HUKUK VE EDEBİ ROMANLARIN RABITASI

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
- Birçok meslek büyüğümüzün iyi bir hukukçunun diyalektik kurma, hayal gücü ve imgeleminin sağlam olması yönündeki telkinleri sonucu; salt didaktik eserleri değil, edebi romanları da okumamızı tavsiye ettikleri bilinmektedir. Sosyal hayatında makale ya da deneme gibi didaktik eserleri okumayı tercih etmeyenler, roman tutkunu hukukçular içinse; Edebiyat Dünyası birçok sürpriz ihtiva etmektedir. Sadece belli başlı içtihat, doktrin harici didaktik bir yazı okuyamayan, kurgu dünyasının aşığı bir avukat olarak makaleme başlıyorum… - Raskolnikov’un iç dünyasındaki hesaplaşma her ne kadar keyifli olsa da, klişelerden uzak bir girizgah yapmayı tercih edelim : 1. Livaneli’nin, Kardeşimin Hikayesi romanı; Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar ile - amiyane tabirle takipsizlik kararıyla- biter. Bu metaforu, hukukçuların havsalası çok daha iyi alır. Zira takipsizlik kararları, mutlak bir usul işlemi eksikliği noksanlığı haricinde, ekseriyetle geri döndürülmesi zor kararlardır. Soruşturma işlemleri, çoğu zaman bu karar ile belki de başlamadan biter. Livaneli’nin romanında da, ana karakterin öyküsünün, ne yazık ki kendi dünyasını kapsadığı ve acı bir sonla hitama erdiğini bir okuyucu olarak tahlil etmekteyim. 2. Yine Livaneli’nin, Balıkçı ve Oğlu kitabında; ana kahramana işlediği bir suçtan ötürü Muğla Barosu avukatlarından, kurgusal bir cmk avukatı meslektaş atanır. Kahramana, kanuni haklarını dahi hatırlatan avukat bey ile ifade ve ceza evi görüşmesi gerçekleşir. Yazarın, CMK sistemine bu kadar hakim olması ya da emekçi avukatlara danışarak romanının bu pasajını oluşturması takdire şayandır. Yazarın hukuki bilgisi, belki de eski hukuk bürokratlarından olan babasından miras kalmıştır. Kim bilir? 3. Harper Lee’nin Bülbül’ü öldürmek eserindeyse; oligarşinin suç ve cezaya etkisi, aynı zamanda konjonktürün tam tersine olsa da anıştırma yoluyla hukukun üstünlüğünün savunulduğu bir ana tema bizleri karşılar. 4. Diriliş romanında da, Tolstoy’un mazlum karakterinin, masum olmasına rağmen gerekçeli kararda yapılan bir yazım hatası sebebiyle; kürek cezasına mahkum olması akabindeki sergüzeşt anlatılmaktadır. Çarlık Rus Hukukunda, tavzih kurumu ne yazık ki bulunmuyor olsa gerek… 5. Tahsin Yücel’in Gökdelen romanıysa, bizi bir hukuki distopyaya sürekler. Bu romanın evreninde, yargı özelleşmiştir. Evet doğru okudunuz, yargı özelleştirilmiş. Dünya genelinde okuduğum distopik romanların en ilginçlerinden biri olan bu eser, her ne kadar çok sürükleyici olsa da, dişlerini sıkarak okuyan epey hukukçu olmuştur, eminim. 6. Bir İdam Mahkumunun Son Günü adlı novellada; Victor Hugo karar merci olan hukukçuları, derinden etkileyecek evrensel bir empati anlatımına imza atmıştır. 7. Mithat Cemal’in Üç İstanbul’undaki, ana karakter eski aristokrat, dava vekili Adnan Bey’in, toplumsal dönüşüm nezdindeki; mesleki mücadelesi ve hayatının en önemli davasında içine düştüğü tezadı okuyan meslektaşlarımın çok keyif aldığını düşünüyorum. Aynı zamanda, istibdat, meşrutiyet ve cumhuriyet dönemleri esnasında; Türk hukukunun tekamül etmesini de en iyi bu romandan takip edebiliriz zannımca. 8. Albert Camus’un Düşüş romanındaysa; yazarın önceki marjinal karakterlerinin aksine, bu sefer bir avukatın varoluşsal sancılarının içine dalarız. 9. Necati Cumalı’nın Susuz Yaz romanında, komşu köylülerin aldıkları ihtiyati tedbir kararına ne demeli peki? Dava sonuna kadar, su ihtiyaçlarını bu şekilde tedbiren gideren köy sakinleri, dava sonunda Çiftçi Osman’ın yüzünün güleceği ve tedbir kararının kalkarak davalarının reddedileceğinden habersizlerdir. 10. Her ne kadar Yaşar Kemal, Kemal Tahir ve Orhan Kemal gibi usta kalemler, toplumcu kaygılarla taze dönem Cumhuriyet savunmanlarını biraz tamahkar olarak betimleseler de; Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü serisindeki, feodalite karşıtı kahraman kaymakamı da anımsamadan edemiyorum. Bu toplumcu edebiyat döneminde; Sorgu Yargıçları yani günümüzün Sulh Ceza hakimleri de, gerek Rus edebiyatında gerekse toplumcu Türk edebiyatında, yürürlükteki ceza hukukunda olduğu gibi büyük önem arz eder. Müddeiumumiler talep eder, müstantikler tutuklar bu tip romanlarda 11. Vedat Türkali’nin Bir Gün Tek Başına’sı, Sevgi Soysal’ın Şafak’ı ve Erdal Öz’ün Yaralısın romanındaki ana kahramanlara ifade sırasında uygulanan yasak usulleri unuttuk mu yoksa? Alınan ikrar içeren ifadeleri, yeni Cmk döneminde imzalayabilecek bir meslektaş aramızda bulunmamaktadır herhalde. 12. En büyük önemi ise : TBB kurucu başkanı Prof. Dr. Av. Faruk EREM’İN, Bir Ceza Avukatının Anıları adlı eserine atfetmek gerekmektedir. Üstadın romanlaştırdığı, işbu mesleki anı derlemesi; daha sonra Rutkay Aziz tarafından sahnelenmiş, kült hale gelmiş ve biz genç hukukçulara mesleğe başlarken önerilen ilk eser olmuştur. - Sanılanın aksine, gerek dünya edebiyatında gerekse Türk edebiyatında, yazımda ifade ettiğim gibi gayet hukuk nosyonuna faydalı romanlar, eserler bulunmaktadır. Daha sayamayacağım birçok nadide romanda, meslek hayatımıza dair güzel anekdotlar, bazen de terimsel bilgiler kullanılarak hikaye anlatımcılığı sanatı güçlendirilmiştir. Günümüzde popüler kültürün etkisiyle, özellikle ülkemiz ana akım medyasında; avukatların işlevsizleştirildiği, genel hukuk kuralları ve hukuk süjelerinin çarpıtıldığı dram dizileri, polisiye dizi ve romanları revaçtadır. Zira, artık hikaye anlatımcılığı değil, insanların vakit geçirmesi saikiyle üretim yapılmaktadır. Umarım geçmişte olduğu gibi, ilerleyen zamanlarda da hukukun ve sujelerinin doğru aksedildiği romanlar, diziler ve filmlere daha çok rastlarız.
 
Geri
Üst