Ne Çeşme ne Foça! Her kulaçta ruhunuzu arındıran deniziyle, doğanın kalbinde saklı bu koyu keşfetmeden yaz bitemez

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU - EGE TELGARF/ Muğla’nın cennet köşelerinden biri olan Datça, onlarca koyu ve benzersiz doğasıyla ziyaretçilerine gerçek bir kaçış sunar. Bu koyların arasında adını her geçen yıl daha fazla duyuran bir yer var: Ovabükü. Mesudiye Köyü’ne bağlı olan bu koy, sadece güzelliğiyle değil, ruhunuza dokunan sadeliğiyle de diğerlerinden ayrılıyor. Akdeniz’e bakan geniş ufuk çizgisiyle hem göze hem kalbe hitap eden bu sahil, sanki zamandan çalınmış bir yer gibi. Hayıtbükü ve Palamutbükü’nün hemen yanı başında yer alıyor ama kendine ait bir karakteri, bambaşka bir dokusu var. HER DÖNÜŞ BİR KEZ DAHA GELMEK İÇİNDİR Ovabükü’ne ulaşmak hem kolay hem unutulmaz. Datça merkezine yaklaşık 15-20 kilometre uzaklıkta bulunan bu koy, arabayla 25-30 dakikalık bir yolculukla varılabilecek bir noktada. Ancak bu süreye sakın aldanmayın; çünkü bu yolculuk, zeytin ağaçlarının arasından, vadilerden ve masmavi bir denizin kıyısından geçerek ruhunuzu saran bir deneyime dönüşüyor. Eğer özel aracınızla gidiyorsanız, her virajdan sonra karşılaşacağınız manzara aklınızda yer edecek. İstanbul’dan Ovabükü’ne ulaşmak biraz zahmetli gibi görünse de, vardığınız anda tüm yorgunluk bir çırpıda silinip gidiyor. Marmaris’ten sonra Mesudiye tabelalarını takip ederek ulaşacağınız Ovabükü, adeta yolculuğun ödülü gibi. KUMUN VE TAŞIN HARMANLANDIĞI PLAJ Ovabükü Plajı, 600 metrelik geniş sahil şeridiyle dikkat çekiyor. Plajın bir kısmı taşlık, bir kısmı ise ince kumla kaplı. İlk adımlarda çakıllar ayaklarınıza değse de denizin içi giderek kumlaşır ve suya her adım attığınızda doğanın size sarıldığını hissedersiniz. Yine de bazı noktalarda iri kayalıklar var; deniz ayakkabısı bu noktada konfor sağlayabilir. Denizi, berraklığıyla göz kamaştırır. Sabahları hafif dalgalı olan bu masmavi su, öğleden sonra çocuklar ve yüzme bilmeyenler için bile oldukça uygundur. Derinleşmesi bazı bölümlerde hızlı olsa da sakin yapısı ve tuz oranının yüksekliğiyle adeta Akdeniz’in ruhunu üzerinize giydirir. KALABALIKTAN UZAK, DİNGİN BİR HAYAT Ovabükü, her mevsim ama özellikle yaz aylarında misafirlerini ağırlıyor. Ancak ne kadar kalabalık olursa olsun, sahilinin genişliği sayesinde hiçbir zaman bunaltıcı bir kalabalık hissi yaşanmıyor. Burada zaman yavaş akar, insanlar sessizliğe saygı duyar. Kimi kitap okur gölgede, kimi çocuklarıyla denize girer. Ağustos sonrası gelenler içinse ayrı bir güzelliğe bürünür Ovabükü. Hava daha serin, deniz daha dingin olur. Bir pansiyonun terasında çay içerken duyduğunuz tek ses dalgaların kıyıya dokunuşudur. Bu yüzden buraya gelen bir daha gelmek ister, bazısı ise dönmek istemez. OVABÜKÜ’NDE NE YENİR? Ovabükü sadece deniziyle değil, mutfağıyla da özel bir yerdir. Sahil boyunca yer alan pansiyonların mutfaklarında pişen her yemek tarladan sofraya uzanan bir yolculuğun meyvesi. Taze börülce, zeytinyağlı enginar, şakşuka, kabak çiçeği dolması, ev yapımı yoğurtlar, kızarmış bamya ve yaz türlüsü burada sadece yemek değil, bir yaşam biçimi. Balık sevenler içinse mangalda pişen levrekler ve çupralar akşam sofralarını bir ziyafete dönüştürür. Denize karşı içilen yayık ayranı ya da kahvaltıda gelen bademli reçel, burada yaşadığınız her anı unutulmaz kılar. BASİTLİĞİN İÇİNDEKİ ZARAFET Ovabükü’nde kalacak yer çok, ama hepsi samimi, doğal ve sıcak bir ev atmosferi sunar. Büyük otellerin karmaşasından uzak bu koyda, genellikle aile işletmesi pansiyonlar yer alır. Temiz odalar, güler yüzlü ev sahipleri, sabah kahvaltısında gelen taze domates ve salatalık… Her şey, sadeliğin içindeki inceliği sunar. Zeyt Inn Hotel gibi Eski Datça’daki konaklama seçenekleri de Ovabükü’ne yakınlığıyla öne çıkar. Dilerseniz merkezde konaklayıp, kısa bir yolculukla bu cennet köşeye ulaşabilirsiniz. HAYATIN KALBİNE BİR MOLA Ovabükü, sadece bir tatil rotası değil; şehirden, stresten, kalabalıktan bir kaçış noktasıdır. Suyu berrak, doğası sakin, insanı içten, lezzeti yerel olan bu koyda hayat başka bir ritimle akar. Her gelen bir şey bırakır burada: bir kitap, bir gülüş, bir iz. Ve her giden bir şey alır: huzur, dinginlik, anı. Datça’ya yolu düşen herkesin görmesi gereken bu saklı cennet, kalabalık Bodrumlar, Çeşmeler arasında hâlâ doğal kalabilmiş nadir yerlerden biri. Ama unutma; bu güzelliği görmek kadar, onu korumak da senin sorumluluğun. Eğer gerçekten huzur istiyorsan, Ovabükü seni bekliyor.
 
Geri
Üst