A
Admin
Yönetici
Yönetici
Mehir, özellikle Anadolu’da kültürel bir gelenek olarak süregelen, ancak hukuk sistemimizde çoğu zaman göz ardı edilen bir kurumsal yapıdır. Genellikle evlilik akdiyle birlikte, damadın geline altın, ziynet eşyası veya benzeri malları vadetmesiyle ortaya çıkan bu ilişki, “mehir senedi” ile yazılı hale getirilmektedir.
Mehir Nedir? Muaccel mi, Müeccel mi? Mehir, mehr veya mihr İslâm hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para, mal veya menfaat hediyesidir. Türk Borçlar Kanunu mehir kavramını doğrudan düzenlememektedir; ancak uygulamada iki mehir türü karşımıza çıkar: • Mehri muaccel, yani peşin mehir: Evlilik sırasında doğrudan verilen mal veya altındır. • Mehri müeccel ise, vadesi boşanma veya ölüm gibi bir şartla ertelenmiş, yazılı olarak vadolunan mehir türüdür. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 14.03.2016 tarihli kararında (2014/22932 E., 2016/4548 K.), mehir senedinden doğan alacak talebinin, aile hukukuna değil, Türk Borçlar Kanunu’na dayalı bir bağışlama vaadi olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu, şu anlama gelir: Bu alacak talebi bir “nafaka” ya da “ziynet” değil, TBK m. 288 kapsamında bağışlama vaadine dayanan genel bir borç ilişkisidir.
Görevli Mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemesi Özellikle boşanma davalarında, taraflar genellikle mehir senedine dayalı taleplerini Aile Mahkemesi’ne yöneltmektedir. Ancak yukarıda anılan karara göre, bu tür talepler artık Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girmektedir. Zira aile hukukuna özgü olmayan, genel hükümler çerçevesinde bağışlama vaadi olarak ortaya çıkan bir borç söz konusudur.
Geçerli Bir Mehir Senedi Nasıl Olmalı? Hukuken geçerli ve icra edilebilir bir mehir senedi için şu kriterler sağlanmalıdır: 1. Yazılı şekilde düzenlenmeli (TBK m. 288). 2. Taraflar ve tercihen en az iki tanık tarafından ıslak imzayla imzalanmalı. 3. Senet, açıkça mehir bedelini ve ödeme şartını (örneğin boşanma halinde ödeme gibi) içermelidir. 4. Eğer mehir olarak taşınmaz vaat ediliyorsa, noter veya tapuda resmi şekilde düzenlenmelidir (TBK m. 237).
Uygulamada Ne Oluyor? Ne yazık ki, pek çok mehir senedi ya sözlü ya da şeklen geçersiz düzenlenmektedir. Hatta çoğu zaman aile içinde “zaten anlaşmıştık” denilerek sözlü vaatlerle geçiştirilen bu hak, evlilik sona erdiğinde ciddi hukukî ihtilaflara neden olmaktadır. Bu durumda, yazılı senedi olmayan tarafın alacak talebi, ispat yükü nedeniyle zora girer. Ayrıca, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 14.11.2016 tarihli kararında da (2016/14801 E., 2016/12762 K.), mehir senedine konu eşyalar için açılan davanın, karşı tarafça aynı eşyalarla ilgili bağıştan rücu davası açılması durumunda bekletici mesele yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu da yargılamanın teknik ve stratejik boyutunu gösteriyor.
Sonuç: Geleneğin Hukuki Sorumluluğu Vardır Mehir, sadece bir kültür unsuru değil; yazılı hale geldiğinde borç doğuran bir belge, yerine getirilmediğinde ise mahkemeye taşınabilecek bir yükümlülük halini alır. Bu nedenle evlenirken ya da evlilik birliği içinde düzenlenen mehir senetlerinin hukuken geçerli, açık ve yazılı olması; hatta mümkünse bir hukukçu eşliğinde hazırlanması, tarafların ileride yaşanabilecek uyuşmazlıklardan korunmasını sağlayacaktır.




