe rap sahnesinin yenilikçi ve sınırları zorlayan isimlerinden En Derin, dinleyicileriyle buluşturduğu "Biraderim" adlı yeni şarkısıyla bir kez daha dikkatleri üzerine çekiyor. Londra'nın grime ve hip-hop kültürünü Türk ritimleriyle harmanlayarak kendine özgü bir tarz yaratan En Derin, sadece müziğiyle değil, aynı zamanda derinlikli ve düşündürücü sözleriyle de adından söz ettiriyor. Daha önce Snoop Dogg ve Dr. Dre'nin ekibinden RBX gibi uluslararası isimlerle yaptığı iş birlikleriyle de tanınan En Derin, "Biraderim" ile rap müziğin sıkça işlediği materyalist temaların dışına çıkarak sadakat ve kardeşlik gibi evrensel değerlere odaklanıyor. Gösterişe Karşı Duruş: "Stili Boşver, Sonuca Bak" Günümüz rap müziğinde sıkça rastlanan lüks ve gösteriş merakının aksine En Derin, "Biraderim" şarkısında içten ve gerçekçi bir anlatım benimsiyor. Şarkıda yer alan "Her zaman yanımdasın, gelse de ecelin" gibi güçlü sözler, sanatçının hayata ve ilişkilere bakış açısını yansıtıyor. Parçanın video klibinde En Derin'in giydiği 'Gooci' yelek ise bu duruşun sembolik bir ifadesi. Ünlü bir markaya yapılan bu esprili göndermenin hemen altında yer alan "Stili boşver, sonuca bak" mesajı, sanatçının önceliklerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Sessiz Dostluklara Adanmış Bir Marş "Biraderim", sosyal medyada gösterişten uzak, ancak gerçek hayatta omuz omuza verilen mücadelelerin ve sessizce süren dostlukların bir yansıması niteliğinde. "Hiç bir kez laf etmeden hasımlarımı ezersin" dizesi, bu sarsılmaz bağlılığın ve güvenin altını çiziyor. Şarkı, zor zamanlarda birbirine yaslanan, sözden çok icraatla konuşan tüm "biraderlere" adanmış bir marş niteliği taşıyor. Kolektif Bir Ruhun Ürünü Şarkının duygusal etkisini güçlendiren önemli unsurlardan biri de ses mühendisliği. Türkiye'nin önde gelen ses mühendislerinden Etki'nin dokunuşları, En Derin'in mesajını dinleyiciye daha güçlü ulaştırıyor. Bu iş birliği bireysel bir şovdan çok, karşılıklı saygıya dayalı bir uyumun ürünü. Etki, Canbay & Wolker, Uzi ve Heijan gibi rap yıldızlarıyla yaptığı çalışmalarla da tanınıyor. Türkçe rap dünyasında sıkça görülen bireysel egemenlik anlayışının aksine, "Biraderim" kolektif bir ruhun ve mütevazılığın eseri olarak öne çıkıyor. Rap Müziğin Özüne Dönüşü En Derin'in sakin ama kararlı duruşuyla hayat bulan "Biraderim", rap müziğin hala hakikati, sadakati ve dik duruşu güçlü bir şekilde ifade edebileceğinin bir kanıtı. Sanatçı, bu parçasıyla dinleyicilere gösterişin ve materyalizmin ötesinde, insani değerlerin ve gerçek bağların önemini hatırlatıyor. "Biraderim", YouTube, Spotify ve Apple Music başta olmak üzere tüm dijital platformlarda müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Sosyal Medya Linkleri 🔗👇 Resmi Web Sitesi: Instagram: X: YouTube:
Serkan Özdemir – Yaşıyorum Sayılmam video klibi yayında Müzik dünyasının samimi sesi Serkan Özdemir, yeni teklisi “Yaşıyorum Sayılmam” ile dinleyicilerle buluştu. Müzik dünyasının samimi sesi Serkan Özdemir, yeni teklisi “Yaşıyorum Sayılmam” ile dinleyicilerle buluştu. 3 Adım Müzik etiketiyle yayınlanan eser, 4K çözünürlüğündeki klibiyle netd müzik kanalında müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Söz ve müziği Serkan Özdemir’e ait olan parçanın düzenlemesini Ali Kadir Kamaca üstlenirken, video klibinin yönetmen koltuğunda Adem Doğan oturdu. İçten sözleri ve güçlü melodisiyle dikkat çeken “Yaşıyorum Sayılmam”, Serkan Özdemir’in müzikal yolculuğundaki duygu dolu izlerini taşıyor. 