Önleyici saldırılar, "güvenlik ikilemini" çözemez

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
İsrail ordusu, 13 Haziran günü şafak vakti “İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek” gerekçesiyle askeri komutanlar ve balistik füze atölyeleri de dahil olmak üzere bu ülkedeki onlarca hedefe hava saldırısı düzenledi. Bu saldırılar, küresel kamuoyunu şoke etmekle sınırlı kalmadı, aynı zamanda Ortadoğu'da zaten karmaşık olan güvenlik durumunu daha kötüleştirdi ve küresel barışa gölge düşürdü. Geçen bir ay içinde Ortadoğu'da gerilim unsurları sürekli arttı. Her şeyden önce İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonları durmadı ve zaman zaman Yemen'deki Husilerle karşılıklı saldırılar da gerçekleşti. Öte yandan, ABD ile İran arasında nükleer görüşmeleri çıkmaza girdi ve iki ülke arasında bir türlü çözülemeyen anlaşmazlıklar bulunması, bölgesel güvenliği daha da gerilimli hale getirdi. Bununla birlikte, İran'ın zenginleştirilmiş uranyumu giderek arttı ve bu durum İsrail ve Batılı ülkelerde büyük endişelere yol açtı. Bu gelişmeler altında İsrail, İran'ın nükleer tesislerine geniş çaplı bir saldırı yapmaya hazırladıklarını ilan etti. Bu ilan, İsrail’de İran’a sert tutum izleyen siyasetçilerin beklentilerine uymayı hedefledi. Nitekim, İsrail'deki bu siyasetçiler, yalnızca “bıçak kullanarak” İran’ın nükleer araştırma ve geliştirme sürecine ancak etkin bir şekilde müdahale edilebileceğine ve İsrail’in ulusal güvenliğinin korunabileceğine inanıyor. Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın ortak çabaları sonucu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndaki (UAEA) Konsey Toplantısı’nda, İran'ın nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia eden karar tasarısı kabul edildi. Bu gelişme, İran'ın Batı ile ilişkilerini daha da soğuk duruma getirirken, İsrail’deki sert tutuma sahip siyasetçilerin saldırı düzenlemesine bahane sundu. İşin bir dikkat çekici yönü, İsrail'in büyük boyutlu operasyon düzenlemesine rağmen, ABD’nin çatışmaya derinlemesine karışmayı reddetme duruşu göstermesiydi. ABD, İran’a komşu ülkelerdeki diplomatik ve askeri personelini tahliye etti ve İsrail’in askeri operasyonlarına katılmayacağını defalarca açıkladı. Bu, ABD’nin bir yandan, İran’a hem baskı yapmak istediğini, diğer yandan da İran’la doğrudan savaşmak istemediğini gösterdi. Oysa, İsrail’in başlattığı tek taraflı saldırı, gerçekten bölgeye “barış şafağı” getirebilecek mi? Özellikle İsrail’in güvenlik endişelerini çözebilecek mi? İsrail açısından bakıldığında, İran’a karşı askeri operasyon düzenlemek, İsrail'in ulusal güvenliğini koruması yönündeki katı kararlılığını yansıtırken, İran’ın ulusal güvenliğine darbe indirdi ve bölgede yeni tur çatışmaya yol açabilecek. Edinilen bilgilere göre, İran, İsrail'e 100'den fazla insansız hava aracı fırlattı. İran’ın en yüksek dini liderinin ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre, İran İsrail’e misilleme yapacak ve İsrail’i ağır şekilde cezalandıracak. ‌İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılardan pişman olacağını belirtti. Bir atılım arayışı içinde olması beklenen ABD-İran nükleer müzakerelerine, şimdiye kadar koyu bir gölge düştü. Diyaloğun devam edip edemeyeceği ve yönünün nasıl değişeceği henüz belirsiz. Önümüzdeki dönemde Ortadoğu, bir çatışma dalgasına kapılabilir. Bir yandan, İran, İsrail'e sürekli düşük yoğunluklu askeri saldırı başlatabilir, öfkeli İran halkı da şüphesiz İran hükümetine büyük baskı yapacak. Nisan ve Ekim 2024'te İsrail'in İran'daki hedeflere saldırma provokasyonları, İran’ın misillemesine yol açtı. Mevcut kaotik durumda, çatışmanın ve gerilimin daha da tırmanmasını önlemek, İran’la komşu ülkelerin çatışmalara karışmasını engellemek, yapılması gereken işlerin en başında yer almalı. Özellikle Ortadoğu'da enerji güvenliği, deniz ulaştırma güvenliği ve yatırım güveni korunmalı. Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Fu Cong, İsrail’in İran’ın egemenliğini, güvenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal etmesini kınadıklarını, İsrail’in tüm tehlikeli askerî eylemlerini derhal durdurması gerektiğini açıkladı. Fu Cong, BM Güvenlik Konseyi’nin dün İsrail’in İran’a saldırılarıyla ilgili düzenlediği acil toplantıda yaptığı konuşmada, Çin’in anlaşmazlıkların kışkırtılmasına ve çatışmaların yayılmasına karşı olduğunu belirterek, İsrail’in askerî operasyonlarının yol açabileceği olası ciddi sonuçlardan endişe duyduklarını söyledi. İsrail’i tüm tehlikeli askerî eylemlerini derhal durdurmaya çağıran Fu Cong, ilgili tüm tarafların BM Şartı’na ve uluslararası hukuka sadık kalmaları, anlaşmazlıkları siyasi ve diplomatik yollardan çözmeleri, bölgede barış ve istikrarı birlikte korumaları gerektiğini ifade etti. Mevcut durumun İran nükleer sorunuyla ilgili müzakerelere getirdiği olumsuz etkiden büyük endişe duyduklarına işaret eden temsilci, Çin’in daima İran nükleer sorununun diyalog ve müzakere yoluyla çözülmesini desteklediğini, askerî yöntemlere, yasadışı tek taraflı yaptırımlara ve barışçıl amaçlı nükleer tesislere saldırı düzenlenmesine karşı çıktığını vurguladı. Fu Cong, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’na taraf olan İran’ın nükleer enerjiyi barışçıl amaçla kullanma hakkına saygı gösterilmesi çağrısında da bulundu. Günümüzde uluslararası toplum, coğrafi çatışmalar ve etnik çatışmalar gibi karmaşık sorunlarla karşı karşıya bulunmasına rağmen, tüm dünya ülkelerinin yaşadığı ortam, “sen öl ben yaşayayım” kuralına dayalı “karanlık bir orman” değildir. Sıfır toplamlı oyun ve önleyici saldırı yapmakla ulusal güvenliği koruma düşüncesi, modern uluslararası ilişkilerin temel normlarını ihlal ediyor. Tarih, “güvenlik ikilemleri” bahanesiyle tek taraflı askeri harekâtlar düzenlemenin ancak yangına körükle gidilmesine yol açacağını kanıtladı. Uluslararası güvenlik sorunları ne kadar karmaşıksa, şüpheleri dizginlemek ve anlaşmazlıkları diyalog ve işbirliği yoluyla çözmek o kadar gerekli ve önemlidir. Barış arayışında kestirme yol yoktur. Uluslararası toplum, “ortak, kapsamlı ve sürdürülebilir” bir güvenlik kavramı doğrultusunda diyalog ve müzakereyi teşvik etmeli, çatışmaları yoğunlaştırma zincirini kesmek için istişare ve karşılıklı güveni artırmalı ve ortak güvenlik için sağlam bir temel oluşturmalıdır.
 
Geri
Üst