A
Admin
Yönetici
Yönetici
Yaren ÇÖRDÜK / GÜNDEME BAKIŞ- Toplumda evlilik anlayışı değişiyor. Bir dönem gençler arasında geri planda kalan görücü usulü, bugün yeniden gündeme geliyor. Modern çağın sunduğu özgürlüklerin yanında yalnızlık, güvensizlik ve seçim kaygısını da beraberinde getirmesi, gençleri daha “garantili” yollar aramaya yöneltiyor. Peki, neden böyle bir dönüş yaşanıyor? Sosyal medyanın, tüketim kültürünün ve aidiyet arayışının bu eğilimde nasıl bir payı var? Tüm bu soruları Uzman Psikolojik Danışman Polat GÜNDEME BAKIŞ'a anlattı.
– Gençler neden görücü usulü evliliğe sıcak bakmaya başladı?
Polat: Son yıllarda bireylerin evlilik konusundaki beklentilerinde ciddi değişimler yaşanıyor. Özellikle gençler, modern dünyanın sunduğu özgürlüklerle birlikte yalnızlık, güvensizlik ve seçim kaygısı gibi yeni sorunlarla da karşılaşıyor. Seçeneklerin fazlalığı, doğru kişiyi bulma konusundaki belirsizlikleri artırıyor. Bu noktada, aile desteğiyle yapılan tanıştırmalar gençlere daha güvenli ve “daha az riskli” bir yol gibi görünebiliyor. Yani mesele sadece geleneklere dönüş değil; aynı zamanda belirsizlikten kaçma isteği.
– Sosyal medyanın etkisi olabilir mi?
Polat: Kesinlikle. Sosyal medya bir yandan bireyleri hızlı tüketen ilişkilere sürüklerken diğer yandan yalnızlığı da artırıyor. Filtrelenmiş hayatların yoğun şekilde paylaşılması, kişilerin kendi ilişkilerinden beklentilerini yükseltiyor ve hayal kırıklıklarını büyütüyor. Bunun sonucunda daha güvenilir, daha garanti görülen “görücü usulü” tanışmalara ilgi artıyor. Ayrıca sosyal medyada mizahi ya da romantize edilmiş “kör randevu” paylaşımları da bu yaklaşımı normalleştirmiş durumda.
– İnsanlar batılılaşmayı reddedip ataerkil düzene mi dönmek istiyor?
Polat: Burada tam anlamıyla bir kültürel geri dönüşten çok, bireysel ihtiyaçların değiştiğini söylemek daha doğru olur. Modernleşme ile birlikte bireyler özgürlüğün tadını çıkardı fakat aynı zamanda yalnızlık, bağlanma problemleri ve aidiyet duygusunun azalması gibi sonuçlarla da yüzleşti. “Öz değerlerimize dönüş” isteği aslında daha çok güvenlik, aidiyet ve aile desteğine olan özlemi yansıtıyor. Bu nedenle gençler, geçmişin yöntemlerini yeniden anlamlı bulabiliyor.
– Hızlı tüketen bir toplum haline gelmiş olmamızın etkisi olabilir mi?
Polat: Evet, ilişkiler de artık hızla kurulup hızla bitirilebiliyor. Bu tüketim kültürü içerisinde insanlar uzun vadeli ve sağlam bağlar kurmakta zorlanıyor. Görücü usulünde ise aileler araya girerek ilişkiye bir “ciddiyet” ve “istikrar” katıyor. Bu, bazı gençler için hızlı tüketim kültürünün karşısında bir denge unsuru haline geliyor.
– Görücü usulü evlilik daha mı mutlu eder?
Polat: Mutluluğu belirleyen şey yöntemden çok çiftin uyumu, iletişimi ve ilişkiye verdikleri emektir. Görücü usulü evlilikte aile desteği güçlü olabilir, bu bir avantajdır. Ancak aynı zamanda bireyin kendi iradesi, isteği ve duygusal bağının güçlü olması gerekir. Yani tek başına yöntemin mutluluk garantisi yoktur; önemli olan seçim sürecinde bireyin kendi sesini duyurabilmesidir.
Ben çiftlerle çalışırken de şunu çok net görüyorum: Mutluluğu belirleyen şey “nasıl tanıştıkları” değil, “nasıl ilişki kurduklarıdır”. Birçok çift, görücü usulü ile evlenmiş olsa da sağlıklı iletişim becerilerini geliştirdiğinde güçlü bağlar kurabiliyor. Tam tersi, uzun süreli arkadaşlık sonrası evlenen çiftler de eğer iletişim sorunlarını çözemezse zorlanabiliyor. Yani yöntemin kendisinden çok, ilişkinin iç dinamikleri önem taşıyor.

– Gençler neden görücü usulü evliliğe sıcak bakmaya başladı?
Polat: Son yıllarda bireylerin evlilik konusundaki beklentilerinde ciddi değişimler yaşanıyor. Özellikle gençler, modern dünyanın sunduğu özgürlüklerle birlikte yalnızlık, güvensizlik ve seçim kaygısı gibi yeni sorunlarla da karşılaşıyor. Seçeneklerin fazlalığı, doğru kişiyi bulma konusundaki belirsizlikleri artırıyor. Bu noktada, aile desteğiyle yapılan tanıştırmalar gençlere daha güvenli ve “daha az riskli” bir yol gibi görünebiliyor. Yani mesele sadece geleneklere dönüş değil; aynı zamanda belirsizlikten kaçma isteği.
– Sosyal medyanın etkisi olabilir mi?
Polat: Kesinlikle. Sosyal medya bir yandan bireyleri hızlı tüketen ilişkilere sürüklerken diğer yandan yalnızlığı da artırıyor. Filtrelenmiş hayatların yoğun şekilde paylaşılması, kişilerin kendi ilişkilerinden beklentilerini yükseltiyor ve hayal kırıklıklarını büyütüyor. Bunun sonucunda daha güvenilir, daha garanti görülen “görücü usulü” tanışmalara ilgi artıyor. Ayrıca sosyal medyada mizahi ya da romantize edilmiş “kör randevu” paylaşımları da bu yaklaşımı normalleştirmiş durumda.
MODERN ZAMAN YALNIZLIK GETİRDİ!
– İnsanlar batılılaşmayı reddedip ataerkil düzene mi dönmek istiyor?
Polat: Burada tam anlamıyla bir kültürel geri dönüşten çok, bireysel ihtiyaçların değiştiğini söylemek daha doğru olur. Modernleşme ile birlikte bireyler özgürlüğün tadını çıkardı fakat aynı zamanda yalnızlık, bağlanma problemleri ve aidiyet duygusunun azalması gibi sonuçlarla da yüzleşti. “Öz değerlerimize dönüş” isteği aslında daha çok güvenlik, aidiyet ve aile desteğine olan özlemi yansıtıyor. Bu nedenle gençler, geçmişin yöntemlerini yeniden anlamlı bulabiliyor.
– Hızlı tüketen bir toplum haline gelmiş olmamızın etkisi olabilir mi?
Polat: Evet, ilişkiler de artık hızla kurulup hızla bitirilebiliyor. Bu tüketim kültürü içerisinde insanlar uzun vadeli ve sağlam bağlar kurmakta zorlanıyor. Görücü usulünde ise aileler araya girerek ilişkiye bir “ciddiyet” ve “istikrar” katıyor. Bu, bazı gençler için hızlı tüketim kültürünün karşısında bir denge unsuru haline geliyor.
ÖNEMLİ OLAN KURULAN İLETİŞİM
– Görücü usulü evlilik daha mı mutlu eder?
Polat: Mutluluğu belirleyen şey yöntemden çok çiftin uyumu, iletişimi ve ilişkiye verdikleri emektir. Görücü usulü evlilikte aile desteği güçlü olabilir, bu bir avantajdır. Ancak aynı zamanda bireyin kendi iradesi, isteği ve duygusal bağının güçlü olması gerekir. Yani tek başına yöntemin mutluluk garantisi yoktur; önemli olan seçim sürecinde bireyin kendi sesini duyurabilmesidir.
Ben çiftlerle çalışırken de şunu çok net görüyorum: Mutluluğu belirleyen şey “nasıl tanıştıkları” değil, “nasıl ilişki kurduklarıdır”. Birçok çift, görücü usulü ile evlenmiş olsa da sağlıklı iletişim becerilerini geliştirdiğinde güçlü bağlar kurabiliyor. Tam tersi, uzun süreli arkadaşlık sonrası evlenen çiftler de eğer iletişim sorunlarını çözemezse zorlanabiliyor. Yani yöntemin kendisinden çok, ilişkinin iç dinamikleri önem taşıyor.