1981 yılında İstanbul Bakırköy’de doğan Serkan Özdemir, çocukluk yıllarından itibaren müziğe olan tutkusunu sürdürdü. Ticaret lisesi eğitiminin ardından cafelerde ve barlarda sahne alarak müzik serüvenine başlayan sanatçı, 1999 yılında ilk albümü “Kaybetmek Üstüne” ile profesyonel müzik dünyasına adım attı. 2023’te “Kal Biraz” adlı teklisiyle dinleyicilerden tam not alan Özdemir, “Yaşıyorum Sayılmam” ile müzik kariyerine bir yeni başarı daha eklemeye hazırlanıyor. Serkan Özdemir’in duygularını yansıttığı yeni eseri için sanatçının açıklaması şöyle: “Bazı şarkıların bir hikayeye ihtiyacı yoktur. Sadece hikayesi olan insanlarla buluşmaya ihtiyacı vardır. Umarım sözlerimdeki ve müziğimdeki samimiyet, kalbinizdeki paha biçilmez eşsiz samimiyete ulaşabilir.” Müzikal derinliği, içten sözleri ve etkileyici düzenlemesiyle “Yaşıyorum Sayılmam”, Serkan Özdemir’in hayranları ve müzikseverler için güçlü bir eser olmaya aday. Yaşıyorum Sayılmam Senden sonra Yaşıyorum sayılmam Ama bir ölüyüm de diyemem. Herkes yeniden seversin Unutursun ( alışırsın) diyor da, Ben bu acıyı silemem ( bitiremem). Ya gel al kendini benden, Ama bir çift sözüm var dinle yalan değil. Seni bana yazmaz bu kader hiç boşa yorma !.Acını da silemez. İkimize birden fazla Bu mutluluk İnan bana, Sağ çek sen devam et..
Sokağın Nabzını Tutan Kadın: Senay Güncavar Haber masalarında değil, hayatın tam ortasında... Gazetecilik onun için bir meslek değil, tam anlamıyla bir yaşam biçimi. Muhasebe defterlerinin satır aralarına sığamayacak kadar tutkulu bir ruha sahip Senay Güncavar, 17 yaşından bu yana elinden düşürmediği kalemi ve haberin peşinden koşan azmiyle Türk basınının sahada ter döken gerçek emekçilerinden biri. 1972 yılında İstanbul Bakırköy’de dünyaya gelen Güncavar, ilk ve orta öğrenimini Halkalı’da tamamladıktan sonra Bakırköy Ticaret Lisesi’ne başladı. Ancak ruhundaki gazetecilik ateşi muhasebe tablolarına sığmadı. "Benden muhasebeci olmaz" diyerek okulunu yarıda bıraktı, liseyi dışarıdan tamamladı ve ardından Eskişehir Üniversitesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Kaleminin İlk Duruşu: Hürriyet’in “Gazete”si Henüz 17 yaşındayken Hürriyet’in çıkardığı “Gazete” adlı yayında gazeteciliğe adım atan Güncavar, duayen gazeteci Özkan Altıntaş’ın yönetimindeki istihbarat servisinde haberin kokusunu ilk kez burada aldı. Ardından Kadınca dergisinde Duygu Asena, Fügen Yıldırım ve Filiz Koçali gibi usta isimlerle çalışarak kadın bakış açısını ve toplumsal duyarlılığı mesleğine taşıdı. Sadece Haberi Yazmıyor, Yaşıyor Senay Güncavar’ın gazeteciliği yalnızca yazmakla sınırlı değil. O, haberin tam içinde olmayı tercih ediyor. Pazarcı olup pazarın nabzını tuttu, İBB İtfaiye K9 merkezinde enkaz tatbikatına katılarak K9 köpeklerinin canlıya nasıl ulaştığını bizzat yerinde inceledi, kadın itfaiyecilerin haberini yaparken bizzat kıyafet giyip tatbikata katıldı. Kadınların akşam belirli saatlerden sonra durak harici inme hakkını test etmek için gece minibüs yolculuğu yaptı. Onun sahici haberciliği, sokaktaki insanın gerçeğini en yalın haliyle yansıtıyor. Ulusaldan Yerel ve Tekrar Ulusala Uzanan Bir Yolculuk Gazetecilik kariyerine ulusal basında başlayan Senay Güncavar, ardından yerel yayınlarda görev yaptıktan sonra yeniden ulusal basına dönerek Yazıyor Medya Grubu çatısı altında ŞOK Gazetesi, Son Saat ve Fotospor gibi yayınlarda ilk günkü heyecanla çalışmaya devam ediyor. Disiplinli, Çok Yönlü ve Yürekli Gazetecilikteki başarısını sadece yeteneğine değil, aynı zamanda disiplinli yaşamına borçlu olan Senay Güncavar, uzak doğu sporlarına olan ilgisiyle de tanınıyor. Karate ve taekwondo’da kahverengi kuşak sahibi olan Güncavar, aynı zamanda içinde şiirler ve gerçek bir aşk hikâyesi barındıran bir kitap üzerinde