A
Admin
Yönetici
Yönetici
Görünen o ki ,yedek kulübesine ya da tribüne değil, sahadaki takıma takviye yapmak için az ama öz adam politikası güdüyor. Şu ana kadar Pedro’nun yerine yine Portekiz’den Pina’yı, forvete de herkesin hem fikir olduğu Onuachu’ye getiren Bordo-Mavililer belli ki bu anlayışı sürdürecek. Bence de uzun bir aradan sonra doğrusunu yapacak. Oysa değil forma giymek , yedek kulübesine girmek, tribünde maç izlemek için bile alınan yabancılar gördü bu millet. Hem de ne paralarla!.. Sağbek ve santrafora herkesin onaylayabileceği takviyeler yaparak buradaki sorunu halleden Bordo-Mavilierde bence öncelikli hedef kimsenin tartışmayacağı, takıma liderlik, abilik,beyin görevi ne derseniz deyin yapabilecek, arkadaşlarını yönetip, yönlendirebilecek, sahada teknik direktörün temsilcisi olabilecek kapasitede kaliteli bir orta saha olmalı.(Marek Hamsi) Mümkünse ikinci tercih te yine orta sahaya oyunu iki yönlü oynayabilen mevcutlardan iyi bir 6 numara alınmalı..( Gustavo Colman) Ayrıca eğer Batagov’un yüksek bir bonservis bedeli karşılığında gönderilmesi düşünülmüyorsa stoper transferi acil değil. Zira elinde herkesi peşine takan Batagov var, Kiralık gittiği İtalyan ekibi Palermo’da 32 maç oynayarak dönen,Türk statüsündeki Baniya var, Sakat olmadığında yararlı olacak Savic var Gençlerden Salih, Arda, Ali Şahin var.. Gerektiğinde stoperde görev yapabilecek Okay Yokuşlu ‘da var.. Hem sağbek Mehmet Can’a attığı hatalı bir pas sonrası yenen golün ardından dönemin teknik direktörü Abdulah Avcı tarafından üstü çizilen bu Baniya’yı yabana atmayın. Güçlü kuvvetli,mücadeleci, fiziğine göre ağır olmayan, üstelik kendi oyuncun olduğu için bonservissiz.. Kaldı ki bu Avcı şimdi takımın en kıymetli oyuncularından olan Batagov’u da yok saymıştı!.. NOLDİ ŞİMDİ! Hani malum hikayedir. Sürekli ‘hastayım hastayım’ ,diyen Temel’e kimse aldırmamış ama sonunda ölünce vasiyeti üzerine mazar taşına şöyle yazılmış; -Hastayım dedim inanmadınız. N’oldi şimdi! Kaptan Uğurcan’ın Trabzonspor’la sözleşme imzalamasının ardından şimdi biz diyelim İstanbul yazılı basın ve TV’lerinde ahkam kesen transfer uzmanlarına!: -N’oldi şimdi? Oysa ne senaryolar yazılmıştı: ‘Eşiyle Volkan’ın eşi çok samimi, transferi çoktan bitirdiler,kendisine 4 milyon Euro verilecek Uğurcan Fener’e kesin gitti’ ‘Başkana ayrılmak istediğini söylemiş, Trabzon O’na dar geliyormuş, İstanbul’da yaşayacakmış’ İstanbul tarafında bunlar olurken Trabzon boş durur mu? ‘ Zaten İstanbul’daki Fener maçından sonra gidip Sarı-Lacivertli futbolcularla sarmaş dolaş olmasından belliydi gideceği’ -Giderse gitsin, hem Uğurcan o kadar iyi kaleci değil. Yan top yok, kaptan olduğu halde takım arkadaşlarını uyarmak yok, Bir tek karşı karşıya kalındığında iyi’ ‘Sevgili TRABZONSPOR 1.Lige hoşgeldin’ Trabzonspor,o zamanki adıyla 1.lig olan Süper Lig’deki ilk Fenerbahçe maçına 8 Eylül 1974’te Trabzon Şehir Stadında (H. Avni Aker) çıktı. Hakem Macit Sarıdana’nın yönettiği ve 12 bin biletli seyircinin rekor kırarak izlediği karşılaşmaya teknik direktörlüğünü Ahmet Suat Özyazıcı’nın yaptığı Trabzonspor 10’u Trabzonlu olan şu ilk 11’le çıktı: Şenol,Turgay Kadir,Necati Aziz, Bekir, Ali Yavuz, Bülent Şahinkaya (Dk 60 Faruk Özak) ,İhsan (Dk 46 Ali Kemal) Mehmet Cemil, Engin YEDEKLER: İlhan, Faruk Özak, Şener, İlyas, Ali Kemel Denizci Maç boyunca başarılı bir futbol ortaya koyan Trabzonspor girdiği pozisyonları değerlendiremezken rakibine de pek fırsat vermedi ancak 26. dakikada defansının ofsayt diye biranlık duraklamasından yararlanan solaçık Ender Konca’nın deniz tarfındaki kaleye attığı golle maçı 1-0 kaybetti. Ve sahaya ‘ Sevgili Trabzonspor 1.Lige hoşgeldin’ yazılı pankartla çıkan Fenerbahçe stadı alkışlarla terketti. YAVUZ SELİM İÇİN BİR ÖNERİ.. Hüseyin Avni Aker’den sonra Yavuz Selim Sahasının da tarihe karışması Trabzon futbolunun köklerinin bulunduğu yerlere incir ağacı dikilmesinin yanında, geçmişle ,gelecek arasındaki köprünün de yıkılmasına yol açmıştır. Zira buraları iyi hatırlayan bir kaç nesil de aradan çıktıktan sonra her şey unutulacak, milyonlarca anı da yok olup gidecektir. Tamam olan oldu, Avni Aker için yapılacak bir şey kalmadı ama Ya uz Selim için bir şeyler yapılabilir. Şöyle ki; Eskisi gibi yoğun olmasa da zemin düzeltilerek en azından Cumartesi ,Pazar günleri 10-12-14 yaş grubu çocukların maçlarından bazıları burada oynanabilir.. Çocuklar sahada ,aileler kenarda bir şenlik havası yaratılıp eski anılar da tazelenebilir. Ayrıca eskiden Avni Aker’de olduğu gibi özel günlerde Gazeteciler-Bürokratlar, Doktorlar-Avukatlar, Siyasiler- Tüccarlar vb gibi meslek gruplarının gösteri maçları düzenlenebilir. Hem mahalle yeniden eski havasını bulur, Hem de Yavuz Selim’in ruha az da olsa rahmet .. Kaldı ki yan tarafta dünya kadar yer olduğu için bu uygulama millet bahçesine de hiç bir zarar vermez..