A
Admin
Yönetici
Yönetici
Her şey değişiyor zamanla. Zamanın kendisi, ruhu bile değişiyor. İnsanlar, toplum, teknoloji, hayat, doğa, şehirler değişir iken eğitim sistemlerinin değişmemesi kaçınılmaz. Sosyolojik kültür ve literatürümüzde ‘karne’ diye bir kavram yer alır iken artık değişen her şey ile birlikte eğitim sisteminin önemli bir parçası olan karneler de değişiyor, önemini yitiriyor. Önceden karne heyecanı denen bir durum yaşanıyordu, artık o da yok. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte öğrenciler ve hatta veliler e-okul sistemi üzerinden anlık olarak notlarını, devam devamsızlık durumlarını, ödül ve disiplin cezalarını görebiliyorlar. Dolayısıyla artık okulun son günü okulda toplanıp okul müdürünün okula veda ve tatilde yapılması gerekenlere yönelik konuşmasını dinlemek, sınıf rehber öğretmeninden karne almak, birlikte karne hatırası çektirmek, o heyecanı yaşamak diye bir şey kalmadı. Eskiden öğrenciler “acaba karnemde zayıf olacak mı”, “acaba takdir ya da teşekkür veya onur belgesi alabilecek miyim?” gibi sorular soruyorlardı kendilerine, birbirlerine. Şimdi ise sistem üzerinden bakıp bunu görebiliyorlar. Okullara ise sadece takdir, teşekkür ve onur belgesi almaya hak kazanan öğrenciler geliyor. Hani nerede o eski bayramlar deriz ya, bu da benzer şekilde, eski heyecanı yok artık karne gününün. Çocuk iken yaşadığımız o heyecanlı, uykusuz günleri düşünüyorum da nerede o eski günler? Eskiden karnelere öğretmenler emek verip el yazıları ile görüş yazarlardı. Şimdi ise bazı öğretmenler, birkaç öğrenciye yazdıkları görüşleri diğer öğrencilere kes kopyala yapıştır yöntemi ile karne görüşü olarak yazıyorlar. Yaklaşık 30-35 yıl önceki karnemde ilkokul öğretmenimin benim hakkımda yazdığı görüş yazısını, karnemle birlikte hala saklıyorum. Günümüz teknolojisinde bu ise mümkün mü? Elle yazılmış karne görüşü öğrenci ve veliler için bir anlam ifade ediyordu, ama internet ortamında yazılmış karne görüşüne bakmayan öğrenciler, okumayan veliler var. Hal böyle iken öğretmenler ne yapsın, haksız mıyım? Okunmayan bir durum için emek verip tek tek görüş yazmaları ne kadar mantıklı olur? Eskiden karneleri alıp eve neşeyle veya korkuyla giden çocuklardık biz. Karnemizde zayıf olduğunda anne babalarımızdan azar işiteceğimiz ya da yüzlerine nasıl bakacağımız utancı ile eve geç giderdik. Ya da karnemizde iyi notlar olur ve takdir ya da teşekkür belgesi almış isek jet hızıyla evin yolunu tutardık. Neşemizi, sevincimizi ailemizle paylaşır bizi öpmelerini, kucaklamalarını bekler, o mutlu anı onlarla birlikte yaşamak isterdik. Şimdi ise her şey anlık e-okul sistemi üzerinden göründüğünden karne günü pek çok çocuk yataklarında, uyuyorlardır muhtemelen. Eskiden karnelere öğretmenler el yazısı ile notları yazar ve bu şekilde öğrencilerine verirdi. Şimdi ise her şey elektronik ortamda olduğundan öğrencilerin ısrarı, velilerin baskısı ile öğrencin sözlü notu üzerinden öğretmenler oynama yapabiliyor. Öğrenci uslu durdukça sözlü notu yükseliyor, yaramazlık yaptıkça sözlü notu düşüyor. Anlık olarak not değiştirme söz konusu. Bu iyi mi kötü mü tartışmasına girmiyorum çünkü iyi olduğu durumlar da kötü olduğu durumlar da var. Öğretmenler öğrencilerin notlarını topyekûn görebiliyor. Dolayısı ile sınıf tekrarına kalmak üzere olan öğrencinin sözlü notuna müdahale ederek onun sınıf tekrarına kalmasının önüne geçebiliyor. Ya da takdir veya teşekkür belgesi almaya ramak kalmış öğrencilerin sözlü notlarını bir miktar arttırarak onların takdir ya da teşekkür belgesi almasını sağlayabiliyor. Sanırım 2007 yılında gelen e-okul sisteminin en büyük avantajı bu. Emin değilim, sürece çok hakim değilim ama sanırım ilkokullarda karne yerine gelişim raporları düzenleniyor. Bunu duyunca sevindim açıkçası. En azından çocuklar okullara bir heyecanla gidiyor. Merakla bekledikleri bir durum var. Veliler keza aynı heyecanı yaşıyor. Çünkü bildiğim kadarıyla elektronik ortamda gelişim raporları görüntülenemiyor. Eğer bildiklerim ve bu satırlara yazdıklarım doğru ise umarım sistem bu şekilde devam eder. En azından heyecanı olan bir süreç yaşanmaya ve veli, öğrenci ile okul arasında ki duygusal bağın korunmasına yönelik olur. Yeni eğitim öğretim yılının son haftasındayız. Tüm çocuklara önemli, değerli olduklarının hissedildiği, her şeye rağmen onlar bizim özel ve değerli evlatlarımız olduklarını gözlerine bakıp yüreklerine hissettirdiğimiz bir anı yaşatmayı ihmal etmememiz dileği ile…