A
Admin
Yönetici
Yönetici
ABD'nin başkenti Washington’da son günlerde yaşanan sıra dışı pizza siparişleri, sadece bir yemek tercihi değil, aynı zamanda olası bir askeri hareketliliğin habercisi olarak değerlendiriliyor. Sosyal medya kullanıcılarının "savaş pizzaları" adını verdiği bu dikkat çekici gelişme, İran-İsrail geriliminin gölgesinde yeniden gündeme geldi. Pizzacılar Alarmda: Siparişler Patlamadan Önce Geldi Washington çevresinde faaliyet gösteren bazı pizzacılarda, özellikle Pentagon’a yakın şubelerde yaşanan sipariş yoğunluğu, gözlerden kaçmadı. X (eski adıyla Twitter) platformunda aktif olan “Pentagon Pizza Report” adlı hesap, 18.59’da Pentagon’a yalnızca birkaç dakika mesafede bulunan bir Domino’s şubesinde olağanüstü bir yoğunluk yaşandığını duyurdu. İlginç olan ise bu paylaşımın, İran devlet televizyonunun Tahran’daki patlamaları doğrulamasından tam bir saat önce yapılmış olmasıydı. “Pizza Endeksi” Yine Gündemde Sosyal medya kullanıcıları bu hareketliliği "Pizza Endeksi" olarak adlandırarak geçmişte yaşanan benzer olaylara dikkat çekti. Özellikle We, The Pizza, District Pizza Palace ve Extreme Pizza gibi mekanlarda gözlemlenen ani sipariş artışı, olası bir kriz anında karar alıcı mekanizmaların devreye girdiğinin dolaylı bir göstergesi olarak yorumlandı. Soğuk Savaş’tan Kalma Bir Yöntem: "Pizzint" Bu taktik aslında yeni değil. 1980’li yıllarda Sovyet istihbaratının “Pizzint” (Pizza Intelligence) olarak adlandırdığı bu yöntem, ABD’deki askeri hareketliliği pizzacıların sipariş kayıtları üzerinden analiz etmeye dayanıyordu. Panama’ya müdahale (1989), Irak’ın Kuveyt işgali (1990) ve Bill Clinton’un azil süreci (1998) gibi önemli kriz dönemlerinde de benzer sipariş dalgalarının yaşandığı belgelenmiş durumda. Askeri Kararların Kokusu Mu Geliyor? Son yaşanan yoğunluk, bazı kullanıcılar tarafından “Pentagon’da bir şeyler oluyor” şeklinde yorumlandı. Her ne kadar ABD makamlarından konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, geçmişin gölgeleri bugünün şüphelerini yeniden canlandırdı. Yemek siparişi gibi sıradan bir eylemin, dünya siyasetiyle bu denli iç içe geçmesi ise “tesadüf mü, istihbarat mı?” sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı.