A
Admin
Yönetici
Yönetici
Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU - EGE TELGRAF/ Fotoğrafçılıkta en temel sır, ışığın ritmine uyum sağlamaktır. Güneş doğarken ve batarken gökyüzü farklı bir senfoniye bürünür; renkler turuncudan mora, pembeden maviye doğru geçiş yapar. İşte bu zaman diliminde denizin üzerine yansıyan ışık, kayalıkların ve yel değirmenlerinin gölgeleriyle birleşir. Ege kıyıları, bu özel saatlerde fotoğrafçıların adeta bir açık hava stüdyosuna dönüşür.
Altın saat, güneşin batmadan önceki ya da doğduktan sonraki yaklaşık bir saatlik zaman dilimidir. Bu süre boyunca ışık daha yumuşak, gölgeler daha uzun, renkler ise daha doygun görünür. Sert öğle ışığının aksine altın saat, portrelerde teni pürüzsüz gösterir, manzara karelerinde ise gökyüzünü tabloya çevirir. Ege’nin denizle birleşen ufku, bu ışığın altında altın gibi parlar.
Altın saat sona erdikten sonra başlayan mavi saat, gün batımıyla gecenin arasında kalan sihirli boşluktur. Gökyüzü koyu maviye döner, ışıklar hafifçe solarken sahil kasabalarının lambaları yanar. Bu anlarda fotoğraf çekmek için tripod büyük önem taşır; çünkü düşük ışıkta uzun pozlama yapmadan netlik elde etmek zordur. Mavi saat, özellikle şehir siluetleri ve deniz fenerleri için eşsiz bir fon yaratır.
Ege kıyılarında fotoğraf çekerken en büyük zorluklardan biri rüzgârdır. Tripodun sağlam sabitlenmesi, mümkünse ağırlık eklenmesi titreşimi önler. Uzaktan kumanda veya zamanlayıcıyla çekim yapmak, en ufak bir titreşimi bile yok eder. Rüzgârın yönünü hesaplayarak konumlanmak, sadece net kareler elde etmek için değil, aynı zamanda dalgaların kıyıya vurduğu büyüleyici sahneleri yakalamak için de gereklidir.
Ayvalık’ın Şeytan Sofrası’ndan görülen gün batımı, gökyüzünü ateş rengine boyar. Foça’nın eski taş evleri ve limanı, mavi saat ışığında nostaljik karelere dönüşür. Çeşme Alaçatı’da yel değirmenlerinin gölgeleri, altın ışıkla birleşince zamansız bir tablo ortaya çıkar. Urla’nın sahil köylerinde, balıkçı tekneleri gün batımıyla birlikte altın saat karelerinin vazgeçilmez öğeleri olur. Daha güneye indiğinizde Kuşadası Güvercinada, Bodrum Kalesi, Datça Knidos Antik Kenti ve Kaş limanı, fotoğrafçıların objektiflerini dolduran başlıca noktalardır
Ege kıyılarında gün batımı sadece bir an değil, aynı zamanda bir ritüeldir. Her karede ışığın farklı bir hikâyesi vardır; kimi zaman dalgaların köpüğünde, kimi zaman bir bağ evinin penceresinde. Altın saatten mavi saate geçerken fotoğrafçıların tek yapması gereken, sabırlı olmak ve ışığın melodisini yakalamaktır. Çünkü Ege’de gün batımı, her seferinde yeni bir masal anlatır.
ALTIN SAAT NEDİR?
Altın saat, güneşin batmadan önceki ya da doğduktan sonraki yaklaşık bir saatlik zaman dilimidir. Bu süre boyunca ışık daha yumuşak, gölgeler daha uzun, renkler ise daha doygun görünür. Sert öğle ışığının aksine altın saat, portrelerde teni pürüzsüz gösterir, manzara karelerinde ise gökyüzünü tabloya çevirir. Ege’nin denizle birleşen ufku, bu ışığın altında altın gibi parlar.
MAVİ SAAT VE TRİPOD
Altın saat sona erdikten sonra başlayan mavi saat, gün batımıyla gecenin arasında kalan sihirli boşluktur. Gökyüzü koyu maviye döner, ışıklar hafifçe solarken sahil kasabalarının lambaları yanar. Bu anlarda fotoğraf çekmek için tripod büyük önem taşır; çünkü düşük ışıkta uzun pozlama yapmadan netlik elde etmek zordur. Mavi saat, özellikle şehir siluetleri ve deniz fenerleri için eşsiz bir fon yaratır.
RÜZGARDA TİTREŞİM ÖNLEMLERİ
Ege kıyılarında fotoğraf çekerken en büyük zorluklardan biri rüzgârdır. Tripodun sağlam sabitlenmesi, mümkünse ağırlık eklenmesi titreşimi önler. Uzaktan kumanda veya zamanlayıcıyla çekim yapmak, en ufak bir titreşimi bile yok eder. Rüzgârın yönünü hesaplayarak konumlanmak, sadece net kareler elde etmek için değil, aynı zamanda dalgaların kıyıya vurduğu büyüleyici sahneleri yakalamak için de gereklidir.

EGE’DE BÜYÜSÜNÜ YAŞATAN NOKTALAR
Ayvalık’ın Şeytan Sofrası’ndan görülen gün batımı, gökyüzünü ateş rengine boyar. Foça’nın eski taş evleri ve limanı, mavi saat ışığında nostaljik karelere dönüşür. Çeşme Alaçatı’da yel değirmenlerinin gölgeleri, altın ışıkla birleşince zamansız bir tablo ortaya çıkar. Urla’nın sahil köylerinde, balıkçı tekneleri gün batımıyla birlikte altın saat karelerinin vazgeçilmez öğeleri olur. Daha güneye indiğinizde Kuşadası Güvercinada, Bodrum Kalesi, Datça Knidos Antik Kenti ve Kaş limanı, fotoğrafçıların objektiflerini dolduran başlıca noktalardır
FOTOĞRAFÇILAR İÇİN EGE’NİN MESAJI
Ege kıyılarında gün batımı sadece bir an değil, aynı zamanda bir ritüeldir. Her karede ışığın farklı bir hikâyesi vardır; kimi zaman dalgaların köpüğünde, kimi zaman bir bağ evinin penceresinde. Altın saatten mavi saate geçerken fotoğrafçıların tek yapması gereken, sabırlı olmak ve ışığın melodisini yakalamaktır. Çünkü Ege’de gün batımı, her seferinde yeni bir masal anlatır.