Sıra Türkiye’de değil İsrail’de!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Müzakerelere üç gün kala İsrail’in İran’a, ‘nükleer silah üretiyor…’ bahanesiyle başlattığı saldırılar, Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından protesto edildi. Aralarında, Türkiye, Katar, Kuveyt, Umman, Ürdün, Malezya, Nikaragua’nın olduğu ülkeler, UAEA Yönetim Kurulu’nun 13 Haziran oturumunda, Siyonist rejimin İran’daki nükleer tesisleri bombalamasını ‘açık saldırganlık’ şeklinde niteleyerek sert tepki gösterdi. İsrail’in İran’a saldırısı yeni Doğu Bloku ittifakının doğmasına, giderek genişlemesine zemin hazırlıyor… Çin ile Rusya, İran’a açık destek vererek askerî nakliye uçaklarını harekete geçirdi. Çin’e ait kargo uçakları, askeri yardım malzemeleriyle birlikte İran’a inmeye başladı. Diğer yandan Kuzey Kore ile Pakistan İran’a desteğini açıkladı. Hatta Pakistan, İsrail’in nükleer silah kullanması hâlinde “İsrail’i vururuz” tehdidiyle dikkat çekti. Nasıl diyorlardı… Kartlar yeniden karılıyor; dünya düzeni yeniden şekilleniyor. ‘Antiemperyalist küresel cephe doğuyor’ demek kalben isterdim lakin İran'a destek veren ülkeler bölgesel yahut küresel gelişmelere göre değişiyor. Bölge ülkeleri arasında Türkiye, Arabistan, Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Bahreyn, Yemen İran’a desteklerini bildirdi. Öte yandan, Amerika ile Avrupa Birliği ülkeleri her zaman olduğu üzere İsrail’in arkasında hizalandılar. Fakat Fransa’nın İran’la yürüttüğü nükleer enerji iş birlikleri göz önüne alındığında, Paris cephesinde kafa karışıklığı büyüyor. İran’a destek veren ülkeler arasında Irak’ın yer alması stratejik öneme sahip zira muhtemel kara harekâtında İsrail’in Irak topraklarını kullanacağı belirtiliyordu. İsrail’in İran’ı, etnik altı parçaya bölme planları dillendirilirken, çılgın projenin işlemeyeceği kesinleşmiş durumda. Netenyahu’nun Arjantin’deki, “Osmanlı geri dönmeyecek” sözleri esasen İsrail’in psikolojik eşiğini, bilinçaltının tezahürünü göstermesi bakımından manidardı. Osmanlı korkusu, Büyük Ortadoğu Projesinin, Büyük Osmanlı Projesine doğru evrildiğinin itirafı mahiyetindeydi. Milli Görüş lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın uyarılarını hatırlamak gerekiyor: “İsrail, İran’a saldırırsa sıradaki hedef Türkiye’dir.” MHP lideri Devlet Bahçeli aynı minvalde uyardı; “Birbirine eklemlenerek genişleyip güçlenen kriz ve kaos sarmalında nihai hedef Türkiye'dir. Türk milleti, Siyonizm'in ve emperyalizmin tertiplerine karşı tavizsizdir.” İki liderin sözleri, aynı stratejik mevzide buluştuğumuzu gösteriyor: İran’a yönelen düşmanlık, yarın Türkiye’yi hedef almak isteyecektir. Lakin Türkiye İsrail’in hedefini, hayalini, gücünü aşacak büyüklükte, dünyanın önemli, tarihi derinliğini Haçlı ordularını püskürterek göstermiş ülkesidir. Tam tersini düşünüyorum: Sıra Türkiye’de değil, sıra İsrail’de… İsrail'in zulmü, işgali, yayılmacı saldırganlığı artık dünyanın sabrını taşırmış durumdadır. Yalnızca diplomatik kınamalar değil, somut yaptırımlar, ortak direniş refleksi doğmak üzeredir. Her kriz, her saldırı, her katliam; büyük hesaplaşmanın Armageddon - Melhame-i Kübra’nın habercisidir. İsrail’in katliam stratejisi nihayet bardağı taşıran son damlaya gelmiştir. Not: Hamaney’den Netanyahu hakkında ‘Katli Vaciptir Fetvası’ bekliyorum…
 
Geri
Üst