A
Admin
Yönetici
Yönetici
İsrail’in İran’a başlattığı saldırı ilk değil. Geçmiş yıllarda da İsrail tarafından İran’a buna benzer tek taraflı saldırılar olmuştu. Saldırı sonrası ileri sürülen gerekçeler hep aynı: İsrail’in güvenliği için İran’ın gelişmiş nükleer programının önlenmesi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun açıklamasından anlaşıldığı gibi, İran’a Cuma gecesi yapılan askeri saldırının nükleer tesisler ve askeri hedeflerle sınırlı kaldığı yönünde. Bu saldırılarda Devrim Muhafızları Başkanı Hüseyin Selami ve Ordu Komutanı Muhammed Bagheri’nin de bulunduğu üst düzey askeri yetkililerin öldürüldüğü açıklanmasına rağmen, saldırının yol açtığı yıkım tam olarak bilinmiyor. İran basınına göre, İsrail'in saldırılarında üst düzey askeri yetkililerin yanı sıra 6 nükleer bilim insanı ile birlikte 78 sivil hayatını kaybetti. Ayrıca saldırılarda 329 sivilin yaralandığı açıklandı. Gerek İran medyası tarafından gerekse İran’ın resmi açıklamalarına göre, sadece Natanz’da birkaç patlama duyuldu ve askeri tesis “birkaç kez” vuruldu şeklindeydi. Daha sonra İran medyası ve devlet televizyonu tarafından yapılan açıklamalarda, İran Devrim Muhafızları'nın ünlü lideri Selami, Devrim Muhafızlarının üst düzey komutanı Gholam Ali Rashid ve üst düzey nükleer bilimciler Mohammad Mehdi Tehranji ve Feredzhdun Abbasi, ordu şefi Bagheri'nin de öldürüldükleri duyuruldu. Bu saldırıların ardından İran'ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney tarafından yapılan bir açıklamayla İsrail tehdit edilerek, İran'ın bir karşı saldırı başlatacağı belirtildi. Avrupa medyasında Benjamin Netanyahu’nun çıkan açıklamaları ise bu saldırının önceki saldırılara oranla daha geniş kapsamlı olduğu şeklindeydi: “Yükselen Aslan” olarak bilinen büyük saldırı başkent Tahran'ı, önemli Natanz nükleer tesisini ve ülkenin kuzeybatısındaki üç askeri tesisi vurdu. Yapılan açıklamalarda “İran'ın balistik füze programının kalbi” olan tesislerin de vurulduğu belirtilerek saldırıların süreceği ifade edildi. Her iki taraf da hava sahasını kapatarak daha geniş çaplı bir savaşın işaretlerini verdi. Bu arada İran'ın misilleme olarak bir karşı saldırı başlattığı söyleniyor. İsrail, İran’dan gelecek saldırılara karşı olağanüstü hal ilan etti. İsrail ordusunun sözcüsü Effie Defrin'in açıklamasına göre, İran’ın İsrail topraklarına yaklaşık 100 insansız hava aracı fırlattığı belirtildi. Ayrıca İsrail Savunma Bakanı Katz’ın kamuoyuna yaptığı açıklamada, İsrail'in ezeli düşmanı İran ile bu çatışmada “kritik bir noktada” olduğu ve “Bu, İsrail Devleti'nin ve Yahudi halkının tarihinde belirleyici bir andır” sözleri, Orta Doğu’da daha geniş çaplı bir savaşın kapıda olduğunu göstermektedir. Şu ana kadar bilinenler; bu saldırıların ABD tarafından, İsrail’in saldırı hazırlıklarına destek verildiği yönündedir. Bu saldırıların geçmiş yıllarda İsrail tarafından İran’a yapılan saldırılardan farkı, İsrail askeri sözcüsü Effie Defrin'e göre daha geniş çaplı ve daha yoğunluklu olması; ayrıca 200’den fazla savaş uçağının konuşlandırılarak 100’den fazla hedefin vurulduğunun açıklanmasıdır. İran Devlet Başkanı Ayetullah Ali Hamaney, bu saldırıya karşılık olarak İsrail'e misilleme yapmakla tehdit ederek, İsrail'in “ağır bedel ödeyerek” cezalandırılacağını açıklaması; karşılıklı askeri saldırıların devam edeceğini göstermektedir. İran tarafından yapılan bu açıklamaların nasıl bir sonuç vereceği ise henüz bilinmemektedir. İsrail’in tek taraflı başlattığı bu saldırılarla birlikte, Orta Doğu'yu saran bu ateş çemberi bölgede ve Avrupa’da büyük endişelere yol açmaktadır. Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri, İsrail’i sadece kınamakla yetindiler. Netanyahu’nun açıklamalarından anlaşıldığı üzere, İran ile olası bir savaşın—İran’ın bu saldırılara vereceği karşılığa bağlı olarak—uzun bir süre devam edeceği düşünülüyor. Orta Doğu’yu saracak bir ateş çemberinden AKP iktidarı ve Türkiye, iç politikada en çok yararlanan ülkelerden biri olacaktır. İç politikada sürekli gündemde tutulan “İsrail tehlikesi” muhalefete karşı Cumhur İttifakı'nın devamının Türkiye’nin bölgesel güvenliği için zorunlu olduğu propagandasına gerekçe sağlayacaktır. Ayrıca İsrail, İran’a saldırılarıyla Gazze'de yaşanan insanlık dramını kısa bir süre içinde olsa uluslararası gündemden uzak tutmaya çalışmaktadır. Netanyahu, siyasi ömrünü Gazze'de Hamas’ın 7 Ekim 2023 giriştiği terör saldırısını bahane ederek, o tarihten beri Filistin halkına karşı sürdürdüğü soykırımın yanı sıra İran'la girişilen bir savaşla da uzatmak istemektedir. İsrail’in bölgede tek taraflı tırmandırdığı savaş ve saldırılardan en çok da uluslararası silah ticareti yapan şirketler ve arkalarındaki devletler —başta ABD— faydalanmaktadır. Silah ticareti yapan ülkeler, daha fazla kâr için Orta Doğu'da İran’la olacak bir savaşın —kısa süreli de olsa— devamını teşvik edeceklerdir.