A
Admin
Yönetici
Yönetici
Sanık Issa Al Hasan’ın yargılandığı duruşmanın üçüncü gününde, olayın aydınlatılmasına yönelik önemli aşamalar kaydediliyor. Aynı zamanda, eyalet parlamentosunda kurulan soruşturma komitesi, saldırının siyasi ve idari boyutlarını araştırmak üzere tanıkları dinlemeyi sürdürüyor. Saldırı ve Yargı Süreci Üç kişinin hayatını kaybettiği, on kişinin ise ağır yaralandığı saldırıya ilişkin sanık Al Hasan suçunu itiraf etmiş olsa da, radikal terör örgütü IŞİD’le bağlantısını reddetmeyi sürdürüyor. Savcılık, zanlının İslam Devleti’nin radikal ideolojisine bağlı kaldığını ve bu motivasyonla Solingen şehir festivalini hedef aldığını belirtiyor. İddianamede, Al Hasan’ın Batılı yaşam tarzını reddettiği ve saldırısını Batı ülkelerinin Orta Doğu’daki askeri operasyonlarına misilleme olarak gerçekleştirdiği ifade ediliyor. Sanık, üç kez cinayet, on kez cinayete teşebbüs, ayrıca tehlikeli ve ağır bedensel zarar vermekle suçlanıyor. Mahkemede aktarılanlara göre, saldırıya uğrayanların “koruyucu bir meleği vardı” denilerek daha fazla kaybın önlendiği ima ediliyor. Kayıp Telefon ve IŞİD İlişkisi Saldırının ardından kayıplara karışan ikinci cep telefonu, soruşturmanın en önemli delillerinden biri olabilir. Sanığın verdiği bilgiyle mülteci yurduna yakın bir bölgede bulunan telefon, hâlâ kamuoyuna açıklanmayan veriler içeriyor. Delil olarak mahkemeye sunulmayan bu cihazda, IŞİD’in saldırı üzerindeki olası etkisine dair veriler bulunduğu iddia ediliyor. Siyasi Sorumluluk Gündemde Solingen saldırısı yalnızca yargı süreciyle değil, siyasi sorumluluk tartışmalarıyla da ülke gündeminde yer alıyor. Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Meclisi tarafından kurulan Parlamento Soruşturma Komitesi, özellikle Mülteciler ve Entegrasyon Bakanlığı’nın kriz sürecindeki performansını mercek altına aldı. Yeşiller Partili Bakan Josefine Paul’un liderliğindeki bakanlık, saldırıdan hemen sonra şüpheli hakkında yeterli bilgiye sahip olmasına rağmen, etkin ve zamanında bir kriz yönetimi sağlayamadığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Bakanlık bünyesindeki ilgili daireler, saldırganın “ek korumaya muhtaç bir Suriyeli” olduğu bilgisini olayın yaşandığı hafta sonunda edinmişti. Ancak Bakan Paul’un bu kritik süreçte tatilde olduğu ve olaylara doğrudan müdahil olmadığı ortaya çıktı. İletişim Krizi ve Eleştiriler Daha da dikkat çekici olan ise, İçişleri Bakanı Herbert Reul’un bile Bakan Paul’a telefonla ulaşamamış olması. Paul’un, Fransa’nın Maillé kentinde düzenlenen bir anma törenine katıldığı ve olay hakkında güvenilir bilgilere ancak daha sonra ulaştığı bildirildi. Bu durum, kamuoyunda ve mecliste ciddi soru işaretleri doğurdu. Muhalefet milletvekilleri, yaşananların ardından Bakan Paul’un Parlamentoya eksik ya da yanıltıcı bilgi verdiğini iddia ederek, bunun bir bakan için “kabul edilemez” olduğunu savundu. Soruşturma komitesinin en azından Ekim sonuna kadar çalışmalarını sürdüreceği ve olayla ilgili birçok yeni bilginin kamuoyuyla paylaşılacağı tahmin ediliyor.