A
Admin
Yönetici
Yönetici
Artvin Çoruh Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Kul, sınavın ardından yaptığı değerlendirmede, sınav sisteminin yapısal sorunlarına ve öğrencilerde gözlenen yüksek kaygı düzeyine dikkat çekerek, ailelere ve eğitimcilere önemli uyarılarda bulundu. “Gerçekçi Olmayan Beklentiler, Öğrencileri Baskı Altında Bırakıyor” Prof. Dr. Kul, 13-14 yaş grubundaki öğrencilerden, sınavda yer alan 90 sorunun tamamını doğru yanıtlamalarının beklenmesinin hem fiziksel hem de ruhsal anlamda ağır bir yük oluşturduğunu vurguladı. “Sınavı hazırlayan uzmanların bile zorlanabileceği sorulardan tam başarı beklentisi, çocuklarda özgüven eksikliğine ve başarısızlık algısına yol açıyor. Bu da sınav performansını doğrudan olumsuz etkiliyor.” dedi. Eğitim Sisteminde Derinleşen Çelişkiler Mevcut yerleştirme sisteminin her 10 öğrenciden yalnızca birini “nitelikli lise” olarak adlandırılan okullara yerleştirdiğine dikkat çeken Kul, geri kalan öğrencilerin dolaylı biçimde “başarısız” olarak etiketlendiğini belirtti. Bu durumun öğrencilerin bireysel gelişim farklılıklarını ve yeteneklerini göz ardı ettiğini vurgulayan Kul, “Eğitimi sadece sıralama ve sınav başarısı üzerinden değerlendirmek, çocukların öğrenmeye dair ilgisini ve motivasyonunu köreltiyor.” ifadelerini kullandı. Sınav Günü: Gözlemler ve Gerçekler Sınav sonrasında sıkça yöneltilen “Kaç yanlışın var?” sorusunun, öğrencilerde duygusal stresin yeniden tetiklenmesine neden olduğunu belirten Kul, birçok öğrencinin normalde çözebileceği sorularda, sınav anındaki yüksek stres ve zaman baskısı nedeniyle zorlandığını kaydetti. “Araştırmalar gösteriyor ki duygusal faktörler, bilişsel başarı kadar belirleyici olabilir. Kaygı seviyesi yükseldikçe başarı düşüyor.” dedi. Başarıya Göre Stratejik Yönlendirme Prof. Dr. Ümit Kul, LGS sonrasında öğrencilerin puan düzeylerine göre nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda da önerilerde bulundu: • Düşük puan alan öğrenciler için öncelikli hedefin moral kaybı yerine çalışma disiplini kazanmak olması gerektiğini ifade etti. • Orta düzey puana sahip öğrencilerin, sıralamadan ziyade kendi ilgi ve becerilerine uygun okulları tercih etmelerinin daha sağlıklı olacağını söyledi. • Yüksek puanlı öğrenciler içinse farklı şehirlerdeki nitelikli liselerin sunduğu akademik ve sosyal olanakların mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Ebeveynlere Uyarılar: Karşılaştırma ve Baskıdan Kaçının Ebeveyn tutumlarının çocukların psikolojik sağlığı üzerinde belirleyici olduğunu vurgulayan Kul, “Çocukları birbirleriyle kıyaslamak, aşırı beklenti yüklemek, onların kaygı düzeyini artırır. Bu dönemde ailelerin destekleyici ve anlayışlı bir yaklaşım sergilemesi çok önemli.” dedi. Ayrıca özel liselerin ekonomik yüküne de değinen Kul, dar ve orta gelirli aileler için nitelikli devlet liselerine yerleşmenin bir fırsat olduğunu, ancak bu uğurda çocuklara aşırı psikolojik baskı yapılmasının geri dönüşü olmayan hasarlar bırakabileceğini söyledi. Gelecek Yıl İçin Tavsiyeler LGS’ye hazırlanacak öğrencilere yönelik de önerilerde bulunan Prof. Dr. Kul, özellikle okuduğunu anlama ve yorumlama becerilerinin geliştirilmesi gerektiğini belirtti. “Paragraf soruları, sadece Türkçe değil; matematik dahil tüm derslerde temel belirleyicidir. Nitelikli metinler okumak, öğrencinin düşünme becerilerini ve yorum gücünü artırır.” dedi. Prof. Dr. Kul, sözlerini şöyle tamamladı: “Unutmayalım ki, her öğrenci kendi potansiyelini farklı alanlarda gösterir. Bir sınavın sonucu, çocuğun tüm yeteneklerini ve geleceğini belirlemez. Önemli olan, onların çaba göstermeye devam etmelerini desteklemek ve her durumda yanlarında olduğumuzu hissettirmektir.”