A
Admin
Yönetici
Yönetici
Son günlerde ülkemizde yaşanan siyasetle bağlantılı iki küçük olgunun insanlığa dair büyük mesajları olduğu kanısındayım. Bazı insan davranışları yazılı kurallara bağlı değildir, ancak yaşandığında ölçülür biçilir, insancıl bir tavır olup olmadığı konusunda bir duygu oluşturur ve belleklerde saklanır. Birincisi olumsuz örnek olarak ele alınıp, üzerinde düşününce de insan olanın yüzünü kızartan cinsten. Önce kumpasla İstanbul Gaziosmanpaşa Belediye Başkanını içeri atacaksın sonra da belediye meclis üyen daha fazla diye göstermelik bir seçimle Cumhur İttifakı olarak başkanlığa çökeceksin. Oysaki haksız yere tutuklandığı herkes tarafından bilinen Başkan CHP’li olduğu için, yazılı olmayan centilmenlik anlaşması gereği, seçilecek başkanın yine CHP’den olmasına izin vermen gerek, insanlık onuru bunu gerektirir. Hadi bunu yapmadın, bir de sevinç çığlıkları içinde kutlamalar yapmak, Cumhurbaşkanın telefonla kutlamalara katılması ve oylamaya katılanları tebrik etmesi hiç yakışık almadı. Çıkar ilişkileri insanlığın bu kadar önüne geçmemeli. Karşındakini ezmek için her türlü eylem mübah sayılmamalı. İnsan azıcık utanmalı. Yazık!.. İkincisi ise tam tersi, sahtelikten tamamen uzak, kendini insan hisseden herkese iyi gelebilecek, iyi ki ben de insanım dedirtecek bir davranış tarzı. Manisa Belediye başkanın talihsiz ölümü sonrası CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gösterdiği tutum ve davranışların tümünü içeriyordu. İnsan yönüyle bir siyasetçinin sahici görüntüleri belleklere kazındı. Cenazede merhumun ardından yaptığı samimi konuşma, üzüntüsü, akıtılan gerçek göz yaşları, dostluğa ve sevgiye duyarlı insana ilişkin görüntülerdi. Yakın arkadaşına son görevini yaparken mezara inişi, tahtaları dizerken göz yaşlarının toprağın karası ile yanaklarında buluşması özlenen bir sahici insanın ete kemiğe bürünmüş haliydi. Acısını saklamayan, güçlü görünmeyi reddeden, insanların duygularına katılmayı sorumluluk olarak belleyen bir toplumsal lideri izledik. O ağladı insanlar ağladı…