A
Admin
Yönetici
Yönetici
Taşınmaz mülkiyetine ilişkin uyuşmazlıklar ülkemizde en çok karşılaşılan hukukî ihtilaflar arasında yer almaktadır. Gayrimenkul hukukundan doğan davalar hem parasal önemi bakımından hem manevi değer bakımından pek çok farklı uyuşmazlığa konu olabilmektedir. Tapulu bir taşınmazın üzerinde, bir başkası tarafından yapılan yapıların kime ait olduğu ve bu yapıların hangi hukuki rejime tabi olduğu hususunda doğan uyuşmazlıklar davaya konu edilmektedir. Bu ve benzer durumlarda muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılarak uyuşmazlık mahkeme kararıyla çözümlenebilmektedir. 1. Muhdesat Nedir? Muhdesat, arapça kökenlidir. Kelime anlamıyla “sonradan kurulan şey” ,"ek parça" anlamına gelmektedir. Hukukî terim olarak ise de bütünleyici parça olarak kullanılmakta olan, bir taşınmazın üzerinde sonradan inşa edilen bina, ev, ağaç vb gibi unsurlar muhdesatın aidiyetinin tespiti davasına konu edilebilmektedir. 2. Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Nedir? Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, taşınmaz üzerinde yer alan, taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olan muhdesatın kime ait olduğunun tespiti amacıyla açılan bir tespit davası türüdür. Bu dava, genellikle fiilen taşınmazı kullanan ancak malik olmayan kişi tarafından açılmaktadır. Dava konusuyla amaçlanan, taşınmaz üzerinde yer alan yapının veya eklentinin davacıya ait olduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesine yönelik bir mahkeme kararı elde etmektir. 3. Hukuki Dayanak ve Davanın Niteliği Bu dava Hukuk Muhakemeleri Kanunun'da düzenlen davalardan tespit davası niteliğindedir ve HMK Madde 106, tespit davalarının hukuki dayanağını oluşturmaktadır. Kanunda açıkça düzenlenmiş bir dava türü olmayıp içtihatlarla uygulama bulmuş bir dava türüdür. Bu tür davalarda Türk Medeni Kanununa hakim olan malik sıfatı, muhdesat ve eşyaya bağlılık ilkeleri gözetilerek kararlar verilmektedir. 4-Davanın ön şartı Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının açılabilmesi için derdest bir ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşümün veya kamulaştırmanın bulunması gerekmektedir. Bu hususların dava şartlarından olan hukuki yarar şartının sağlanmasının bir gereği olduğu Yargıtay ve öğretideki görüşlerde belirtilmektedir. Ayrıca belirtilen ortaklığın giderilmesi, kamulaştırma veya kentsel dönüşüm gibi hukuki yarar şartını sağlayan hususların dava süresince güncelliğini koruması da gerekmektedir. 5-Davanın Konusu Muhdesatın aidiyeti davalarında, davanın konusu davalıların paylarına isabet eden zemin bedeli hariç muhdesat değeridir. 6-Muhdesatın Aidiyeti Davası Dava Türleri A.) Genel Muhdesatın Aidiyeti Davası B.) Kadastro Kanunu Madde 19/2 - Muhdesatın Tespiti ile bunun tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi davası C.) Kamulaştırma Kanunu 19/son uyarınca açılan dava 7. Görevli ve Yetkili Mahkeme Muhdesatın Aidiyetinin tespiti davasında genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Yetkili mahkeme ise HMK Madde 12 uyarınca muhdesatın bulunduğu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. 8. Davada İspat Yükü Genel muhdesetın aidiyetinin tespiti davası, 3402 sayılı Kadastro Kanunu Madde 19/2 uyarınca açılan muhdesat tespiti ile Kamulaştırma Kanunu 19/son uyarınca açılan muhdesat tespiti davasında ispat yükü davacıda olup davacı muhdesatın kendisine ait olduğunu her türlü delil ile ispatlayabilecektir. İspat hususunda her türlü delil kullanabilecektir. Genellikle kullanılabilen ve ispata yarar deliller: -Tapu kaydı -Kadastro Tutanağı -Kroki -Belediye Evrakları -Abonelik Sözleşmeleri -Kamulaştırma Evrakları -İmar Kayıtları -Yapı Ruhsatı -Tanık -Bilirkişi -Keşif -Yemin 9. Tapuya Şerh ve Davanın Sonuçları Muhdesatın aidiyeti hususunda mahkemece verilen karar ile muhdesatın kime ait olduğu tespit edilirse, bu kararın tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh verilmesi mümkündür. Bu durum özellikle ileride doğabilecek kamulaştırma, miras paylaşımı veya elatmanın önlenmesi gibi uyuşmazlıklara konu davalarda delil niteliği taşıyacaktır. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, taşınmazın aynıyla ilgili olmayıp şahsi haklar sağlasa da genel görüş ve uygulama itibariyle dava sonucunda yargılama giderlerinin icraya konulabilmesi için kesinleşme şartı aranmaktadır. BAM Dairelerinin ve Yargıtay'ın kesinleşmeden icraya konulabileceği şeklinde kararları bulunsa da güncel içtihatlarda kararın kesinleşmeden icraya konulamayacağı belirtilmektedir. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, hem fiili hak sahipliğini koruyan hem de taşınmaz üzerindeki hak sahipliği hususunu netleştiren bir hukuki korumadır. Av. İbrahim Halil KÖROĞLU