A
Admin
Yönetici
Yönetici
1 gün sonrasının siyasi gündeminin öngörülemediği bir ortamda açıkçası net ve kesin söylemlerde bulunmak zor; ancak yorum yapabiliyoruz. Tutuklama meselesi aşağı yukarı belliydi zaten zira kamuoyunu karşısına almayı göze alan bir iktidar herhalde geri adım atmayacaktı. İşler öyle bir noktaya geldi ki tahliye durumunda siyasi rakip olarak görülen Ekrem İmamoğlu kahraman olacak, tutuklanması halinde ise sokak olayları devam edecekti. İktidar ikincisini seçti. Sonuçlarını zaman gösterecek. Peki bundan sonra ne olur? Yapılmak istenen neydi? Açık söylemek gerekirse Mansur Yavaş’ın ‘’paçavra’’ çıkışından sonra zihnimde bir ışık yandı. Acaba yapılmak istenilen şey İmamoğlu’nu tutuklama kararı ve siyasi yasak üzerinden adaylıktan uzaklaştırıp muhalefeti Mansur Yavaş’ın adaylığına mecbur etmek ve Kürt oylarının Erdoğan’a gitmesini sağlamak mı? Düşünüyorum! Ömrünün yarısından fazlasının siyasetin içinde geçiren Mansur Yavaş, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bizzat tanıdığı Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bayrağına paçavra demekle PKK bayrağına paçavra demek arasında uçurum olduğunu bilmiyor mu? Konuşurken bunun ayrımını belirtmek çok mu zordu? Mansur Yavaş terör örgütü bayrağına paçavra dese Dem Parti seçmeni bu kadar tepki verir miydi sizce? Devletimizin tanıdığı bir bayrak ile terör örgütü bayrağı arasında ayrım yapamayan biri cumhurbaşkanlığına nasıl namzet olacak? Yahut kürt seçmenden nasıl oy isteyecek? Son ve en önemli soruya gelelim: Kürt seçmen Mansur Yavaş ve Erdoğan arasında tercih yapmak zorunda kaldığında sizce kimi tercih eder? Tabii ki Erdoğan’ı. Biraz hafıza tazeleyelim: 2023 seçimlerini Erdoğan milliyetçilik vurgusu üzerinden kazanmıştı zira dünya konjektörünü iyi okumuştu, milliyetçiliğin yükselişte olduğunu görmüştü ve ona göre hamle yapıp seçimi kazanmıştı. Şimdi şartlar değişti, geçen yıllar içerisinde kürt seçmen sayısı daha da arttı ve asıl belirleyici olacak duruma geldi. Erdoğan’ın karşısındaki muhtemel adaylar zaten milliyetçi çevrelerden oy alabilecek durumda olduğuna göre yeni bir hamle yapması gerekiyordu. Bu da olsa olsa kürt seçmenin rahatlıkla oy vereceği İmamoğlu’nu adaylıktan uzaklaştırıp muhalefeti Mansur Yavaş’ın adaylığına mecbur ederek kürt oylarının kendisine gelmesini sağlamak olurdu. Meselenin siyasi, hukuki ve etik halini bir önceki yazımda zaten anlatmıştım. O yüzden hukuksuzluklara tekrardan değinmeyeceğim. Bugün böyle düşünüyorum, yarın değişen şartlar fikirleri de değiştirebilir. Elbette ki iktidarın elinde tek bir senaryo yoktur fakat yukarıda yazdığım senaryo sizce de gerçekçi değil mi? Olmaz demeyin, olmaz dediğimiz neler oldu bu ülkede…