Lafazanlık değil gereğini yapın

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Sadece hukukçular konuşsa bir diyeceğim yok. Ama ağzı olan konuşuyor ne yazık ki. Hayır ağzı olan biraz okuyup, biraz bakıp, ya da bilenden bilgi alıp konuşsa yine yüreğim yanmayacak. Bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı gelip önümüze düştü. Kimileri ağası ölmüş maraba gibi ellerini dizlerine vur vura ağıt yakarken, bir diğeri Nimet Abla’dan aldığı tam bilete yılbaşı ikramiyesi vurmuş gibi bayram ediyor. Anlamadım. Kaldı ki bu konuyu anlamam ve ahaliye anlatmak gibi bir de görevim var. Gazetecilik dediğin aslında karmaşık bir konuyu, vatandaşın anlayabileceği bir lisana indirgememek ve anlatmaktır. Bir konu ile ilgili sağdan soldan demeç almaya çalışırken biz gazeteciler, siyasetçilerin ne kadar akıllı olduklarını ve ne denli bilgi sahibi olduklarını kamuoyuna göstermek için değil, anlaşılmayan bir konuyu daha anlaşılır hale getirmek için yapıyoruz. Sizce son 48 saatte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Maraş’taki bir mülk ile ilgili açıkladığı sıradan halk anladı mı? Hadi anlamasını beklemeyelim. Kararın lehimize olup olmadığını en azından idrak etti mi? Anlamamıştır diye iddia ediyorum çünkü, öyle bir kafa karışıklığı yarattı ki, averaj bir ölçüde kafası çalışan ve bu işleri mesleği gereği takip eden, biraz da İngilizce bilen birisi olarak ben de tam anlamadım. Anlamadım çünkü bu konuda görüş belirten kişilerin büyük çoğunluğuna güvenmiyorum. Hepsine demiyorum dikkat edin, birçoğuna diyorum. Hukuk bilgim de okuduğum metni tam mamasıyla yorumlamaya yeterli elbette ki değil. O nedenle, ortalık, kararın mülkiyet bağlamında ne anlama geldiğini, ağzı olanın konuştuğu, Mark Zuckerberg’in facebook sayfası açmasına izin verip başımıza bela ettiği kişilerin yazdığı, bilgisiz danışmanları bilgi notlarından ürettiği bilgi kirliliği içerisinde çaresizce bir şekilde anlamaya çalışan insanlarla dolu. Kimisi, karardan “tutuklamalara dur çağrısı” çıkardı, kimisi ise “mülkiyet rejimimizin tescillendiğini” söylüyor. Kimileri, Türkiye’nin mahkumiyetinin olumsuz anlamda, önemli bir dönüm noktası olduğunu, kimleri ise her bağlamda olumlu bir miltaşı olduğunu ifade ediyor. Kimisi zafer diye nitelendirirken, kimisi ise asla zafer değil diyor. Bir başka siyasetçi daha kötü kararların habercisi olduğunu anlatmaya çalışırken, bir diğeri “Haydi hop, Maraş’ı açalım, dalgamıza bakalım” diyor. Taşınmaz Mal Komisyonu’nun varlığının tescil edildiği ifade edilirken, diğer bir cenah ise Taşınmaz Mal Komisyonu’nun varlığının tehlikede olduğunu ifade ediyor. Delirmemek elde değil. Bu karmaşanın içine bir karmaşa da yaratmamak adına uzun uzadıya bir yapmak istemem ama bana göre, hiçbir siyasi “aldık anladık” demediği mesaj nettir. Türkçe mealini şuraya aktarıyorum. “KKTC’deki efendiler. Size bir Taşınmaz Mal Komisyonu kurdurduk. Hiçbir şeyiniz tanınmıyor ama bunun içi hukuk yolu olarak tanınmasını sağladık. Rumları bütün engellemelere rağmen başvurmaya teşvik ettik. Siz ne yaptınız. Sama sapan yerlere para harcadınız ama buna para ayırmadınız. 4-5 yıl geriden geliyorsunuz. Hiç, ‘Geciken adalet adalet değil’ lafını duymadınız mı? Şimdi bırakın maskaralığı da tüm imkanlarınızı seferber edin ve bu Taşınmaz Mal Komisyonu aktif ve hızlı bir şekilde, başvuranları tatmin edecek biçimde çalıştırın ve benim de canımı sıkmayın. Bu dosyalar bana gelmesin. Bin tane işim var sizinle uğraşmak istemem.” Bence mesaj net. Siyaseti elbette yapacaksınız. Ama bu konuyla ilgili lafazanlık değil gereğini yapın.
 
Geri
Üst