çalışıyor. Yalnızca Kalemiyle Değil, Yüreğiyle De Yazıyor Basın Kartı sahibi Güncavar, İstanbul Gazeteciler Derneği ve Basın Platformu üyesi. Sosyal sorumluluk projelerinde aktif olarak yer alması, mesleğinin topluma hizmet yönünü de önemsediğini gösteriyor. Senay Güncavar; çok yönlü birikimi, sahici duruşu, kendine özgü habercilik tarzı, güçlü kalemi, pozitif enerjisi ve göz alıcı ışıltısıyla yalnızca bir gazeteci değil, sahada iz bırakan bir haber neferi. Ve onun hikâyesi, gazetecilik tutkusunun ne denli dönüştürücü olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor. Sokağın Nabzını Tutan Kadın: Senay Güncavar Haber masalarında değil, hayatın tam ortasında... Gazetecilik onun için bir meslek değil, tam anlamıyla bir yaşam biçimi. Muhasebe defterlerinin satır aralarına sığamayacak kadar tutkulu bir ruha sahip Senay Güncavar, 17 yaşından bu yana elinden düşürmediği kalemi ve haberin peşinden koşan azmiyle Türk basınının sahada ter döken gerçek emekçilerinden biri. 1972 yılında İstanbul Bakırköy’de dünyaya gelen Güncavar, ilk ve orta öğrenimini Halkalı’da tamamladıktan sonra Bakırköy Ticaret Lisesi’ne başladı. Ancak ruhundaki gazetecilik ateşi muhasebe tablolarına sığmadı. "Benden muhasebeci olmaz" diyerek okulunu yarıda bıraktı, liseyi dışarıdan tamamladı ve ardından Eskişehir Üniversitesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Kaleminin İlk Duruşu: Hürriyet’in “Gazete”si Henüz 17 yaşındayken Hürriyet’in çıkardığı “Gazete” adlı yayında gazeteciliğe adım atan Güncavar, duayen gazeteci Özkan Altıntaş’ın yönetimindeki istihbarat servisinde haberin kokusunu ilk kez burada aldı. Ardından Kadınca dergisinde Duygu Asena, Fügen Yıldırım ve Filiz Koçali gibi usta isimlerle çalışarak kadın bakış açısını ve toplumsal duyarlılığı mesleğine taşıdı. Sadece Haberi Yazmıyor, Yaşıyor Senay Güncavar’ın gazeteciliği yalnızca yazmakla sınırlı değil. O, haberin tam içinde olmayı tercih ediyor. Pazarcı olup pazarın nabzını tuttu, İBB İtfaiye K9 merkezinde enkaz tatbikatına katılarak K9 köpeklerinin canlıya nasıl ulaştığını bizzat yerinde inceledi, kadın itfaiyecilerin haberini yaparken bizzat kıyafet giyip tatbikata katıldı. Kadınların akşam belirli saatlerden sonra durak harici inme hakkını test etmek için gece minibüs yolculuğu yaptı. Onun sahici haberciliği, sokaktaki insanın gerçeğini en yalın haliyle yansıtıyor. Ulusaldan Yerel ve Tekrar Ulusala Uzanan Bir Yolculuk Gazetecilik kariyerine ulusal basında başlayan Senay Güncavar, ardından yerel yayınlarda görev yaptıktan sonra yeniden ulusal basına dönerek Yazıyor Medya Grubu çatısı altında ŞOK Gazetesi, Son Saat ve Fotospor gibi yayınlarda ilk günkü heyecanla çalışmaya devam ediyor. Disiplinli, Çok Yönlü ve Yürekli Gazetecilikteki başarısını sadece yeteneğine değil, aynı zamanda disiplinli yaşamına borçlu olan Senay Güncavar, uzak doğu sporlarına olan ilgisiyle de tanınıyor. Karate ve taekwondo’da kahverengi kuşak sahibi olan Güncavar, aynı zamanda içinde şiirler ve gerçek bir aşk hikâyesi barındıran bir kitap üzerinde çalışıyor. Yalnızca Kalemiyle Değil, Yüreğiyle De Yazıyor Basın Kartı sahibi Güncavar, İstanbul Gazeteciler Derneği ve Basın Platformu üyesi. Sosyal sorumluluk projelerinde aktif olarak yer alması, mesleğinin topluma hizmet yönünü de önemsediğini gösteriyor. Senay Güncavar; çok yönlü birikimi, sahici duruşu, kendine özgü habercilik tarzı, güçlü kalemi, pozitif enerjisi ve göz alıcı ışıltısıyla yalnızca bir gazeteci değil, sahada iz bırakan bir haber neferi. Ve onun hikâyesi, gazetecilik tutkusunun ne denli dönüştürücü olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor.
 
Geri
Üst