SAVAŞIN GÖLGESİNDE PİYASALAR

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Ortadoğu’da kartlar yeniden dağılıyor. İsrail’in İran’a yönelik başlattığı geniş çaplı hava saldırısı, yalnızca siyasi değil, ekonomik dengeleri de alt üst etti. İran’ın misilleme olarak 100’ü aşkın insansız hava aracını devreye sokmasıyla birlikte bölge yeniden savaş gerilimine sürüklenirken, dünya piyasaları bu gelişmeye anında tepki verdi. Doların tansiyonu yükseldi, altın güvenli liman olarak öne çıktı, petrol fiyatları tarihi zirvelere yaklaştı. Küresel belirsizlik, Türkiye gibi dışa bağımlı ülkeleri ise en kırılgan halkaya dönüştürdü. PETROL FIYATLARI PATLADI Gerilimin ilk dakikalarında petrol fiyatları fırladı. Brent petrolün varil fiyatı 75 dolar seviyesini aşarak son ayların en sert sıçramasını yaptı. Savaşın Hürmüz Boğazı’na sıçrama ihtimali, petrol arzının sekteye uğrayabileceği endişesini doğurdu. Enerji ithalatçısı ülkeler için bu durum, hem akaryakıt fiyatlarına hem de üretim maliyetlerine doğrudan yansıyacak bir tehdit anlamına geliyor. Türkiye’de pompa fiyatlarının önümüzdeki günlerde ciddi biçimde artması bekleniyor. Benzin ve motorin fiyatlarında her 1 dolarlık artış, tüketiciye zam olarak geri dönecek. ALTIN YİNE SIĞINAK OLDU Belirsizlik zamanlarının kadim refleksi yine devredeydi: altın yükseldi. Sabah saatlerinde gram altın 4.340 TL sınırına dayanırken, çeyrek altın 7 bin lirayı geçti. Bu yükseliş sadece savaş korkusu değil, aynı zamanda dolar/TL kurundaki tırmanıştan da kaynaklanıyor. Uluslararası piyasalarda ons altın da 3.400 dolar bandında işlem görüyor. Yatırımcılar, hisse senedi gibi riskli enstrümanlardan kaçarak altın ve değerli metallere yönelmiş durumda. Türkiye’de düğün sezonunun da etkisiyle fiziki altına olan talep, rafinerilere yetişemeyecek düzeye ulaştı. DOLAR VE EURO FIRLADI Savaşın gölgesi sadece emtia piyasalarını değil, döviz kurlarını da etkiledi. Sabah saatlerinde dolar 39,50 TL seviyesini test etti. Euro ise 45 TL sınırına dayandı. TL'nin zayıflığı sadece jeopolitik riskten değil, aynı zamanda Merkez Bankası’nın faiz politikasındaki belirsizlikten kaynaklanıyor. Gelişmekte olan ülke para birimleri içinde en çok değer kaybedenlerden biri olan TL, hem içerideki yatırımcıyı hem de dış borç yükü taşıyan şirketleri tedirgin ediyor. Kurdaki bu yükseliş ithalatı pahalılaştırıyor, enflasyonu daha da körüklüyor. TÜRKİYE EKONOMİSİ NEFES ALAMIYOR Siyasi krizlerin gölgesinde kalan Türkiye ekonomisi, hem cari açık hem de yüksek dış borç nedeniyle bu gelişmelere karşı oldukça kırılgan. Enerji ve gıda ithalatı büyük ölçüde dövize endeksli olan bir ekonomide, dolar ve petrol fiyatlarındaki her artış doğrudan mutfağa, faturalara ve market raflarına yansıyor. Aynı zamanda enflasyonla mücadele eden bir ülkede bu tür dış şoklar, Merkez Bankası’nın eli kolu bağlı şekilde kalmasına neden oluyor. Faiz artırımı yapılsa üretim yavaşlıyor, yapılmasa kur artıyor. Bu ikilem içinde ilerleyen ekonomi, bir süredir krizlerin gölgesinde yön bulmaya çalışıyor. YARIN NE OLUR? İsrail-İran gerilimi şimdilik bölgesel bir misilleme zinciri şeklinde ilerliyor. Ancak saldırıların şiddeti ve hedeflerin kritikliği, olayları savaşa dönüştürebilecek nitelikte. Eğer İran nükleer tesislerini kaybettiği kanaatiyle daha sert karşılık verirse, bu durum piyasalar üzerinde tsunami etkisi yaratabilir. Petrol 90 doları, ons altın 3.600 doları, dolar/TL ise 40 seviyesini görebilir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bu süreçte daha fazla bedel ödeyecek. Yatırımcılara düşen görev, belirsizlik dönemlerinde riskten kaçınmak, portföylerini çeşitlendirmek ve güvenli limanlarda pozisyon almak olacaktır. Merkez Bankası ve ekonomi yönetimi ise daha sağlam ve kararlı bir iletişim stratejisi ile hem iç hem dış yatırımcıya güven vermek zorundadır. Aksi takdirde sadece piyasalar değil, toplumun alım gücü de savaşın görünmeyen kurbanlarından biri olacak.
 
Geri
Üst