Moleküler düzeyde apoptoz ve nekroz

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Organizmalar yaşamlarını sürdürebilmek için yalnızca yeni hücreler üretmez, aynı zamanda işlevini yitiren, hasar gören veya fazlalık oluşturan hücreleri de ortadan kaldırmak zorundadır. Bu süreç, hücresel ölüm mekanizmaları aracılığıyla yürütülür. Hücre ölümü, temelde iki ana biçimde gerçekleşir: Apoptoz (programlanmış hücre ölümü) ve nekroz (kontrolsüz hücre ölümü). Bu iki süreç, moleküler biyoloji ve tıp dünyasında yalnızca hücre davranışlarını anlamada değil, aynı zamanda birçok hastalığın tanı ve tedavisinde de kritik rol oynar. Apoptoz: Genetik olarak programlanmış hücre eliminasyonu Apoptoz, hücrenin genetik olarak programlanmış bir biçimde, kontrollü ve düzenli şekilde ölmesini sağlayan bir mekanizmadır. Bu süreç fizyolojik olduğu kadar patolojik koşullarda da devreye girer. Apoptozun en dikkat çekici özelliği, çevre dokulara zarar vermeden gerçekleşmesidir. Apoptoz sırasında hücre zarının bütünlüğü korunur, sitoplazma yoğunlaşır, nükleus parçalanır ve DNA spesifik olarak fragmente olur. Hücre, "apoptotik cisimcikler" hâline gelir ve bu parçalar fagositik hücreler tarafından hızla yok edilir. Bu esnada inflamatuar yanıt oluşmaz. Apoptozun moleküler düzeyde düzenlenmesi, başta kaspaz enzimleri olmak üzere Bcl-2 ailesi, p53 gibi proteinler tarafından sağlanır. Mitokondriyal yol (intrinsik yol) ve ölüm reseptörü yolakları (ekstrinsik yol) olmak üzere iki ana sinyal yolu üzerinden gerçekleşir. Embriyonik gelişim, lenfositlerin seçilimi, doku homeostazı gibi süreçler apoptoz sayesinde sağlanır. Nekroz: Fizyolojik dengede bozulma ve hücre çöküşü Nekroz, hücre zarının bütünlüğünün bozulmasıyla karakterize edilen, genellikle dışsal bir travma ya da patolojik durum sonucu gerçekleşen hücre ölümüdür. Apoptozdan farklı olarak, nekrozda hücre içeriği çevre dokulara yayılır ve inflamatuar yanıt tetiklenir. İskemi, toksik madde maruziyeti, enfeksiyon, yüksek sıcaklık gibi etkenler nekrozu başlatabilir. Hücre şişer, organeller parçalanır, lizozomal enzimler sitoplazmaya yayılır ve hücre tamamen dağılır. Bu durum komşu hücrelerde de hasara neden olabilir. Klinik olarak nekroz, özellikle kalp krizi, inme, yanıklar, travmatik doku hasarı ve bakteriyel enfeksiyonlar gibi durumlarda sıkça görülür. Doku kaybına, yara iyileşmesinde gecikmelere ve sistemik inflamatuar yanıtlara yol açabilir. Klinik ve terapötik perspektifler Apoptoz ve nekroz yalnızca birer biyolojik süreç değil, aynı zamanda pek çok hastalığın patogenezinde belirleyici unsurlardır. Örneğin; kanser hücreleri apoptoz sinyallerine direnç kazanarak kontrolsüz şekilde çoğalırlar. Bu yüzden apoptozu yeniden aktive etmeye yönelik ilaçlar kanser tedavisinde önemli bir stratejidir. Öte yandan, iskemik olaylarda oluşan nekroz, doku fonksiyonlarını geri döndürülemez şekilde kaybettirir. Bu nedenle, nekrozu engelleyici veya sınırlayıcı ajanlar üzerine de yoğun araştırmalar yapılmaktadır.
 
Geri
Üst